Nerede o eski cemiyet, hani konu-komşu? Kimse kimseye bakmadan çıkıyor yokuşu. Herşey para olmuş, hayat ekonomik koşu. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Samimiyet yok, her yerde ikiyüzlü tavır. Doğru söze hasret kaldık, kıvır ha kıvır. Ahireti unuttuk, işimiz-gücümüz ıvır-zıvır. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Ahlaksız TV'ler pislik pompalar, fütursuz. Gençlik elden giderken, kimileri umursuz. Baştacı edilen güruha bak, ruhsuz, onursuz. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Fıtratı bozdular, baksana “ite ot, ata et”. İnsanca yaşamak isteyenlere binlerce set. Bozguncuya kapı açık, olabildiğince hürriyet. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Uygarlık dediler, saldılar gençleri, kafeye. Diskolarda binlerce pislik, efeye bak efeye! Ateş ile barut konur mu be, aynı kefeye! Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Gençlik boşlukta, korkarım uçuruma gider. Nice can vurdumduymazlıkla oluyor heder. Birileri timsah gözyaşı döker, nerde keder. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Öyle şeylere alıştırıldık ki, olduk tiryaki. Asırlardır, bize bir şey yutturuldu, zoraki. Bazılarına göre, çağdaşlığın ölçüsü rakı. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Politikacılar hep ahkâm keser, ha babam. ”Emanet ehline verilecek” der, de babam. Yalnız, kendi çevresine yedirir, ye babam. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Devir, “ciğerin kediye teslimi” devri. Çıldırmamak zor, dönüyor insanın fevri. Öyle bir karıştırılıyor ki, doğruyla eğri. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? İşte ahvalimiz böyle, maalesef berbat. Bu kötü ahval artırır hüznümü, kat kat. Gel de bu ahval içindeyken rahatça yat. Bu günler, nasıl günler böyle Kardeşim? Bu ahval içinde de, umutluyuz, umutluyuz elbet. Kıyametten önce yaşanacak bir devr-i saadet. Haberi asırlar öncesinden verildi, her şey net. O günleri sabırla bekle, sabırla bekle, Kardeşim. Ahmet SANDAL / KAHRAMANMARAŞ