Trabzonspor'un genç oyuncusu Deniz Yılmaz, Ordulu bir ailenin Almanya'da doğmuş çocuğu olarak en büyük hedefinin tüm kariyerini Trabzonspor forması altında kupalar kaldırmak olduğunu söyledi.
    Deniz Yılmaz, 10 sene önce Teknik Direktör Abdullah Avcı yönetiminde U17 Milli Takımı forması altında önce Avrupa Şampiyonusu sonrasında ise dünya dördüncüsü olan kadroda yer almıştı.
    Trabzonsporlu oyuncunun Trabzonspor Dergisi'ne verdiği röportajlarda kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplar şöyle:

-Deniz Yılmaz futbola nasıl başladı?
Futbol oynamaya beş yaşında Almanya'da Ulm alt yapısında başladım. U17 Milli Takımı ile Abdullah Avcı hocamız önderliğinde Nuri Şahin, Onur Recep Kıvrak gibi oyuncularla beraber 2005'te Avrupa şampiyonu olduk. Bu başarıdan sonra Bayern Münih'ten teklif geldi ve tesisleri gezip altyapının imkanlarını gördükten sonra bu teklifi kabul ettim. Sonra ise Dünya Şampiyonası geldi ve orada dördüncü olduk. Bayern'de yedi sene forma giydim, ardından bir sene Mainz'da oynadım ama yeterince şans bulamadım. Bir sene de Bundesliga 2'de Paderborn forması giydikten sonra ülkeme dönmeye karar verdim. Elazığspor ve Trabzonspor sürecini ise biliyorsunuz.

-Avrupa Şampiyonası'nda kaç golün vardı?
O dönem hocamız beni sağ açıkta oynatıyordu. İki kez U17 Avrupa Şampiyonası'na katıldım ben. 2004'te bir gol, 2005'te ise şampiyon olurken üç gol attım. Dünya Şampiyonası Elemeleri'nde de üç golüm vardı, finallerde de tüm maçlarda oynadım.

-Bayern'de Şampiyonlar Ligi listesine yazılmışlığın, A Takım kadrosuna alınmışlığın var ama bir türlü beklenen patlamayı yapamadın. Hatta Almanya yerine Türkiye'yi seçtiğin için A Takım'da şans bulamadığın ve yerine Thomas Müller'in A Takım'a çıkartıldığı iddiası var. Bize o günleri anlatır mısın?
Bayern bana "Sana profesyonel sözleşme imzalatacağız, A Takım'a çıkaracağız" dedi. Ben de bu sırada Almanya'yı seçmeyi düşünüyordum. O dönemde A Takım kadrolarına alındım. Şampiyonlar Ligi listesine yazıldım. Türkiye'den beni artık arayıp soran da yoktu. Sonrasında Hami Mandıralı U21 Milli Takımı'nı çalıştırırken Almanya'ya kadar gelip "Seni unutmadık, hep aklımızdasın" diyerek beni milli takıma çağırdı. Ben de milli duyguları kuvvetli biri olarak Türkiye'yi seçtim. Hatta seçmeden önce Bayern'deki yetkililer ile konuştum, "Türkiye'yi seçsem durumumda bir şey değişir mi?" dedim. Onlar durumumda değişme olmayacağını söyledi, ancak öyle olmadı.

-Takım arkadaşların Müller, Badstuber gibi oyuncular Bayern'de, Alman Milli Takımı'nda büyük başarılar yakaladılar. Geçmişe bakınca seçiminden dolayı pişmanlık duyuyor musun?
Ben ya da Mehmet Ekici gibi oyuncular, Almanya'yı seçseydik başka yerlere gelebilirdik. Ama ben bunu hiç düşünmedim. Almanya'da doğmuş büyümüş olabilirim ama biz ailemizin nereden geldiğini unutmadık. Kalbim Türkiye'yi seçti. Emindim karar verirken ve pişman da değilim. Onları izlerken bazen içimden "Onların yerine ben de olabilirdim" diyorum bazen ama arkadaşlarım adına seviniyorum sadece.

-Mainz'da da sadece iki maçta şans bulmuşsun. Paderborn'da ise ilk dört maçta üç gol bir asistle oynamışsın ama sonrasında bir düşüş olmuş. O 2 sezonu nasıl değerlendiriyorsun?
Malesef bana Mainz'da şans vermediler. Ben bir savaşçıyım, kimse beni kolay kolay ezemez. Onlar aşağıya çektiçe, ben yukarıya çıkmak için daha çok çalışırım. Almanya'da da hep denedim, savaştım. Ama baktım ki kimse bana şans vermiyor, destek olmuyor ve ben de bir Türk takımına gitmem gerektiğine karar verdim. Bu da iyi bir seçim oldu, çok mutluyum şu an.

-Türkiye'ye geliş aşamasına geçelim. Bursaspor tesislerine kadar gittin. Trabzonspor tesislerinde bir odaya adın bile yazıldı. Sonra bir anda küme düşme hattında bir takıma gittin. Neler yaşandı bu süreçte?
Ben Trabzonspor'a çok önce gelecektim. Gelmeyi çok istiyordum ve her konuda anlaşmıştım. Ama kulüpler arasında bir problem oldu ve bonserviste anlaşamadılar. Bursaspor'da da yine aynı şekilde kulüpler anlaşamadı. Yapacak bir şey yoktu.

-Çok potansiyelli bir oyuncu olarak Almanya'da bir türlü istediğin şansı bulamamışsın. Türkiye transferinde de ilk isteklerin olmamış. Sakatlıklar da var. Bu kadar zorluklar karşısında hiç pes etme noktasına gelmedin mi?
Çok kötü günlerim oldu, az da değiller. Bir basamak yukarı gidiyorum, sonra iki basamak geri gitmek zorunda kaldım. Bunlar benim kaderim ama şans gelmedikçe, bir yerden şansımı yakalamaya çalıştım. Bu tecrübeleri kazanırken daha iyi yerlere geleceğime inanıyordum ben. İyi ki bu süreçte kendimi bırakmadım ben. Hep pozitif düşünüp savaştım. Trabzon'a gelmekle de gurur duyuyorum şu an. Kötü şeylerin karşılığını Trabzon'a gelerek aldım.

-19 yaşındayken TFF dergisine verdiğin röportajda sana "Ne eksiğin var?" diye soruyorlar, sen de "Hiç bir eksiğim yok, Allah vergisi bi yeteneğim var" diyorsun. Hala aynı şekilde mi düşünüyorsun ve geçmişte yeterince çalışmadığını düşünüyor musun?
Bayern Münih'teyken takım idmanlarından sonra özel olarak çalışıyorduk. Mehmet Ekici, Müller, Badstuber hep beraber çalışıyorduk. Onların bulduğu şansı biz de bulsak o noktalara gelebileceğimize kalpten inanıyorum. Şans bulduğunuzda özgüveniniz de yerine geliyor çünkü. Eksikliğe gelince ben hep pozitif yönden düşünürüm. Her oyuncunun bir eksikliği elbette vardır ama ben hiç oturup hocalarımla vs benim ne eksiğim var diye konuşmadım. Zaten her oyuncu kendisi karar vermeli eksikliklerine. Ama illa bir şey söyleyeceksem kafa gollerimi söyleyebilirim. Boydan kaybediyor olabilirim, Cardozo gibi boyum olsa ben de öyle kafa golleri atabilirim herhalde.

-Kendine kimi benzetiyorsun peki futbolcu olarak?
Bana Gattuso diyorlardı savaşçı yönümden dolayı. Klose, Mevlüt, Umut Bulut gibi top taça çıkacak bile olsa çizgiye kadar mücadele edecek futbolculardanım ben de.

-Futbola kaleci olarak başlamışsın. Sanırım saha içinde oynamadığın pozisyon da kalmamış...
Evet biraz öyle oldu, joker gibiydim. Kalede başladım zaten, fakat kaledeyken kendimi tutamıyordum, sürekli pas istiyordum. Arkalarda kalmayı sevmiyordum, çıkıp gol atmak istiyordum içten içe. Belki de Neuer tarzı bir kaleci olabilirdim. (Gülüyoruz) Sonra bir ara hocam beni stoper oynattı. İki kanatta görev yaptım, forvet arkası oynadım. Zaten forvet asıl rahat ettiğim mevkii. Ama beni hocam nerede kullanmak isterse ben orada oynarım ve elimden geleni yaparım. Ayrıca bu pozisyonlarda oynamam, oyunu daha iyi okumamı sağladı. Şu an diğer mevkiilerde oynayan isimlerin neler yapacağını az çok tahmin edebiliyorum.

-Gol atmak mı attırmak mı daha önemli Deniz Yılmaz için?
Kesinlikle gol attırmak. Ben bireysel konularda pek düşünmem, önemli olan takımdır her zaman.

-Elazığspor formasıyla 12 gol attın. Bir dönem gol krallığında da iddialıydın. Transfer döneminde de çok göz önünde olmanı sağladı bu, peki Trabzonspor'u tercih etmendeki sebep neydi?
İki üç önemli teklif daha vardı. Ancak Trabzonspor benim memleketim sayılır. Ben de Orduluyum. Ama asıl sebep Trabzon'un beni kalpten istemesiydi.

-Trabzonspor'a büyük umutlarla geldin ama Karabük'te ilk lig maçında ciddi bir sakatlık geçirdin.
O maçın ilk yarısında çok fazla darbe yemiştim. Bu darbeleri hakem görmediği için, sakatlanacağımı hissetmiş gibi bu maçta bir aksilik çıkabilir diye düşünmüştüm. İkinci yarıya da çok büyük bir motivasyonla çıktık, ilk pozisyonda topum direkten döndü. İkinci pozisyonda zaten oyuncu ayağıma vurdu ve uzun süre futboldan uzak kaldım.

-Cardozo ile uyumun nasıl?
Cardozo ile oynamak benim için şans. Saha içi ve dışında iyi anlaşıyoruz. Savunma oyuncularını çok çekiyor. Hem bitiricilik, hem de pas yeteneği var. Onun açtığı boşluklar, kullanmak benim için fırsat oluyor.

-Kariyerindeki en büyük hedef ne?
2.5 yıllık daha sözleşmem var Trabzonspor'da ama benim hedefim bunu tamamlamak değil. Benim hedefim kariyerimin sonuna kadar, nereye kadar oynayabiliyorsam, Trabzonspor forması için ter dökmek ve goller atmak. Bu takımla bu şehirde şampiyonluklar kutlamayı çok istiyorum.