Beyoğlu'ndaki Bababurun Muharebeleri ve burada canlarını bu vatan için feda eden şehitlerimizin hatırasını yaşatmak için hayata geçirilen Bababurun Şehitliği yazımızın konusu olacaktır. Bababurun muharebelerini, olayın geçtiği yeri ve şehitliğini, ilk defa Bekir Sami Bayazıt Bey'in yazdığı ve ukde yayınlarından çıkan KAHRAMANMARAŞ'TA BAYAZITOĞULLARI adlı eserden okumuştum. 1999 yılından bu yana gündeme getirme konusunda kendimi borçlu hissediyordum. Nasip bugüne imiş ve hem de bir Kurtuluş Haftası'nda... Maraş'ı işgal eden Fransız kuvvetlerine takviye olarak İslâhiye ilçesi ile Adana ve Antep gibi güney illerinden gelecek Fransız kuvvetlerinin, Maraş'a ulaşmaması için; rahmetliler Muharrem Beyazıt Bey, Mehmet Zafer Bey, Hacı Yasinoğlu Bey ve Muallim Hayrullah Beylerin önderliğinde çoğunluğu Pazarcık ve Bertizli çetelerden oluşan kuvvetlerimiz canlarını ortaya koyarak düşmana karşı Bababurun'da yaptıkları muharebe ile onlara, Maraş'a buradan kolay geçemeyeceklerini göstermişlerdir. Böylelikle, Maraş'taki işgal kuvvetlerine yardım amaçlı gelen Fransız kuvvetlerine karşı iki defa daha muharebe yapılmıştır. Bilindiği üzere Bababurun, Beyoğlu kasabasında Devlet Üretme çiftliğinin karşısında yer alan kayalık burundur. Gelecek Fransız yardımcı kuvvetler Gâvur Gölü'nden geçemeyecekleri için mutlaka Bababurun geçidinden geçmeleri gerekiyormuş. İşte Bababurun muharebelerinde bizim kuvvetlerimizden şehitler verilirken Fransız güçlerine de ağır zayiat verdirilmişti. Komutanlardan Muallim Hayrullah Bey, bu muharebede yaralanmış ve Maraş'ta tedavi görürken aldığı yaraların etkisi ile şehit olmuştur. O günkü şartlarda işgal kuvvetlerinin buradaki engelleme mücadelesinden dolayı Ermenilerle birlikte il merkezindeki insanlarımıza daha fazla kötülük yapmamaları için olsa gerek; Bababurun muharebesi, Müdafai Hukuk Cemiyeti Başkanı Aslan Bey tarafından günler sonrası açıklanmıştı. Tabii ki zor durumda kalan Fransızlar da boş durmayıp Türkoğlu'nun yarısına yakını ile Ceceli köyünün tamamını yakmışlar ve savunmasız sivil vatandaşlarımızdan bir kısmını da kadın, yaşlı ve çocuk demeden akla gelmedik işkenceler yaparak katletmişlerdir. Daha sonra işgal kuvvetleri komutanının mutasarrıflığa baskısı ile görevlendirilen heyetin telkin ve tavsiyesine uyarak muharebeye son verilmiş geriye kalanların Maraş'a gelmelerine kerhen de olsa izin verilmiştir. Tabii olayın detayını en doğru biçimde tarihçilerimize bırakıyoruz. Zaten tarihçilerimiz de, 12 Şubat'ta zaferle sonuçlanan Maraş'ın Kurtuluş Mücadelesi'ni detaylı bir şekilde incelemişler ve konu ile ilgili başvuru niteliğindeki eserlerini okuyucu ve araştırmacıların hizmetine sunmuşlardır. Rahmeti Rahman'a kavuşan bu fedakâr yiğit insanlarımızın hatırasına binaen Beyoğlu kasabasında asfalta yakın bir yerde mermerden yapılmış Bababurun Şehitliği Anıtı yer almaktadır. Fakat işin bir başka güzel tarafı ise Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından Bababurun'un tepe kısmına sonradan adeta bir kale inşa edilmiş ve çevresine de bir piknik ve gezinti alanı yapılmıştır. Uzaktan da görülen bu güzelim eseri daha inşa halindeyken bir vesileyle gezme imkânım olmuştu. O zaman mescit, büfe binası, kale burçları ve güzel bir çevre düzenlemesi yapılmıştı. Ama kale içi diyebileceğimiz burçların iç kısmının tabanına tandır denilen levha şeklindeki taşlarla döşeme yapılıyordu. O haliyle bile asfalttan bakınca burçlarda dalgalanan şanlı bayrağımız insana gurur veriyordu. Oradaki ilköğretim okulunun arkasından mahalle içinden o gün için pek de elverişli olmayan bir yol bağlantısı vardı. Aslında kuzeyden de asfalta bir bağlantı yoluna daha ihtiyaç var idi ve yapılması halinde; ilimizden ve Türkoğlu istikametinden gidenlerin kaleye ulaşımı daha kolay olacaktır diye düşünüyorum. Öyle tahmin ediyorum ki şimdi her şeyiyle tamamlanmış ve ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır. Memleketimizi seven her insanımıza gurur veren bu gurur abidesinin projelendirme ve hayata geçirilmesinde emeği geçen başta Belediye Başkanımız Osman Okumuş Bey ve çalışma arkadaşlarını tebrik ediyor kendilerine teşekkür ediyorum. Yine Başkanımızın, Beyoğlu'nda asfalt ile tren hattı arasındaki ağaçlandırma ve atıl durumdaki bu alanı bir millî parka dönüştürme çalışmalarını da unutmamak gerekir. Beyoğlu denilince eğer, uzun emeklerle ortaya konan Beyoğlu beldesi adlı çalışması ve gâvur Gölü'nün kurtulması konusundaki hassasiyeti ve girişimlerinden dolayı; saygı değer emekli öğretmen ağabeyimiz Mustafa Okumuş hocamı anmadan geçmek haksızlık olacaktır. Allah hayırlı uzun ömür versin. Gâvur Gölü adı ile anılan fakat bir proje ile kuş cennetine dönüştürülmesi gereken bu milli varlığımıza ben Bereket gölü diyorum. Çünkü orada tarlası olan vatandaşlarımız mahsul yetiştiriyor, hayvancılık yapan insanımıza uygun yerleri tam bir yayılım alanı ve sulanmaları için su kaynağı, kuş ve balık avcıları için av sahası ve saksı toprağı üreticisine de bir rezerv özelliği taşımaktadır. Bu gölün adı Bereket gölü olmaz da ne olur Allah aşkına? Bu güzelim göl alanının hazırlanmış olduğunu duyduğum Millî Park ve Kuş Cenneti projesinin hayata geçirilmesi hususunda dili dönen, eli kalem tutan ve imza yetkisi olan herkese ama herkese görev düşüyor diye düşünüyorum. Beyoğlu ve Şekeroba kasabalarımızdan geçecek olsam ya da bu kasabalarımızı düşününce hemen aklıma bir husus geliyor. Şöyle ki: Yerleşimi ile fiilen birleşmiş olan ve birbirine en yakın evlerinin arasında tahminim 300-400 metre mesafe kalan bu şirin kasabalarımızın birleşmesi ve yeni bir ilçe oluşturmaya teşebbüs edilmesi neticesinde de bu hayırlı teşebbüsün olumlu sonuçlanması ne güzel olacaktır. Zaten iki kasaba arasında çok güzel bir Çok Programlı Lise yapılmış ve bu kasabalar ile çevre köylerimizin çocuklarına yönelik olarak eğitim öğretime devam ediyor. Yine bu okulun üst kısmında jandarma karakolu inşa edilmiş ve bölgenin huzur ve güvenliğini sağlamaktadır. İki kasabanın toplam nüfusu, doğu bölgelerindeki birçok ilçenin nüfusundan daha az değildir. İlimizi Hatay, Osmaniye ve Adana gibi güney illerimize bağlayan asfalt üzerinde olduğu için ulaşım yönü de çok uygundur. Adı da, okulumuzun çıkardığı dergi gibi ŞEKERBEY mi olur, yoksa âcizane teklifim BEYLEROBASI mı olur, ya da bu iki kasabadaki değerli vatandaşlarımızın ortak bir noktada birleşerek belirleyecekleri daha güzel bir ad mı olur bilemeyiz tabii. Ama bu teşebbüs için “Dem bu dem” demeden de edemeyeceğim. Bu konuda Memleket gazetesi ve beldedeki okulumuzun yayımladığı Şekerbey dergisinde Onuncu ilçe hayırlı olsun diyerek daha önce yazmıştım. İlçe olana kadar da zamanla yazmayı düşünüyorum. Teklif bizden, gayret yetkilileri harekete geçirmesi gereken iki belde sakinleri ve yöneticilerinden, Tevfik de Allah'tan diyorum. Kahramanmaraş'ımızın Kurtuluş Bayramını kutluyor, tarih boyunca bütün vatan savunmasında görev almış olan ve vatan uğuruna canını feda eden şehitlerimiz ile bugün hayatta bulunmayan gazilerimizi rahmetle anıyor hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum. Selam ve dua ile”¦