Kahramanmaraş'ın Sivricehöyük Mahallesi civarında Suriyeli mültecilerin kalması için yapımı devam eden konteyner kent TBMM gündemine taşındı. HDP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Mahmut Toğrul, TBMM'nde yaptığı gündem dışı konuşmasında şunları söyledi:

Günlerdir Kahramanmaraş'ta bir mülteci kampına karşı yerel halkın "Burada bir DAİŞ, bir cihadist kampı istemiyoruz; burası uygun değil." diye mücadele verdiği bir alandan bahsetmek istiyorum.
   
Bakın, daha önce de defalarca söyledik, bu kampın yapılmak istendiği şu ovayı düşünün, şu kısımdır değerli arkadaşlar. Yani birinci sınıf tarım arazisinin yanı başı. Bu alan Habitat koruması altındadır bitki ve hayvan türleri açısından. Kampın kurulacağı alan burası, işte, kampın çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Direnenler oranın otantik yaşayan, ağırlıklı Alevi halkıdır ve günlerdir dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. 
   
Burası seçilirken hiçbir şekilde yerelle bir bağlantı kurulmamış, yerelin fikri alınmamıştır. Yerel yöneticiler, Valilik bile "Buranın uygun olmadığını biz de biliyoruz." diyebiliyorlar. Ayrıca, burası köyün merasıdır. Bir tek bu alanda hayvanlarını otlatabilecekleri bir alan var, onun dışı ovadır ve burası küçücük bir yerdir, 360 dönüm. Orada yaşayan halkın toplamı 3 bin, 4 bin civarındayken buraya yapılacak kampın hacminin 25 bin, 27 bin olacağı söyleniyor. Buradaki halk bu kampı kendileri için demografik yapıyı bozmaya, kendilerini göçertmeye zorlayan bir karar olarak algılıyorlar çünkü şunu biliyorlar değerli arkadaşlarım: Bu cihadist DAİŞ, IŞİD çetelerinin, El Nusra'nın, Ahrar El Şam'ın açıkça hedef gösterdiği bir kitledir bu (Alevi  kitlesi. Açıkça bu kitleler Ezidileri, Alevileri birinci derecede katledilmesi gereken düşmanları olarak algılıyorlar. 

Hepiniz biliyorsunuz, hâlâ hafızalarımızda canlı, bu bölge halkının yaşadığı 1978 Maraş olaylarının acı hatırası hâlâ hafızalardan silinebilmiş değil ve hatta daha da önemlisi bu olayların, bebeklerin katilleri ortaya çıkarılabilmiş değil, yargılanabilmiş değil. 

Daha da önemlisi bu mera alanında -daha Büyükşehir Belediyesi Yasası'na göre kamulaştırılmadan- ortaya çıkıyor ki TOKİ ihaleye çıkmış. TOKİ ihalesi kamulaştırmadan öncedir, yani birileri karar almışlar. Bu kararın tesadüf olmadığını, -bölge halkından bir insan olarak ben de böyle düşünüyorum- bölge halkı bunu kendilerini göçürtmeye, bu alanı boşaltmaya, cihadist bu grupları oraya koymaya yönelik bir davranış olarak algılıyorlar. Buradaki insanlar Alevi'siyle, Sünni'siyle, Kürt'üyle, Türk'üyle bir arada yaşayan bir avuç insan, bunların otantik yaşamlarını bozmaya hiç kimsenin hakkı yok. 
   
Bu anlaşılıyor ki AKP bu mülteci meselesini hem iç politikada hem dış politikada araç olarak kullanıyor. Dış politikada Avrupa'yla nasıl pazarlık konusu yaptığı hepimizin bilgisi dâhilinde. Yine, iç politikada da kendine muhalif gördükleriyle demografik yapıyı bozmaya yönelik bir çaba olduğu ortada. Bakın, sadece burada bir kamp yapılmıyor; devamında, Malatya'da, Ören beldesinde -tamamı Alevilerin yaşadığı bir alan- yine, Sivas Zara'da aynı, Alevilerin yaşadığı alana kamp yapıyorlar. 
   
Daha da önemlisi,  birileri, bir gecede "Esad"ı "Esed" yaptı ya, onun babasına özeniyor. Nasıl ki o, 1970'lerde Rojava'da bir Arap kemeri oluşturmuşsa, şu anda aynı özentiyi gösteren yöneticiler maalesef...

Kürt bandında Rojava Kürtleri ile Türkiye Kürtleri arasına ikinci bir Arap kemeri yapmaya çalışıyorlar, kentlerimizi yıkıp orada Arap politikası, bir Arap kemeri oluşturmaya çalışıyorlar. Bu, son derece tehlikelidir. Bu ayrıştırıcı, ayrımı derinleştirici politikanızdan bir an önce vazgeçmenizi diliyorum,