Röportaj: Damla Yolaç

Rusya’da biraz tıp, biraz güzel sanatlar, biraz ekonomi okuyor. Mühendisliği bitirip Türkiye’ye geri dönüyor. Bir deneme kitabı, üç tane de çevirisini yaptığı kitap var.

Fotoğraf onun en sevdiği iş. Birçok yabancı dergi ve blog onun fotoğraflarını yayımlıyor. Denef Huvaj’la yalnız, ıssız, gururlu Çerkes Köyleri projesi hakkında konuştuk.

Çerkes kimdir? Nerededir?

Çerkesler, Azak Denizi'nin doğu kıyıları ile Kuzey Kafkasya'da yaşayan halk gruplarından, Sindler ve Meotlar’dan geldiği kabul edilen, tahmini M.Ö. 6. yüzyıldan dan beri de Kuzey Kafkasya’da yaşayan ve daha sonra 1864 yılındaki büyük soykırımla dünyanın dört bir yanına dağılan bir halk topluluğudur diyebiliriz.

Neredeler? Çok yerdeler. Türkiye, Ürdün, Suriye, ABD, Mısır, Libya, İsrail, Kosova, Almanya, Hollanda… ama asıl ülkeleri Rusya Federasyonu içinde. Avrupa’nın güneydoğu ucunda, Asya ile sınırı bulunan Kuzey Kafkasya’dır. Diasporaya dağılan akrabalarının haricindekiler burada yaşamını devam ettirmektedir.
En özet şekliyle böyle ifade edebiliyorum. Köken ve tanımlarla ilgili bir çok tartışma devam ediyor. Ama bununla ilgili daha geniş bir açıklamaya kalkarsam sayfalarca yazmam gerekir.     

Çerkes geleneklerinden örnekler verebilir misin?

Çerkeslerde yazılı olmayan, ama herkesin bildiği kurallar vardır. Bunlara “Xabze” denir. Bütün ilişkiler buna göre şekillenir. Hapishanesiz bir topluluktur. Toplumda işlenen suçlar büyükler meclisine taşınır. İki ailenin sorunuysa, aileleri bir araya getirmeyecek çözümler bulunur. Aileler birbirilerinden izole edilir. Ayrı yollar ve ayrı toplanma yerleri tasarlanır onlara özel. Mesela bir aile maddi olarak zarara uğradıysa, diğer aile onun çocuğunun bakımını üstlenir. En ağır ceza aforozdur. Bireyin yaptığı kötü ve ya tekrarlanan bir suç ise kendi sülalesi soy isimlerine kadar taşınacağı için konu, o kişiyi dışlayarak cezalandırır. Bir ailenin suçu ise köylerinden, topluluklarından uzaklaştırılıp yalnızlaştırılırlar.

Büyüğün eli öpülmez. Selam verildiğinde büyük, ilk cümleyi kurmadan küçük ona hal hatır soramaz . İlk büyüğün sorması beklenir.
Bir büyük yolun başından geliyorsa, o geçene kadar yol kesilemez, karşıya geçilemez. Önce onun geçmesi beklenir.
Kapalı bir mekana girerken önce kadın girer, fakat çıkışta erkek çıkar. Bunun amacı dışardaki herhangi bir saldırıya karşı kadını kollamaktır. Aynı şekilde içeride oturulurken de iç kısımda kadınlar oturtulur.
Kadın, Çerkes toplumunda barışın simgesidir. Ölümcül bir kavgada ya da büyük bir davada erkeklerin arasına kadın girdiğinde, xabzeye göre erkekler barışmalı ya da dava barışla sonuçlanmak zorundadır.
Kadına şiddet hiç bir şekilde kabul edilemez.
Kadınlar duyarlılıkları ve içgüdüleri bakımından erkeklerden farklı kabul edildikleri için çerkes toplumunda danışılacak kişi olarak kabul edilirler.
Bir kadın geçtiğinde bütün erkekler ayağa kalkar. Bir büyük geçtiğinde de aynı şekilde olur.
Eşler birbirlerine isimleriyle seslenmez.
Misafirliğe gidildiğinde büyük odada yalnız yatırılmaz. İsteyeceği bir şey olursa diye aynı odada ya da odaya yakın bir alanda genç biri yatırılır.
Ev sahibi misafirlerle aynı masaya oturmaz.
Misafirliğe giderken ev sahibinden şık olmamaya özen gösterilir.
Baş sağlığına gelen kişi yolcu edilmez.
Erken evlenmek tercih edilen bir şey değildir.
Zorla evilik, görücü usulu, akraba evililiği yoktur.
Çok eski zamanlardan beri kaşenlik adı verilen bir flört usulu vardır. Çifler yine belirli kuralların içinde flört ederek evlenir.

Çerkes Köyleri Projene ne zaman başladın? Nasıl başladı?

Bu projeye 1,5 sene önce başladım. Çok uzun süredir yapmak istediğim bir projeydi. Şekillenmesi biraz zaman aldı. Benim biraz köyde kalmam, köylülerle vakit geçirmem gerekti. Orada biraz vakit geçirdikten sonra ilk adımımı attım. İlk düşümde aklımda olan sadece çok istediğimdi. Sonra kademe kademe şekillendi, alt metnini köylerin kendisi oluşturdu.

Projenin amacı nedir ?

Projenin amacı aslında sadece ihtiyacı olan köylere destek sağlamak gibi algılanıyor fakat öyle değil. Çok yönlü bir proje. Evet, bir amacı ihtiyacı olan köylere ulaşmak ve oraya istenileni ulaştırmak. Ama bu tüm köyler için geçerli değil. Bir çok köyü sadece arşivlemek, diğerlerine göstermek, hikayelerine ulaşmak için çekeceğim. Bilmiyoruz tabii, hiçbir ihtiyacı yok dediğimiz köylerde de ihtiyaçlar çıkabilir. Aslında ihtiyaç diye belirlediğimiz şeyler de sadece maddi olgunun içine sığmıyor. Manevi ya da kimi zaman hukuki boyutları da var. Kendi köyüm; Karaçalılık köyünde, eski yıkık harabe bir köy okulu ve eskiden bütün köy düğünlerinin yapıldığı bir okul bahçesi var. Orayı düzenlemek ve toparlamak istedik. Devlet binası olduğu için dokunamadık. Kanalizyon sisteminde sorunlar var. İçme suyunun kontrol ettirilmesi gerekiyor. Çünkü toplu salgınlar yaşanmış vs.

Bunun için Manyas-Gönen çevresindeki çerkes köyleri için bir köy komitesi kurduk. Avukat, veteriner, ziraat mühendisi, teknoloji uzmanı, doktoru olan bir komite. Hepsiyle tek tek görüştüm. Bir matbaadan sponsorluk aldım. Komite üyelerinin numaraları acil yardım kartları gibi basılıp köy muhtarlıklarına ya da kahvelere bırakılacak. Hukuki, tıbbi, zirai bir sorunları olduğunda gönüllü üyelere ulaşabilecekler. Bizim yapmak istediğimiz konularda bize kendi alanlarında destek sunacaklar.

Şimdi istenilen alanlarda, yaz tatillerinde özel dersler vermek üzerine konuşuyoruz. Ben bu anlamda hep 'bu benim için bir fotoğraf projesi ama hadi bu bir araç olsun ve daha güzel şeyler yapalım' diye çağrıda bulunuyorum. Umarım sesi mi daha çok duyurabilirim.
Manevi boyutuna gelince, biz kuşak olarak çok şanslı bir kuşaktık. Her şeyi görme yaşama şansımız oldu. Ama kendimizden sonra gelenlere fazla bir şey aktaramadık. Şimdi dünya çok hızlı değişiyor ve değiştirdiği her şeyi bir diğerine çok hızlı aktarıyor. Eğlence anlayışı, iletişim biçimi tamamen değişti. Teknolojinin sonsuz nimetlerinden faydalanıp dururken modernize edemediğimiz bir kültürel erozyonun içine sürükleniyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olamayacak bu mümkün değil. Ama yeni kuşak eskiden aldığını, onların da yardımıyla bir şeye evirmek zorunda. Tamamen erimemek için. Bu kısmını çok önemsiyorum. Eskiyi yeniye anlatan bir arşiv aslında bu seriler. Bilmiyorum belki de kaybolmakta olan bir şeyin. Umarım kaybolmaz.
Diğer bir taraftan da Kafkasya’daki köyleri de çekme şansım olunca daha geniş bir arşiv , görsel bir göç haritası olma yoluna girdi. Bu da benim için çok kıymetli ve heyecanlı.

Şimdiye kadar kaç köy fotoğraflayabildin? Kaç tane daha fotoğraflayacaksın?

Sekiz köyü çektim ama sadece üç tanesini yayımladım. Çünkü hikayerle ve yapmak istediklerimle ilgili bazı eksikleri var. Tekrar gitmem gerekiyor. Kaç tane çekeceğime gelince gidebileceğim, çekebileceğim tane.

Bu seyahat masraflarını (konaklama, yeme-içme giderlerini) sen mi karşılıyorsun?

Evet. Yani gittiğim bölgelerde, sağolsunlar beni istediğim yerlere götürüp, yedirip içirip misafir ettiler ama o bölgelere ulaşmak ve diğer herşey benim sorumluluğumda. Kendi kendime çözümler bulmaya çalışıyorum. Geçen yaz Abhazya'ya Bandırma Belediyesi’nin desteğiyle gittim. Daha sonra Nalçik ve Maykop’a geçtim. Tabii daha hızlı daha dinamik sorunsuz bir proje haline dönüştürmek için uğraşıyorum. Koşullarım maalesef ki bu kadarına müsade ediyor şimdilik. Henüz sponsorluk için bir yere başvurmadım. Çok anladığım işler değil. Sanırım ben daha çok teklif bekleyen biriyim. Aksini göstersem de çok girişken biri olduğum söylenemez.

Gelinini köylere bırakmak istediğin bir sergi hayalin var fotoğraflarınla ilgili, şu an ne aşamada?

Şimdi İstanbul’da bir ufak bir sergi ve tanıtım yapmak istiyoruz. Fotoğraflar orada satışa çıkacak ve ilk satış olduğu için onu İlkay’ın anısına Tıj İlkay misafirhanesine göndermek istiyoruz. Alan için görüşmelerim devam ediyor.

(Tıj İlkay, Maykop’a taşınmak üzere vatandaşlık işlemlerini sürdürürken Maykop yakınlarında trafik kazasında yaşamını yitirdi, vatandaşlık işlemleri yürütenlerin yaşadığı konaklama ve ikamet gösterme problemine çözüm üretmek amacıyla, bir konut edinme fikri vardı. Bu sebeple anısına misafirhaneye adı verildi.)
Benim asıl istediğim, köy kahvelerini sergi olarak kullanmak. Bunun için biraz daha beklemek, biraz daha köye ulaştıktan sonra sergileri köylere taşımak istiyorum. Kendi köyümdeki sergi için aslında çok önceden bir tarih koydum kafama. Anneannemin ölüm yıldönümünde ona ithaf etmek istiyorum. Umarım başarırım.