Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, Star gazetesinin HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ'ın Kobani açıklamaları sebebiyle attığı 'susturun şu şirreti' başlıklı haberine tepki gösterdi. Figen Yüksekdağ sadece kendi kişisel görüşünü değil, bütün kadın grubunun ve partisinin görüşünü söylediğini kaydeden Tuncel, “Sadece kadınların değil erkeklerinde bu partide siyaset yapanların sözünü söylemiştir o söz hepimizin sözüdür. Kimsenin haddi değildir partimize ayar vermek hele bir basın organıyla eşbaşkanlarımıza kadınlara ayar vermek kabul edilebilir bir durum değildir.” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin kadın milletvekilleriyle bir araya geldi. Toplantıda Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, söz konusu haberlere tepki gösterdi.

Kadınların iktidar alanına girmesi ve burada ana akım politikalara değiştirmesi mücadele etmesinin kolay olmadığını belirten Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, “Erkek egemen sistemin bütün şeyleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu çok zor bir mücadele. Bize diyorlar ki, ‘kadınlar kadınlarla ilgilensin, kadın sorunlarıyla ilgilensin’ hayır bir kadınlar evet kadınlarla da ilgileneceğiz, kadınları da özgürleştireceğiz ana akım politikaları da değiştireceğiz.” diye konuştu.

Cinsiyetçi diye değiştireceklerini ifade eden Tuncel, şunları kaydetti: “Bunun için bugün buradayız. Erkek egemen sistemin bir atasözü var. Önce kadınları vurun diye. Yapmak istedikleri şey tam da önce kadınları vurmak. Siyasette de böyle toplumda da böyle. Bunun her gün güncel örneklerini yaşıyoruz. daha dün Figen başkanımıza gerçekleştirilen basın aracılığı ile gerçekleştirilen saldırının altında bu yatmıyor mu? Daha önce Emine başkana yapılan bize yapılan kadın vekillerimize yapılan bunlar değil mi? Erkek egemen sistem önce kadınlara yönelik cinsiyetçi dili körükleyerek bunu yapıyor. Üstelik bir basın organı aslında bir basın organı değil kendilerini siyasi partinin yerine koymuşlar, gitsinler AKP’de siyaset yapsınlar bunlar. Madem öyle eşbaşkanımızın Kobani saldırıları karşısında sivilleri çocukkları katleden IŞİD çetelerine onların destekçilerine yönelik yaptığı açıklamadan rahatsız olup kendisini bir partinin yerine koyup bir siyasi cevap vermesinin altında yatan şey bu değil midir? Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Medyanın cinsiyetçi yaklaşımının aslında siyasetteki yansımasıdır. Daha önce Tayyip Erdoğan’da biz bu cinsiyetçi yaklaşımı gördük, Bülent Arınç’ta gördük, AKP’yi bakanlarda milletvekillerine gördük. Aslında önce kadınları vurur yaklaşımı tam da budur. Siyaseten alt edemediğini cinsiyetçi politikalarla gerçekleştiriyor. Biz bunların karşısında örgütlü mücadele etmeye devam edeceğiz. Figen Yüksekdağ sadece kendi kişisel görüşünü söylememiştir o bütün kadın grubunun ve partinin görüşünü söylemiştir sadece kadınların değil erkeklerinde bu partide siyaset yapanların sözünü söylemiştir o söz hepimizin sözüdür. Kimsenin haddi değildir partimize ayar vermek, hele bir basın organıyla eşbaşkanlarımıza kadınlara ayar vermek kabul edilebilir bir durum değildir.”

BAKIP İBRET ALMAK GEREKİYOR SADECE

Açıklamalarının ardından Yüksekdağ ise basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, 'Star gazetesinin manşetinde hedefte olan kişi olarak neler söylemek istersiniz?' şeklindeki sorusuna Yüksekdağ, “Sebahat başkan genel olarak ifade etti. Bizim partimiz parti genel merkezimizin ve kadın yapımız gerekli cevabı verecek. Ben doğrusu bu meseleyi kişisel bir sorun kişisel bir durum olarak görmediğim için kişisel cevap verme ihtiyacı hissetmiyorum. Ama siyasetin ne kadar bayağılaştırılabileceğine dair çok çarpıcı bir örnektir ibrettir bakıp ibret almak gerekiyor sadece." cevabını verdi.

Başka bir gazetecinin, 'Bugün gazetelerde TSK’nın angajman kurullarının değiştiği ve sınıra yaklaşacak IŞİD’lilerin hedef olacağı yönünde haberler var bu konuda neler söylemek istersiniz?' sorusuna karşılık Yüksekdağ şunları kaydetti: “Bu konuda da önümüzdeki günlerde görüşümüzü kamuoyuyla paylaşacağız. Böyle bir gelişmenin yaşanacağını biliyorduk bu bir öngörü değildi bunun ne kadar ciddi bir tehlike olduğuna işaret etmeye çalıştık bugün Türkiye göz göre göre bir tehlikeye doğru sürükleniyor. Bir tehlikeye sürükleme gayreti var siyasi iktidar cephesi tarafından Türkiye’nin demokratik vicdanının demokratik siyasetin bu gidişata dur demesi lazım.”