Trabzonspor Kulübü Divan Başkanlık Kurulu tarafından düzenlenen, “Trabzonspor’umuzun Gelişimi ve Geleceği” konulu toplantı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Osman Turan Kongre Merkezi’nde yapıldı. Toplantıya, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ile bordo-mavili kulübün eski başkanlarından Özkan Sümer, Ahmet Celal Ataman, Atay Aktuğ ve Salih Erdem ile eski yöneticiler, kurulların temsilcileri ve Divan Kurulu üyeleri katıldı. Trabzonspor Yönetim Kurulu’ndan kimsenin yer almadığı toplantıya katılımın düşük kalması da dikkat çekti.

    Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Ali Sürmen, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, amaçlarının suçlu aramak değil, Trabzonspor’un sorunlarına çözümler aramak ve danışma makamı olarak sorumluluklarını yerine getirmek olduğunu söyledi. Toplantıyı, sorunların tespiti ve çözüm önerileri konusunda katılımcıları dinlemek istediklerine dikkat çeken Sürmen, “Diğer kulüplere de bakıldığı zaman Divan Kurulu’nun danışma görevi yaptığı görülür. Yönetim gibi seçimle göreve gelen Divan, tüzüğün kendisine verdiği görevlerin bilincinde olmalıdır. Tüzüğün Divan Kurulu ve diğer kurullara verdiği yetkiler bu kurullar tarafından kullanılmalı ve engellenmemelidir. Bu kurulları ve yöneticilerini değişik nedenlerle muhatap almamak veya yok saymak kulübü zedeler ve Divan Kurulunun iradesine karşı çıkmak olur.” dedi.

    Divan Başkanlık Kurulu’nun mutlaka tarafsız olması gerektiğinin altını çizen Sürmen, göreve gelirken bunun sözünü verdiklerini ve bu sözün de arkasında olduklarını kaydetti.

BAŞKANA ULAŞAMADIK

    Toplantıyı tüzüğün gereğini yapmak için düzenlediklerini ifade eden Divan Başkanı Sürmen, şöyle devam etti: “Yine de bu kararı almadan önce kurumsal ziyaret olur diye yönetimi ziyaret etmek istedik, ancak başkana ulaşamadık. Asbaşkana durumu bildirdik. Akabinde toplantıyı kendilerine yazılı olarak bildirdik ve alt yapısının oluşturulması için görüş istedik. Ancak bunlara cevap alamadık. Trabzonspor sekretaryasının yeni bir hata daha yaparak, belki de başkanı bilgilendirmeyerek, hiç de olumlu bulmadığınız bazı açıklamalara sebebiyet verdiklerini düşünüyoruz.”

    Ali Sürmen, Yönetim Kurulu dışındaki kurulları yönetimin maddi imkan ve kaynak baskısından kurtaracak düzenlemeleri yapmanın ihtiyaç haline geldiğini savundu. Tüzük hazırlama ve yorumlama konusunun diğer tüm kulüplerde olduğu gibi Divan Başkanlık Kuruluna bırakıldığını dile getiren Sürmen, “Tüzük yapma yetkisi yönetim kuruluna bırakılsa da son şeklinin genel kurul kararına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Doğru olan geniş katılımlı tüzük komisyonunu kurmak ve tüzüğü hazırlamak olacaktır. 100 bin üye projesi devam etmeli mi etmemeli mi, yönetimlerin harcama yetkisinin sınırı ne olmalıdır. Burada ve tüzük komisyonunda değerlendirilmesi gereken konulardır.” diye konuştu.

    Şike sürecinde bordo-mavili kulübün mağdur edildiğini unutmanın mümkün olmadığını vurgulayan Sürmen, şöyle devam etti : “2010-11 şampiyonluk kupasını almak için mücadele sonsuza kadar sürmelidir. Ancak yönetime talipler kupa taahhütlerinde hedef şaşırtmadan kupanın kimin iradesinde olduğunu açıkça söylemelidirler. Kupa mücadelemiz başka kupalar almamamıza engel olmamalıdır. 2011’den sonra da ciddi harcamalar yapılmasına rağmen alınamayan her kupanın analizi iyi yapılmalıdır.”

     Sürmen, son yapılan genel kurulla ilgili Yargıtay’ın verdiği kararın da kaosa dönüşmemesinin en büyük temenni olduğunu sözlerine ekledi.

SÜRMER: KUPA MÜCADELESİ ENERJİMİZİ TÜKETTİ
Trabzonspor’un eski başkanlarından Özkan Sümer, 2010-11 sezonuyla ilgili haklı olmak değil, haklarını almak istediklerini belirtti. Sümer, şöyle konuştu: “Kupa mücadelesi bizim enerjimizi büyük ölçüde tüketti. Başka kupalar almak, başka kupalara koşmak ve başka alanlarda mücadele etme ihtiyacımız olmasına rağmen ne yazık ki bir kupaya saplanıp kaldık. Onu elde edemedik, kazanabileceğimiz başka kupalardan da mahrum olduk.”

    Rekabet ettikleri kulüplerin birçok alanda önemli bir avantaja sahip olduklarına değinen Sürmen, “Oyuncu tercihinde İstanbul kulüpleri bizden çok önde. Siyaset, TFF, medya İstanbul’dan yana. O halde ekonomik, taraftar, stat, ticari ürünle ve reklam gelirlerini kattığınız zaman çok büyük bir üstünlük ortaya çıkıyor. Peki o zaman teslim mi olacağız? Çözüm şu; İstanbul kulüpleri bu büyük potansiyeli o kadar akılsızca kullanıyor ki biz mevcut potansiyelimizi iyi kullanalım, öne geçeriz. Ama ne yazık ki onları izleme yanlışından bir türlü kurtulamıyoruz. Çok transferin sonuç üretme konusunda bir doğru olduğu yanılgısı içerisindeyiz. Kendi kökünü, kendi değerlerini algılamayan bir Trabzonspor bu büyük hedefe ulaşamaz. Biz kökümüz sulamak yerine gölgemizi suluyoruz.” dedi.

ÇAKIROĞLU: ACİLEN SEÇİME GİDİLMELİ

    İbrahim Hacıosmanoğlu’nun yönetim kurulunda başkan yardımcısı olarak görev alan ancak daha sonra istifa eden Sebahattin Çakıroğlu, yönetiminin yarısı istifa eden hiçbir yönetim orada durmayacağını savundu. Çakıroğlu, bordo-mavili kulübün acilen seçime gitmesi gerektiğini söyledi.

    Camiadaki bölünmüşlüğün en büyük sebebinin, Başkan Hacıosmanoğlu’nun siyasi tutumları olduğunu iddia eden Çakıroğlu, 2010-11 sezonundaki şampiyonluk kupasını alamamalarının sorumlusu olarak ise dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı gösterdi. Aynı kişilerin TFF’nin başına Yıldırım Demirören’i getirdiğini öne süren Çakıroğlu, “Cumhurbaşkanımızın ‘kişileri ve kurumları ayırın’ demesi bu işi başlatmıştır. Devamında da TFF başkanı sevgili cumhurbaşkanımızın vesayeti ile oraya gelmiştir.”

    Eski asbaşkanlardan Hayrettin Hacıosailihoğlu da Trabzonspor yönetiminin rakiplerine göstermediği tepkiyi Divan Kurulu’na gösterdiğini söyledi. Yönetimin toplantıya temsilci göndermemesini eleştiren Hacısalihoğlu, bir bayrak bile vermeyin diye çalışanlara talimat verildiğini iddia etti.