Ben en son mudur, yoksa ondan sonra başka Bakanımız oldu mu bilmem de, “Kahramanmaraş ve Bakan” kelimeleri yan yana geldiğinde, yalnızca Sayın Mehmet SAĞLAM Bey'i hatırlıyorum. Bu durum birçok Hemşehrimiz için de geçerlidir. Öyleyse, Kahramanmaraşlı için, en son Bakan denilince, Milli Eğitim eski Bakanımız Sayın Mehmet SAĞLAM akla geliyor ki, O da, 1996 yılında Bakanlık yaptı. 2011'den 1996'ı çıkarırsanız 15 yıl eder ki, demek ki, 15 yıldır Kahramanmaraş'tan bir Bakan kabinede yer almamış. Bu da uzun bir dönemi gösterir ki, Kahramanmaraşlılar olarak, büyük bir hasretlik içerisindeyiz. Evet, “Kahramanmaraş ve Bakan” kelimeleri yan yana geldiğinde, bir Sayın Mehmet SAĞLAM akla geliyor, bir de “hasretlik” akla geliyor. Hasretiz bir Bakan'a. Kahramanmaraş'ımızın Bakan hasreti, Bakan özlemi 15 yıldır sürer gider. Artık, dayanma gücü kaldı mı bilinmez. Hemşehrilerimizin bu hasreti bağrına taş basan bir aşık, bir sevdalıya benzetilebilir. Acıyla kıvranıyoruz 15 yıldır. Bu acımızı, bu sızımızı Kahramanmaraşlılar olarak pek belli etmeyiz de, zaman zaman bu acı, bu sızı tekrar kendisini gösterir. Özellikle de, her yeni kabine açıklanmasının öncesinde, bu acı, bu sızı, adeta küllenen bir ateşin, bir rüzgarla yeniden alev alması gibi, tekrar yanmaya başlar. Kabuk bağlayan bir yaranın, bir darbeyle tekrar kanaması gibi acıtmaya başlar. (Bu sözlerimiz biraz dramatik bulunabilir. Bu sözcükleri dikkat çeksin diye özellikle seçtim. Zaten, yazımın başlığı da çok dramatik!) İşte, bu günlerde yeni kabine açıklanması gündemde. 12 Haziran seçimleri geride kaldı. Kabine 10-15 gün içinde açıklanacak. Kabinede kimler olacak? Siyaset ve bürokrasi başta olmak üzere, toplumun geleninde bir heyecandır gidiyor. Kahramanmaraş'ımızda da ayrı bir heyecan var, 15 yıllık bir hasret var. Bakıyorum bunun için facebook'ta yazılar yazılıyor, yorumlar yapılıyor. Kahramanmaraş'ımızın yerel internet sitelerinde anketler düzenleniyor. Hemşehrilerimiz bunu devamlı olarak sohbetlerde gündeme getiriyor. Açıkçası, yoğun bir Bakanlık istek ve heyecanı var. Umarım bu sefer boşa gitmez bu kadar heyecan ve istek. Şimdi, bazıları şunu diyebilir. Her memleketin Bakan çıkarması, o memleket için bir beklentidir ve bu istektir. Herkes bunu ister ve kendisinde hak görür. Buna bir itirazımız yok. Herkes ister de, Kahramanmaraşlı biraz daha fazla ister ve herkesten fazla olarak bu hakka sahiptir diye düşünüyorum. Birincisi uzun dönemdir Bakan beklentisi var. Bir de, sandıklardan birinci çıkan ve hükümeti kuracak olan Partiye, Türkiye çapında en fazla desteği vermiştir. Evet, tekrar hatırlatmakta fayda var. Kahramanmaraş son seçimlerde %70'lik bir destek ile AK Parti'yi, yani hükümeti kuracak Parti'yi desteklemiştir. Bu, son seçimlerde, AK Parti'ye verilen en büyük destek anlamına geliyor. Böyle bir destek elbette bir ödül ister. O ödül bir Bakanlık'tır. Kahramanmaraş'tan AK Parti 6 Milletvekili çıkarmıştır. Hepsi de birbirinden değerli ve Bakanlık görevine layıktır. Şimdi, bu kadar istekli ve heyecanlı sözden sonra, “her şey kısmet, her şeyin hayırlısı” diyeceğim. Bizim lügatimizde, “hırs, aşırılık ve ne olursa olsun, illa da olsun” gibi nasip ve kısmete aykırı sözler yer almaz. Bizim lügatimizde “hayırlı ve uğurlu” sözleri baştan başa yer alır. Biz her şeyin hayırlısını, uğurlusunu ve iyisini istiyoruz. Bunu kendi nefsimize, kendi çevremize ve kendi memleketimize istediğimiz gibi, tüm İnsanlık için de arzu ediyoruz. Evet, hem kendimiz, hem de memleketimiz için, “Allah'tan her şeyin, iyisi, hayırlısı ve uğurlusunu istemekten başka bir çıkar yol yoktur.” Bunu sözlerimizin temeline yerleştirdikten sonra; “Kahramanmaraş ve Bakan” konusunu işleyen yazımı; “yakında açıklanır kabine, umarım hüsran ve umut kırıklığı olmaz yine” diyerek bitiriyorum.