Geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kadar çıkan Fenerbahçe, aynı lige bu kez galibiyet bile alamadan veda ederek taraftarlarını üzdü. Bir umuttu UEFA'ya kalabilmek. Bunun da stresi maçın başında hissedildi. Soğuk bile bu stresi fazla etkilemedi. Ama etkisi oyuna yansıdı. Karşılaşma, pozisyonu kıt görüntüde başladı. Gökhan'ın sağdaki çabaları, iyimser bakınca umut verir gibiydi. Ama hep söylenen 'fırsatçı ve iyi golcü' yokluğu bu çabaları etkisiz kıldı. Selçuk orta alanı canlandırmaya çalışırken diğerleri 'etkisiz' görünümdeydi. "Ne zaman pozisyon olur?" diye beklerken 20'de D.Kiev golü buldu. Milevskiy'in pasında Volkan gereksiz yere kalesini terk edince Eremenko bizim için havayı daha da bir soğuttu: 1-0. Orta alanla birlikte sahadaki temsilcilerimizin top yapmakta zorlanmaları bize umut anı bile yaşatmıyordu. İlk şut 32'de Selçuk'la yaklaşık 35 metreden gelirken vuruş Bogush için kolaydı. Devrenin sonlarında sağdan giren Gökhan 'Ben deneyeyim' diyerek dışarı vurdu. Arada kulübe listesine baktığımızda 'Kim kurtarıcı olabilir ki' diye düşünmekten kendimizi alamadık. [B]GİDENLER SAHADA OLSAYDI [/B] Değişiklikler, sakatlıklar sonrası gerçekleşti. Sırasıyla Maldonado, Ali ve İlhan oyuna girdi. 8 yabancısı sahada olan F.Bahçe, sonuca gitmekte de bir o kadar yabancı kalıyordu. Alex olmadan, 5 metrelik paslarla oynayan Maldonado, aklı sanki efkar dağıtmakta olan Güiza, açıklarıyla D.Kiev'in kozu Josico derken Ukrayna ekibinin de oyunu istediği gibi kilitlemesi, her şeye nokta koyuyordu. D.Kiev'in oyunu çok daha erken koparamamasının sebebi, iyi bir takım olmamaları. Ancak F.Bahçe, bu görüntüdeki rakibini endişelendiremedi bile. Geçen yıllarda avuçtan kaçan isimlerle sarı-lacivertliler dün geceki Ukrayna temsilcisini affetmezdi. Ama geçmişe yanma değil, hesap kitap zamanı. Ve de bu erken vedanın sorumlularının ayağa kalkma anı... Fenerbahçe camiası bu şekilde Avrupa'ya bakakalmayı hak etmiyor...