Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Dr. M. Sezgin Tanrıkulu, barış için mücadele edenlerin ortak bir paydada sesini yükseltmesi, savaşın değil barışın tek yol olduğunu göstermesi gerektiğini vurguladı.

Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu’nun 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısı ile yaptığı açıklama şöyle: “7 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye, siyaset kurumuna iki önemli mesaj vererek toplumsal kutuplaşmaya ve otoriterleşmeye itiraz etmiştir. Ancak AKP ve Saray bu iki mesajı da dikkate almayarak toplumsal kutuplaşmayı derinleştiren ve otoriter bir düzeni hedefleyen siyasetine tam gaz devam etmiştir. Ortadoğu iç savaşlarla alev alev yanarken, milyonlarca insanın hayatı altüst olmakta, çocukların, yaşlıların, kadınların cansız bedenleri deniz kıyılarından toplanmaktadır. Böylesi bir ortamda Türkiye’nin demokrasi ve özgürlüklerin merkezi haline gelecek bir barış stratejisini devreye sokması gerekirken, ne yazık ki AKP bu ateşi Türkiye’nin içine taşıyacak bir yol izlemektedir.

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne özellikle Doğu ve Güneydoğu’da infazlar, bombalamalar, sivillerin hedef alındığı katliam ve cinayetler ve OHAL uygulamaları içinde giriyoruz. Bu çatışmacı ortamdan nemalanmaya çalışanları tarih asla affetmeyecektir. Türkiye 1980’li yıllardan itibaren on binlerce insanımızın hayatına mal olan çatışmalara sahne oldu. Toplumsal barış telafisi zor yaralar aldı. Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, sivillerin hedef alındığı katliamlar ne yazık ki coğrafyamızı kasıp kavurdu. Binlerce köy boşaltılarak insanların çeşitli yerlere göç etmesine neden olundu. Türkiye ekonomik, sosyal, siyasal anlamda ciddi tahribatlar yaşadı. Savaşın maliyetini en iyi bilen, Türkiye toplumudur. Fakat ne yazık ki siyasi iktidar bu maliyetin boyutlarını önemsememeyi sürdürmektedir.

Bu durumda barış için mücadele edenlerin ortak bir paydada sesini yükseltmesi, savaşın değil barışın tek yol olduğunu göstermesi gerekiyor. Biz CHP olarak Türkiye’de ve bölgede barış dilinin hakim olması için her türlü hukuki, demokratik mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız. “Tek yol barış!” diyerek Türkiye’yi bu ateşten kurtaracak barış mücadelesini tüm siyaset kurumunun büyük bir sorumlulukla yerine getirmesi gerekmektedir.

Bu vesileyle 1 Eylül’ün Türkiye ve Ortadoğu’daki kanlı çatışmaların sonlanmasına vesile olmasını dilerken, barış dileğimizin aynı zamanda siyasi etkinliklerimizle de desteklenerek somuta çevrilmesinin zamanının geldiğini belirtmek durumundayız. İnsan hak ve hürriyetlerinin teminat altına alındığı, kişisel veya siyasi hırsların yeni çatışma ve savaşlara sebebiyet vermediği bir Türkiye ve dünya umuduyla tekrar ediyoruz: Tek yol barış! Tek yol insanlık onuru! Tek yol demokrasi!"