Başbakan Ahmet Davutoğlu, Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararların ardından özellikle bürokrasi kesimini fişlemeye yönelik bir ekip oluşturulduğu şeklindeki iddiaları doğrular nitelikte bir açıklama yaptı. Davutoğlu, "Birçok noktalarda gerekli adımlar atılıyor ve tedbirler alınıyor ve bu konuda özellikle görevlendirilmiş, MGK kararından sonra görevlendirilmiş arkadaşlar da var. MGK kararı da, özellikle devlete sızmış illegal paralel yapılanmalar, kim yaparsa yapsın bunu devlet buna izin verilmez." dedi. Ardından kendisine "Başbakanlık'ta takip ekibi mi var?" sorusu yöneltilen Davutoğlu, "Yok o anlamda değil. Bütün bürok… Her yerde. Bu yapı veya başka bir yapı benim önüme birisi bir isim getirdiğinde şu veya bu bakanlıkta, eğer benim hesap vermek durumunda olan ben ve arkadaşlarım dışında bir güç onda belirleyici olmuşsa onu saf dışı etmek bizim görevimizdir. Çünkü nihayet hesap verecek olan biziz. O anlamda bir çalışma, bir yoğun, bir şey var. Özellikle yargı süreci çok hızlandı." cevabını verdi.

'BAKIŞ AÇIMDA DEĞİŞİKLİK YOK'

Başbakan Ahmet Davutoğlu’na NTV televizyonunda katıldığı programda sözde 'paralel yapılanma' iddiaları da soruldu. Davutoğlu, ilk olarak bir gazetecinin "Paralel tehdidin boyutu derinliği nedir? Sizin mücadele perspektifinizde değişiklik oldu mu başbakan olduktan sonra?" sorusuna "Hiçbir değişiklik olmadı." diye cevap verdi.

'PARALEL ELEME YAPTIK'

Ardından Oğuz Haksever’in milletvekili adaylık sürecinde bu konuda bir eleme yapıp yapmadıklarını sorması üzerine de Davutoğlu, "Eleme yaptık." cevabını verdi.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece paralel devlet yapılanmaları anlamında değil genel bir ince eleyip sık dokumaya gayret ettik. Özellikle siyasi etik bakımından geçmiş performansı nedir, şahsi şeyi nedir, birçok yerden bu tür bağlantılar, irtibatlar var mı, bunları düşünmek bizim görevimiz. Biz nihayet milletten oy isterken, sadece ben kendi adıma beni seçeceksiniz diye istemeyeceğim. O 550 kişi için oy isteyeceğim. O 550 kişinin yaptıkları bize yazacak. Yaptıkları ya da yapamadıkları. O anlamda ciddi bir eleme, bir gözümüzün üzerinde olma hali oldu. Tedbir çerçevesinde baktığımızda aslında güç, bir müddet sonra doğru alanda kalmadığında yozlaştırıcı bir etki yapıyor. Bu bürokraside askeri müdahaleler böyle olmuştu."

'MGK KARARINDAN SONRA GÖREVLENDİRİLMİŞ ARKADAŞLAR VAR'

Davutoğlu, şöyle devam etti: "Sivil toplumdan hareketle bürokrasiyi kontrol ederek devleti ele geçirmek, devleti yönetmek yani millete uğramadan milletin önüne gitmeden demokrasi çarıklarını giyip halkın önüne çıkmadan, bypass ederek sistemi, devleti şu veya bu yolla yönetme çabasının her biri bir darbe teşebbüsüdür. Devlete karşı bir teşebbüstür. Bu ister üniformalı şekilde 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de olduğu gibi bir iç cuntalaşma yoluyla olsun, isterse dini ya da laik şucu ya da bucu hangi yapı olursa olsun, bir şekilde dışarıda yapılanıp devlet içine organize bir şekilde girmişse ve tercih yaparken rasyonel bürokrasi tercihleri yerine irrasyonel taraftar tercihi yapmışsa, sonra bunu daha ileri götürüp memur alımındaki sınav sorularını çalmaya başlamışsa bu devleti ele geçirme operasyonudur. Adını koymak lazım. Devleti ele geçirme operasyonunu yapan kim olursa olsun ona karşı koymak bu makamda bulunanların asli görevidir. Çünkü bir kez bu şekilde devlet ele geçirildiğinde sonra artık milletin iradesi değil veya tartışılabilir bir otoritenin iradesi değil tartışılmaz bir otorite ve tartışılamaz bir örgütsel yapının… Şeyin de bu KCK yapısı da böyle. Yani seçilmiş belediye başkanı var. Ama yanında başka birisi başka bir yapı adına paralel bir şekilde onu yönetmeye çalışıyor. Bunu kim yaparsa yapsın, ister etnik ulusalcı bir kimlikle ister dini görünümle yaparsa yapsın devlet buna karşı tedbir alır. Ve alıyoruz da..."

Davutoğlu ardından 'KPSS kumpası' olarak bilinen olaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu: "Şu anda etkilerinin kırılmış olması, ÖSYM’de, diğer yerlerde, KPSS’de yaptığımız şeyler, attığımız adımlar ve soruşturmanın derinleşmesi, birçok noktalarda gerekli adımlar atılıyor ve tedbirler alınıyor ve bu konuda özellikle görevlendirilmiş MGK kararından sonra görevlendirilmiş arkadaşlar da var. MGK kararı da özellikle devlete sızmış illegal paralel yapılanmalar, kim yaparsa yapsın bunu devlet buna izin verilmez."

'BAŞBAKANLIKTA TAKİP EKİBİ Mİ VAR?' SORUSUNA NET CEVAP VEREMEDİ

Konuklardan İsmet Berkan’ın "Başbakanlıkta takip ekibi mi var?" diye sorması üzerine ise Davutoğlu, "Yok o anlamda değil. Bütün bürok… Her yerde. Bu yapı veya başka bir yapı, benim önüme birisi bir isim getirdiğinde, şu veya bu bakanlıkta, eğer benim hesap vermek durumunda olan, ben ve arkadaşlarım dışında, bir güç onda belirleyici olmuşsa, onu saf dışı etmek bizim görevimizdir. Çünkü nihayet hesap verecek olan biziz. O anlamda bir çalışma, bir yoğun bir şey var. Özellikle yargı süreci çok hızlandı. Çünkü işlenen suç küçük suçlar değil. Şöyle bir şey değil. Ne olmuş bir kopya çekilmiş. Hayır. Ben öğretmen, bir hoca olarak baktığımda yapılabilecek birinin yapabileceği en büyük ahlaksızlık, eşit şartlarda sınava giren iki taraf arasında etnik mezhebi ya da ideolojik şeklinde ayrım yapmasıdır. Ben çocuklarım arasında nasıl ayrım yapmam varoluşuma aykırı birşey ise öğrenciler arasında da hayat boyu hiçbir zaman ayrım yapmam. Bunu öğrencilerim de bilir. Şimdi Başbakanım. Bu sefer başka bir vasıfla bakacağım. KPSS sınavına giren vatandaşlarım arasında isterse bana ertesi gün suikast tertip edecek birisi olsa, o sınava girmişse ve diğer sınava girmişse ben önce o sınavın neticesini kabul ederim. Eğer öyle bir suikast yapacaksa onun hukukunu onu ayrıca engellerim. Ama KPSS sınavında yapılan ahlaksızlık kadar beni derinden etkileyen başka bir şey yok. Çünkü insanların kaderiyle oynuyorsunuz. Birinin girmesi demek diğerinin girmemesi demek. Siz kader yazıcı değilsiniz. Bizim hiçbirimiz kader yazıcı değiliz. Kaderi yazan belli. Ama siz oturduğunuz yerden şu şu şu isimler şu bakanlığa girecek, dolayısıyla şu sorular ona verilecek, sonra o kişiler o personele girecek, o personel üzerinden şu şu kişiler yükseltilecek, onların yükselebilmesi için de şu şu kişilerin itibarları zedelenecek, onlarla ilgili tapeler şeyler çıkartılacak. E bunu yapan birine çok da masum bir şey yapıyormuş gibi sivil toplum faaliyeti yapıyormuş gibi muamele yapılmaz. Onu kesmek sadece devlet görevi değil insani bir görev." dedi.

'HÜKÜM VERMEM' DEDİ AMA SUÇLAMAKTAN GERİ DURMADI

Mustafa Karaalioğlu tarafından "Ali Demir sizde biraz hayal kırıklığına uğrattı diyebilir miyiz?" diye sorulan Davutoğlu’nun buna cevabı da "Hepsi, kim bu işe karışmışsa, bulaşmışsa... Kardeşimiz olsa affetmeyeceğimiz bir durumdur. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Tabi yargı süreci devam ettiği için…" şeklinde oldu.

Mustafa Karaalioğlu’nun "Ali Bey de cemaatten şikayetçi…" demesi üzerine ise Davutoğlu şu ifadeleri kullandı: "Ben kişisel olarak bir şey söylemiyorum, sadece süreçten bahsediyorum. Yargı süreci devam ediyor, bir hüküm vermem. Ama ortadaki iddianamenin ortaya koyduğu unsurlar itibariyle söylüyorum. Böyle bir durum varsa ki var, yani şey olarak, devlet içinde yaşadığımız tecrübe, yargı karar verecek ona, ayrı, ama bizim yaşadığımız tecrübe bunun varlığını gösteriyor. Şimdi biz buna oturduğumuz yerde müsamaha mı göstereceğiz? Yani devleti bürokrasi mi yönetecek? Devleti siyaset yönetir, siyaset de icazeti milletten alır. Bürokrasi de o siyasete ittiba eder. Bu böyle. Demokrasinin kuralı böyle."