Diyarbakır eski milletvekili ve eski Diyanet çalışanı olan Abdülbaki Erdoğmuş, devletin içinde 'İslamcı ajanlar' olduğu iddiasını gündeme getiren Gazeteci-Yazar Ali Bulaç’ın, bu isimleri açıklaması gerektiğini söyledi. Halen Sivil Siyaset Platformu’nun sözcülüğün yapan Erdoğmuş, “Onun açıklamalarını okurken doğrusu devamını da bekliyorum. En azından bu iddiasını ispat için birkaç ismi açıklaması gerekir.” dedi. AK Parti için 'zaten hareketin kendisi devletleşmiş' ifadelerini kullanan Erdoğmuş, “AKP’yi yöneten bir ekibin devletçi reflekslerle hareket ettiği çok açık.” diye konuştu. Devletle bu kadar iç içe giren, devletin imkanlarından bu kadar yararlanan bir kesimin devlet adına ajanlık yapmamasının da mümkün olmayacağını vurgulayan Erdoğmuş, “Bugün ortaya çıkan tabloda ajanlığı en güzel şekilde yapanın İslamcılar olduğunu görüyoruz” diye ekledi. Erdoğmuş, ajanlıktan öte bir başka noktaya da işaret ederek, “İslamcı hareketin ajanlıktan öte bir tahribat gerçekleştirdiğini görmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.

AKP’Yİ YÖNETEN BİR EKİBİN DEVLETÇİ REFLEKSLERLE HAREKET ETTİĞİ ÇOK AÇIK

Aktif siyaset hayatına Refah Partisi ile başlayan ve TBMM’de ANAP’tan 21. Dönem Diyarbakır Milletvekili olarak görev yapmış deneyimli bir politikacı olan Abdülbaki Erdoğmuş, “İslamcı iddiası ile siyaset yapanlar bir parti kurup yıllarca iktidar olanlar, geldiği noktada devletle özdeşleşmişlerse zaten herhangi bir ajan aramaya gerek yok.” dedi. AK Parti için “Zaten hareketin kendisi devletleşmiş. Bugün mevcut durumuyla AK Parti’de siyaset yapanların hepsini kastetmiyorum, parti olarak da bunu söylemiyorum, ama bugün partiyi etkileyen, yöneten bir ekibin devletçi reflekslerle hareket ettiği çok açık.” diye konuştu.

Bunu sağlamak için artık geçmişte ajan aramaya gerek olmadığını belirten Erdoğmuş, Cihan’a verdiği mülakatta, “Ama şöyle bir gelenek var devlette. Tabi ki sayın Ali Bulaç önem verdiğimiz entelektüel birikimiyle hayat tarzıyla, düşüncesiyle, hakikate ciddi katkılar sunmuş değerli bir fikir adamıdır. Benim de çok önemsediğim değer verdiğim bir insandır. Onun açıklamalarını okurken doğrusu devamını da bekliyorum. En azından bu iddiasını ispat için birkaç ismi açıklaması gerekir. Ama bu isimler vermese bile bu devletin geleneğinde hep bu var. Bunu en hızlı diye tarif edilen solcularda gördük. Daha sonra, ben isim verecek değilim ama, daha sonra MİT’te çalıştıkları hatta uluslararası ajanlarla ilişkileri ortaya çıktı.” ifadelerini kullandı.

'GETTODA OTURANLARIN ŞİMDİ VİLLALARDA OTURMASINI NASIL İZAH EDECEĞİZ?'

Devletle bu kadar iç içe giren, devletin imkanlarından bu kadar yararlanan bir kesimin devlet adına ajanlık yapmamasını “Zaten mümkün değil” sözleriyle değerlendiren Erdoğmuş, “Yani dün gettolaşmış mahallelerde oturanların bugün villalarda oturması, bugün onlarca daireye sahip olduklarını düşündüğümüzde bunu nasıl izah edeceğiz? Elbette devlet ajan kullanacaktır. Devlet her örgütte her siyasal harekette her dini örgütlenmede her tarikatta, cemaatte, şurada burada geçmişten beri kullandığı ajanlar vardır.” diye kaydetti.

'AJANLIĞI EN GÜZEL ŞEKİLDE YAPANIN İSLAMCILAR OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'

Halen Sivil Siyaset Platformu’nun sözcülüğünü yapan Erdoğmuş, sözlerni şöyle sürdürdü: “Ali Bulaç’ın dediği çok büyük bir iddia değil. O sadece sanırım şunu demek istiyor: Bugün devleti yöneten kadrolar içerisinde veya çok önemli yere gelenler önemli servet edinenlerden bir kaçını kast etmiş olabilir. Ama madem ki bu iddia başladı, MİT’e de hükümete de düşen, eğer devlet gibi ucube bir şeyin arkasına sığınmıyorlarsa, ben de çok merak ediyorum bu İslamcı ajanları. Benim için sürpriz değil, bu hareket içerisinde normal görüyorum. Ajanlığa can atacak her siyasi hareketten insanlar var, gönüllü ajanlık yapanlar var. Ben bunu çok da önemli bulmuyorum. Ancak bu iddianın hem ispatı gerekiyor hem de o isimlerin kamuya açıklanması gerekiyor. Bizim de bunları bilme hakkımız olduğunu düşünüyorum. Ali Bulaç’tan beklentimiz bu. Yoksa bunu ‘İslamcılar’dan nasıl ajan olur?’ Ne demek, İslamcılardan ajan olmaz ne demek yani? Bugün ortaya çıkan tabloda ajanlığı da en güzel şekilde yapanın İslamcılar olduğunu görüyoruz. Bundan daha güzel ajanlık mı olur? Ben bunu önemsemiyorum.”

İSLAMCI HAREKETİN AJANLIKTAN ÖTE BİR TAHRİBAT GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ GÖRMEMİZ LAZIM

Aynı zamanda eski bir müftü olan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çeşitli görevler almış bir din adamı olan Erdoğmuş, şöyle devam etti: “Zaten camilerimiz cemaatlerimiz dini sohbetlerimiz dini yaşantılarımız içerisinde bile yani o kadar çok ajan kaynıyor ki; ama benim gibi bir insan önemsemez çünkü bizim gizli bir ajandamız yok. Açık konuşan insanlarız. İslam illegal olarak yaşanmaz. İslamcılığın illegal bir yönü var ama İslam’ın yok. İslam açık bir dindir. Şeffaf bir dindir. Aleni bir dindir. Müslümanlık iddiası taşıyanın İslam üzerinden gizli bir şey yapması söz konusu olmaz. Yapıyorsa da yanlış yapıyordur. Bizim Zaza’ların çok güzel bir deyimi vardır. Diyorlar ki, ‘Muhammed (s.a.s) getirdiği din aleni, açık, şeffaf bir dindir’ öyle içinde gizlilik yok biz böyle inanıyoruz. Ailemizden de böyle gördük okumalarımızdan da böyle gördük. Dolayısıyla İslam adına İslam üzerinden bir illegalite söz konusu ise o sadece onu yapanları bağlar. Orada da ajanın olması normaldir. İllegal yapılanmalarda elbette devlet ajanı aranır. İslamcılar eğer bir illegal yapı içine girmişlerse elbette devlet de aralarından ajan seçecektir. İslamcı hareketin geldiği nokta itibariyle ajanlıktan öte bir tahribat gerçekleştirdiğini görmemiz lazım.”