Bakmak ve görmek çok farklı şeylerdir, yakın anlamlıdırlar ama kömürle elmas gibi sırat köprüsü inceliğinde, hassas bir düzenek gibi dikkat edilmesi gereken ince bir sır gizler içinde. Öncelikle, herkes bakar ama göremez, görmek bakmanın bir üst basamağıdır. Görmek bakmanın anlamlı halidir de denilebilir. Bakılan şeylerin içini doldurmak üzerinde akılla yol almaktır. Kainatın sahibi de insanlara göstermek ve ”˜Sübhanallah (Sen her türlü kusur ve noksandan Münezzehsin)' dedirtmek için etrafımızı acayip mesajlarla donatmış, bakalım kaçı bakacak, kaçı görecek , kaçı gördükleriyle amel edecek diye hassas bir düzenek sunmuş bizlere. Eğitimde olguları, mücerret şeyleri akla yatkın kılmak için somuttan soyuta, yakından uzağa modelleri esas alınmıştır. Dini gelenekten gelen bu üslup, Kur'an da sivrisinekten güneşe kadar her şey Allah yolunu aydınlatmak için kullanılmıştır. Bunun kullanımından çekinilmeyeceği ayetlerle açıktan ifade edilmiştir. Biz de en büyük eğitim rehberimizi takip edeceğiz ve en yakınımızdan uzaklara seyahat edeceğiz. Gök yüzünde dönen güvercin sürüsünde, dikkatimizi çeken dönmeleri ve gurup halinde gezmeleri”¦ O kadar dönen şey var ki: maddenin çekirdeğindeki dönüşten, güneş etrafındaki dönüşe kadar”¦ Güvercin misali, Mevleviler gibi, günahsız çocukların bir direğin etrafındaki dönüşü gibi, Kabe'de tavaf yapanlar gibi, zamanın dönmesi gibi, bir yerlere dönüş işareti apaçık ortada”¦ Kendini halkı, tabiiyeti için feda eden bir liderin, reisin arkasından, izinden gitmenin kolaylığı pek çok mesajla ders verilmiş bizlere. Geyik sürüsünde, kaz sürüsünde en önde gidenin en tecrübeli ve dayanıklı olması ve arkasından gelenlere kolay yolu açması, zorlukları ilk o karşılayıp arkasındakiler için her şeyini feda etmesi, bir lidere, tekliğe, vahdaniyete işaret değil mi? Kutuplarda yaşayan penguenlerin halka halinde bir kış boyu o dondurucu soğuğa karşı koymaları, sırayla dış daireyi içeri alıp aylarca donmadan birbirlerinin ısısıyla ısındıkları, birlik ve beraberliğe işaret değil mi? Eğer tek tek , ayrı ayrı olsalar kaç dakika dayanabilirler, tek tek hepsi birden ölürdü ;ama şimdi hepsi de yaşıyor, çok açık bir ayet değil de nedir bu? Hem kuvvetli rüzgarlarla dalga geçip at yelesi gibi dalgalanan ekinler başakların omuz omuza vermelerinin bir sonucu, meyvesi değil mi? O başaklar bir araya gelmeyip de ayrı ayrı ekilip ayrı ayrı dursalar kim mahsül alabilir, en küçük rüzgarda dağılmazlar mı? İnsanlar çevreleriyle anlam kazandıklarını ne zaman anlayacaklar, birlikte olmanın meyvelerini yediklerini, kaybettikten sonra mı anlayacaklar. Çukura düşmeden ders çıkarılamaz mı? Bağcıdan dayak yemeden, ikaz almadan zararlı yollara girmemek mümkün değil mi? Ayrılık, parçalanma, bölünme tellallığı yapan kıt görüşlülere yarım metre bile düşünme çapı olmayanlara ithaf olunur.