CHP Milletvekili ve PM Üyesi, İzmir adayı Aytun Çıray, Koza İpek Holding'e, genel seçime altı gün kala kayyum atanmasına tepki gösterdi. İki televizyon kanalı, iki gazete ve bir radyo kanalının susturulduğunu söyleyen Çıray, “Basının susturulduğu bir ülkede, basın özgürlüğü ve seçim güvenliğinden bahsedilemez.” dedi.

Tam seçime giderken objektif yayınlarıyla muhalefetin sesine yer veren basın kuruluşlarına kayyum adı altında el koyulduğuna dikkat çeken Milletvekili Çıray, “Halka açık bir şirkete böyle sudan bir gerekçeyle el koyulmasını Türkiye, dünyada hiç kimseye, akla mantığa dayanan bir izahatla anlatamaz. Türkiye’nin kendi öz evladına, vatandaşına böyle muamele ettiğini gören hiçbir yabancı yatırımcı ülkemize gelmez. İpek Medya'ya kayyum atanmış. İki televizyon kanalı, iki gazete, bir radyonun başına, dünyada hiç kimse kalmadı mı ki havuz medyasından bir ismi atıyorsunuz? Turkuvaz Medya Grubu'nun eski reklam grup başkanı ve Digiturk Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Önal'ın kayyum olarak getirilmesi, AKP'nin amacını teşhir etmektedir. Seçimlerin siyasi meşruiyetini tartışılır hale getirdiler. Bunlar demokrasi ve cumhuriyet kazanımlarımızı kaybettiremeyecekler ama Türkiye’ye verdikleri ağır tahribatla zaman kaybettirecekler. Yunus Emre hani diyor ya, ‘Olsun be aldırma, Yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır... Mazlumun ahı, indirir şahı. Her şeyin bir vakti vardır.’ O vakit, 1 Kasım genel seçimidir.” şeklinde konuştu.

Öte yandan CHP Milletvekili Aytun Çıray, Hicri muharrem ayının 13. günü vesilesiyle İzmir'de Küçük Çiğli Cemevi'ni ziyaret etti. Ehli Beyt İnanç Kültür ve Eğitim Vakfı Başkanı Taner Karaçar ile CHP Çiğli İlçe Başkanı Utku Gümrükçü tarafından karşılanan Çıray, muharrem ayının Aşure Günü'yle noktalanan ilk 12 gününün tarihî anlamının bütün toplum tarafından doğru anlaşılmasının, içinde bulunulan gergin kutuplaşma döneminde büyük bir önem taşıdığını söyledi.

"ZALİMİN ZULMÜNE DUR DEMEMEK, MAZLUMA EZİYETTİR"

Çıray, şunları kaydetti: "1 Kasım’da, her ne şekilde ve yolla olursa olsun insanlarımıza zulmedenlerin, onları ayrıştırarak aralarına kin, nefret ve nifak tohumları ekenlerin, Aşure Günü'nün ruhuna uygun bir inanç ve umutla cezalandırılacaklarından eminim. 1 Kasım, inşallah Kerbela’dan çıkış gibi olacaktır. Bunda Aleviliğin ve Bektaşiliğin, 'Zalimin zulmüne dur dememek, mazluma eziyettir' ilkesi yol gösterici olacaktır. Alevi inancının bu değer ve inanç unsurlarının toplumuzun tamamı tarafından bilinip içselleştirilmesi bizi millet olarak daha adil, daha hakkaniyetli ve daha özgür insanlar kılacaktır.”