HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, asker ve polis ‘bu savaşı’ istemediğini belirtti. Beştaş, “Onların sesini kısmazlarsa, bu ses her taraftan yankılanacak. Bizim barış annelerimiz, Kürt annelerimiz on yıllardır zaten barış istemini ifade ediyor. Kendi çocuğunun, eşinin, kardeşinin, babasının mezarında zaten barış çığlıkları atıyorlardı. Her zaman barış çağrılarını yineliyorlardı; halende yineliyorlar. Ama Türkiye’nin başka illerinden bu barış çağrıları, savaş istememeye yönelik talepler ilk kez bu kadar yüksek sesle ifade ediyor.” dedi.

HDP’nin Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adana milletvekili adayı tanıtım toplantısında konuşan Beştaş, Anadolu Ajansı ve TRT’nin dışında hiçbir basın-yayın kuruluşunun asker, polis cenazelerine alınmadığını ileri sürdü. Beştaş, “Hatırlarsanız Osmaniye’de bir askerin isyanından sonra, bu artık sistematik olarak onların sesini de kısmaya kadar gitti. Dün Adana’da polisin cenazesinde oradaki aileden biri, ‘Ne zaman buzdolabından çıkacak, bu süreç. Artık çıkarın, diyor bu süreci’ diyor. Niye buzdolabına koydunuz? Neyi bekliyorsunuz. HDP olarak, işte bunun mücadelesini vereceğiz.” diye konuştu.

‘ASKER AİLESİNE ‘NE MUTLU SANA DİYEN’ CUMHURBAŞKANINA ASKER AİLELERİ CEVAP VERECEK.

“Bin, iki bin insan daha fazla öldürerek, bu sorun çözülecek mi?” şeklinde soran Beştaş, şöyle devam etti: “Biliyoruz ki çözülmeyecek. Neticede dönüp dolaşacağımız yer, yine masa, diyalog, müzakere ve tarafların bu konuda uzlaşmasıdır. Bütün dünya bunu yaşadı. Ama saray ve emrindeki düşük yönetim; –hükümet diyemiyorum onlara– çünkü dışarıda ne kadar AKP’li varsa ‘bağımsız’ diye oraya bakan olarak yerleştirdiler. Onların bağımsız olmadığını üç yaşındaki çocuk da biliyor. Kendilerini hükümet ilan ettiler. Bizim girdiğimiz seçim hükümetinde, bakanlarımızdan gizli toplantılarla, AB Bakanının yurt dışına çıkışını Başbakanın iznine bağlıyorlar. Bu ne hadsizlik, bu ne terbiyesizlik. Bunun üzerine bakanlarımız çekildi. Şimdi kendi kendilerine, sarayla kol kola; zaten hukuk ve yasa tanımıyorlar. Ne ahlak, ne vicdan, ne din ve iman var. Her türlü kararı yürütüyorlar. HDP olarak durduğumuz yer barıştır. Gidip asker ailesine ‘ne mutlu sana diyen’ bir Cumhurbaşkanı’na asker aileleri cevap verecek. Asker babalarını ‘kendisine hakaret ettiği için’ tutuklatan Cumhurbaşkanı. Çocuğunu kaybetmiş, ‘sen Cumhurbaşkanı’na niye hakaret ediyorsun’ diye. İşte bunlara herkes seçimde gidip yanıtını verecek. Şu da çok acı. Gidip cenaze törenlerinde seçim propagandaları yapmaları da iğrenç bir şey. Selfi yaptı diye Nokta dergisi kapak yaptı. Dergi gece basıldı. Kendisi gidiyor, cenaze törenlerinde seçim çalışması yapıyor.”

‘DİYARBAKIR, ADANA VE MERSİN BOMBACISI ARASINDA DOĞRUDAN İLİŞKİ VAR’

20 Temmuz’da Suruç’ta büyük bir katliamın yapıldığını dile getiren Beştaş, “Türkiye tarihindeki en büyük katliamlardan biriydi. Suruç’a Türkiye’nin her tarafından giden 32 genci vahşice katlettiler. Katletmesini izlediler. Devlet hala katilleri bulmadığı için –bütün katliamlarda olduğu gibi– katil kendisidir. Suruç katliamının faili devletin bizzat kendisidir. Zaten elde ettiğimiz veriler, Suruç katliamını gerçekleştirenlerle, Diyarbakır, Adana ve Mersin bombacısı arasında doğrudan ilişki var. Bunlar bir ağ şeklinde örgütleniyorlar. Bunlar tek merkezden örgütleniyorlar.” açıklamalarını yaptı.

HDP Adana Milletvekili Rıdvan Turan, bir tiyatronun ikinci perdesini izlemeye başladıklarını kaydetti. 7 Haziran’daki seçim sonuçların ülkenin en tepesinde oturan Erdoğan’nın kendisi açısından güvenli görmediğini savunan Turan, şunları söyledi: “Sorulması gereken şudur: 22 Temmuz’da tek tabanca patlamazken, ne oldu da 24’ünden sonra çarşı pazar karıştı. Neden büyük bir saldırı savaşı birden bire başladı. Sorulması ve cevap alınması gereken tek soru budur. Bunun ötesinde bir sorunun cevabına ihtiyacımız yok. 7 Haziran’da seçim olmuş. Bu ülkenin tepesindeki o saraylı, 9’unda ‘Terörün uzantısı parti mecliste’ diyor. Hani sen ‘siyasi çözüm bulacağız’ diyordun. ‘Hani bu meseleleri kavgasız, dövüşsüz çözmek mümkündü.’ Strateji HDP’nin yüzde 10’nun altına çekilmesine dayanıyor. Bunun adını çok net koyalım. Gözümüzün içine baka baka Anayasa ihlali yapıyorsunuz. Ama şu iyi bilin, bilirsiniz zaten. Adana’yı, Diyarbakır’ı bombaladınız. Sosyal medyada insanlarımızın nasıl sandığa gittiğini gördünüz. O sandıkları başkanlık külliyesi içerisine kursanız daha o sandıkları biz, o sandıklara gideriz. İrademizi ortaya koyarız; barış, demokrasi, eşitlik vaatlerimizi ortaya koyarız; senin de o maskeni düşürürüz.”