Bununla birlikte; kalben tatmin olmanın, olumlu manasının sesli olarak dillendirilmesidir. Ayrıca “Evet” sözcüğü “Hayır” ifadesinin de zıddı olarak bilinir. Her şey kâinatta da bilindiği ve kabul gördüğü üzere zıddı ile kaimdir. “Hayır” sözcüğü ise reddetmeyi, kabul etmemeyi, belirten bir sözcüktür. Sunulan bir alternatifin reddi manasına gelir. Kalbin ve iç dünyamızın tatmin olamayışından kaynaklı olarak kabullenilmeyenin sesli olarak dışa yansımasının adıdır “Hayır” sözcüğü. Kalp ile dil tabi ki her zaman aynı düzlemde bir araya gelebilir mi? Evet demek mümkün değildir. Çoğu zaman iç dünyamızın güçlü sesi ile dilimizin kısık sesi birbiri ile çelişir. Bunun çok çeşitli nedenleri olabilir. Bizler, ruhlar âleminde yaratıldığımız zaman sorulan “Ben sizin Rabbiniz miyim, değil miyim?” sorusuna kayıtsız şartsız verdiğimiz cevap “Bela, evet sen bizim Rabbimizsin” olmuştu. Burada söylenmiş olan “evet” kıyamete kadar bizim değişmeyen kararımız olacaktır. Keza Allah Resulü de kendisine indirilen ve temel teşkil eden değerde bizlere, “hayır” anlamına gelen “LA” ifadesini, hayatımızın her alanına hâkim kılmamız şartını sunup ön koşulsuz kabullenmemiz gerektiğini vaaz etmişti. Burada kabullenme ve reddetme birbirine zıt olan iki unsur değil birbirini tamamlayıcı olan bir silsiledir. Bizler yüce yaratanı kendimize Rabb olarak kabul ederken “evet”, bize yol gösterici rehber konumunda olan peygamberlerin öğretileri doğrultusunda da beşerin her türlü entrikalarına ve Allaha has olan sıfatların, kendini üstün görenler tarafından kullanılmaya çalışılmasına; ret “LA” anlamına gelen “hayır” sözcüğünü seslendirmekteyiz ve böyle bir hayat tarzını yaşamaya çalışmaktayız. Bizim anladığımız yaşam tarzını benimsemeyenler ise kendilerini; Allaha has kılınması gereken sıfatların, kendilerinde olduğunu sözlü olarak dile getirerek, toplumların kurtarıcısı, düzelticisi olarak lanse etmeye çalışırlar. İman ettiğini iddia eden birisi bu anlamda beşeri olan her şeye top yekûn ret anlamına gelen “LA” ifadesini kullanması ve buna uygun olarak bir düşünce tarzı ve yaşamın içinde olması gerekir. Bundan dolayıdır ki; bizler “evet” ve “hayır” sözlerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliriz ve hayatımızı da bunlara göre şekillendirmeye gayret gösteririz. İç âlemimizdeki ses ile kulaklara hitap eden sesi benzeştirmek, birleştirmek, aynı düzlemde odaklamak, çoğu zaman ya işimize gelmeyen nedenlerden dolayı ya da çeşitli korku ve tereddütlerimizden dolayı çok zordur. Yaşadığımız bu yeryüzü sathında: Yukarı da dile getirdiğimiz değerlere itibar etmeyen ve kendilerine kaim bir hayat nizamı olarak kabul görmeyen insanlar sesli olarak evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Yıllardan beridir insanlığa kan kusturan sözüm ona batı medeniyetinin, masum insanlara yapmış olduğu zulmü görmeyen, göremeyen, görmemezlikten gelen insanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Yıllarca Rus işgalcilerine karşı koyan, Afgan mücahitlerine yardımı cihat olarak telakki ederken, Amerikan işgalcilerine duyarsız kalan insanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Daha önceleri Osmanlının bir parçası iken, oynanan oyunlarla parçalanmış, küçük devletçikler haline getirilmiş ve Arap şeyhlerinin yönetimine verilmiş bölgelerde bu yönetimlerin altında inleyen halkın dertlerini, milliyetçilik ve asabiyet girdabından kurtulamayarak görmemezlikten gelen insanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Batının şımarık çocuğu korsan İsrail çapulcularının, Amerika ve batıdan almış olduğu ileri teknoloji ürünü silah ve cephaneliğinin altında her gün onlarcası öldürülen, sakat bırakılan, yetim bırakılan mazlumları göremeyen ya da görmemezlikten gelen insanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Irakta bu güne kadar öldürülen yüz binlerce masum insandan, kocasız bırakılmış kadın, annesiz ve babasız kalmış yetim çocuktan dolayı, oraya demokrasi getirmeye çalışan zalim ve katilleri görmemezlikten gelenler; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Kuran-ı Kerim taşımanın en büyük suçlardan olduğu, karın tokluğuna çalışmanın bile çok görüldüğü, bölünmüş aileler, bir birlerinden koparılmış çocuklar, tecavüze uğramış kadın ve kızların sayısı bile bilinmediği Doğu Türkistan da yaşanan olaylara duyarlı olmayan insanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? Bir zamanlar, “daha zamanı gelmedi, bu olaylar biraz daha artmalı ve bizler özlenmeliyiz ve kabul görmeliyiz” mealinde ifadeler kullananları görmemezlikten gelenler, sağ ve sol, alevi ve Sünni, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Çeçen adı altında, insanlarımızı kamplara bölerek birbirine kırdıran, bunlardan geriye kalanlara, insan haysiyet ve şerefine uymayan en ağır işkenceleri uygulayanları, umursamayanlar; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? “Bizden olanlar her zaman doğrudur. Olmayanlar her zaman yanlıştır. Bizimkilerin kötüleri de olsa bizim için iyidir. Başkalarının çok iyileri de olsa bizden olmadığı için kötüdür. Ve en önemlisi öbürlerinin yaptığı iyi ve güzel şeyleri biz her zaman kötü olarak biliriz, karşı koyarız ve yok etmek için ne gerekirse yaparız” diyen zihniyet; evet dese ne olur, hayır deseler ne olur? O halde geliniz, siyasi parti taassubundan, sizden ”“ bizden mantığından kurtulalım. Tüm dünya insanlarının ve ülkemiz insanının mutlu ve huzurlu olmasına, her insanın inancını dilediği yaşayabileceği, kimsenin düşüncesinden dolayı suçlanmayacağı bir hayata evet diyelim. Birilerinin, başka birinin değerlerine saygılı olmasına evet diyelim. İnançlarından dolayı giyim ve kuşamlara karışılmamasına evet diyelim. Her insanın farklı bir birey olduğundan dolayı, bize göre faklılıklarının olduğunu kabule evet diyelim. Her türlü insanlık dışı uygulamaların ortadan kalkmasına evet diyelim. Adaletli bir hayatın, yaşanır olmasına evet diyelim. Son söz: içimizdeki beyinsizlerden dolayı, bizleri helak etme Allah'ım.