Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir Gaziemir’de bir Alevi vatandaşın evinin işaretlenmesine sert tepki gösterdi. Erdoğan, “Son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuyor. Niye? Ülkemizi bölmek, parçalamak için. Açık ve net söylüyorum: Bizim devlet olarak, yönetim olarak böyle bir sorunumuz yoktur. Bu kapılara bu işaretleri koyanların üzerinde tüm güvenlik teşkilatlarımız çalışmaktadır. Bunlar yakalandığı zaman da hesabı sorulacaktır” dedi.

6. Din Şurası Kapanış Programı’na katılan Erdoğan, konuşmasında özetle şunları söyledi:

YIKICI PROJELER: Aynı dine, aynı peygambere, aynı mukaddes kitaba inanan, her gün beş vakit aynı kıbleye yönelen kalpler arasına nifak tohumları ekiliyor. Batı’da pişirilen, son dönemde ülkemize ihraç edilmeye çalışılan Ali’siz Alevilik gibi kimi yıkıcı projelerin, toplumumuz içinde pohpohlanmasının gerisinde bu senaryolar yatıyor. Açık ve net söylüyorum: Alman devleti Ali’siz Aleviliğe çok ciddi bedeller ödemek suretiyle ülkemizde bir bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor. Benim kayınbiraderlerimin bir tanesinin adı Hüseyin, bir tanesinin adı Hasan, bir tanesinin adı da Ali’dir. Böyle bir ayrım bizde yok. Bunlar sevgili peygamberimizin en yakınlarıydı; onun için onları severiz.

ÜLKEMİZİ BÖLMEK İÇİN: Bu millet Hz. Ebubekir’i, Hz. Ömer’i, Hz. Osman’ı ne kadar severse Aliyyül Mürteza Efendimizi de aynı şekilde sever. Hz. Ali Efendimizi başka şekilde göstermek ancak onun kutlu hayatından ve imanından nasibini almamış mahfillerin işidir. Son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuyor. Niye? Ülkemizi bölmek, parçalamak için. Açık ve net söylüyorum: Türkiye’nin, bizim, devlet olarak, yönetim olarak böyle bir sorunumuz yoktur. Bu kapılara bu işaretleri koyanların üzerinde tüm güvenlik teşkilatlarımız çalışmaktadır. Bunlar yakalandığı zaman da hesabı sorulacaktır. Milli bünyemize mugayir (aykırı) bu tarz projelerle insanlarımızın arasına nifak tohumları ekilmesine rıza gösteremeyiz. Bunları geçmişte Çorum’da Maraş’ta yaşadık. Onlarca evladımızı bu provokasyonlara kurban vermiş bir millet olarak bu tarz girişimlere karşı hepimiz uyanık olmalıyız.
 

HER KAPIYI ÇALMA DÖNEMİ: Diyanet İşleri Başkanlığımızın, Alevi vatandaşlarımızla ilgili attığı kucaklayıcı atılımları yakından takip ediyorum. 82 milyonun Cumhurbaşkanı olarak birlik ve beraberliğimizi perçinleyecek bu çalışmaları gönülden destekliyorum. Artık, ‘kapımıza gelene dini anlatalım’ anlayışından dönüyoruz. Yüce dinimizi anlatmak için her kapıyı çalma dönemi başlıyor. Görevini samimiyetle yapan hocaların dolduramadığı boşluğu muhakkak Pensilvanya’daki şarlatan gibi din tüccarları kapatacaktır.

Taksi durağına ziyaret

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6. Din Şûrası Kapanış Programı’nın ardından Çukurambar semtindeki Bayındır Taksi Durağı’nı ziyaret ederek taksici esnafıyla sohbet etti. Taksiciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a simit ve çay ikramında bulundu.

Kılıçdaroğlu’na 250 bin liralık yeni dava

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Kasım’da TBMM grup toplantısındaki açıklamaları nedeniyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde, Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askeri alanda güçlenmesine katkı sağlamak için yasal sınırlar içerisinde yapılan bir faaliyetin “vatana ihanet” ve “peşkeş çekmek” şeklinde nitelendirilmesinin gerçek dışı olduğu belirtidi. Dilekçede, “Cumhurbaşkanımızı, vatana ihanetle itham etmek, kişilik haklarına ağır bir saldırının ötesinde açık bir kışkırtma ve provokasyondur” denildi. 

‘Faşist zihniyet tarihe karıştı’

Türkiye artık 1940’ların, 1970’lerin, 12 Eylül’lerin, üzerimize karabasan gibi çöken 28 Şubat’ların Türkiye’si değildir. Tek partili dönemde olduğu gibi İslam’ı gerilik emaresi olarak gören faşist zihniyet tarihe karışmıştır. Ezan sesine hasret kaldığımız karanlık dönemler bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır. Gerici, yobaz, takunyalı diye insanımızın inancıyla kavga edenler, son 17 senedir hep olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur. Hiçbir güç insanımızı inancından koparamayacaktır. Bu millet ne pahasına olursa olsun bir daha asla 27 Mayıs’ların, 28 Şubat’ların, 15 Temmuz’ların yaşanmasına izin vermeyecektir.

ÇABA GÖSTERİYORUZ: İnsanımızın dinini, tarihini, kültürünü öğrenmesi için gereken çabayı gösteriyoruz. Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri, 4-6 yaşındaki çocuklara yönelik Kuran kursları sizlere çok önemli imkânlar sunuyor. Artık vatandaşımız, istediği gün ve saatte Kuran eğitimi alabiliyor. Bir dönem öğrenci sayısı 60 binlere kadar düşen imam hatip okullarına rağbet günden güne artıyor. Şu anda 1 milyon 300 bin imam hatip öğrencisi var.

ILIMLI İSLAM’IN PENÇESİNE BIRAKAMAYIZ: İslam düşmanlığının veba gibi yayıldığı bir ortamda, gurbette yaşayan insanımızı sahipsiz bırakamayız. Bu kardeşlerimizi ılımlı İslam gibi emperyalist projelerin pençesine terk edemeyiz. Diyanet modeli, diğer İslam ülkeleri için de güzel bir örnektir. Bu modelin tanıtımı için çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Şûra’da alınan kararların İslam dünyası ile paylaşılmasında fayda görüyorum. Bunun için İstanbul’un bir ilim merkezi haline gelmesi ve İslam’la ilgili daima referans alınacak bir uluslararası İslam Üniversitesi’nin kurulmasını önemsiyorum.
 

‘Sosyal çözülme hızlanıyor bağımlılık türleri artıyor’

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında gençler arasında ekran bağımlılığı gibi duyulmamış yeni bağımlılık türleri ortaya çıktığını belirterek şunları kaydetti: Sosyal çözülme giderek hızlanıyor. Gençler arasında ekran bağımlılığı gibi daha önce hiç duyulmamış yeni bağımlılık türleri ortaya çıkıyor. Hak ile batılı karıştıran amorf inanç sistemlerinin genç kuşaklar arasında rağbet görmesinden endişe ediliyor. Evlatlarımız, çoğu batılı zihin ürünü sapkın akımlar karşısında savunmasız kalıyor. Mahremin yerini teşhirciliğin, evliliğin yerini gayrimeşru ilişkilerin aldığı zorlu, sıkıntılı, garip bir dönemin içindeyiz. Bu manzarayı hiçbirimizin uzaktan seyretme lüksü yoktur.

DİNDE EKLEME ÇIKARMA OLMAZ: Zaman ve şartlar değişse de İslam’ın nasları değişmeyecektir. Faiz, yalan, zulüm, kibir, iftira, zan, hırsızlık, masumu öldürmek yasak olmaya devam edecektir. Dinde ekleme çıkarma olmaz. ‘Bana uymuyor’, ‘Zamana uymuyor’ bahanesi ile kimse nasları inkâr edemez. Bir Müslüman dinini hayatın şartlarına göre değil hayatını inancının esaslarına uyarlamakla mükelleftir.

Kaynak: Milliyet