Son bir yılda iki defa Doğukent ile ilgili yazı yazdım. “Haksızlığa karşı susan dilsiz yılandır” hükmünün, üzerimde tecelli etmemesi için gösterdiğim çabanın sonucuydu bu iki yazı da”¦ [B]Şu konuyu bir defa daha açıklıkla ifade etmek istiyorum. Yönetimin kooperatifi adilane yönetip yönetmediği, çeşitli suistimaller olup olmadığı, kooperatifin bu kadar uzamasından sorumlu olup olmadıkları bu yazıların konusu değil. Zira eğer yönetimle ilgili suistimaller varsa denetim ve dava yolu açık olup isteyen herkes bu hakkını sonun kadar kullanabilir. [/B] Benim asıl derdim [B]“ben”[/B]imle. Yani [B]“ene”[/B]mle. Bu konuyla ilgili son yazıma geçmeden önce bir vakıa anlatmak istiyorum. Şahitleri de olan bir vakıa. [I]Bir Doğukent Genel Kurulu. 50 yaşın üzerinde bir adam elinde kağıtlarla imza topluyor. Biraz sonra yanımıza geldi. Ne için imza topladığını sordum: [B]“Evi çıkanlar 60 dolar kira ödüyor. Ben sobalı eve 120 dolar kira veriyorum. Allah'tan reva mı? Kiranın artırılmasını istiyorum”[/B] dedi. Hiç ses çıkarmadım. Uzattığı kağıda imza attım, çekti gitti. Bu anlattığım olaydan iki sene sonra yine bir genel kurul toplantısındayız. Bu arada kiralar çeşitli nedenler ileri sürülerek 20 dolara düşürüldü. Yine aynı adam, yine elinde kağıtlar imza topluyor. Muhtemelen 20 dolar kiranın az olduğunu ileri sürerek artırılmasını isteyecek diye düşündüm. Yanıma geldiği zaman sordum: [B]“Dayı, hayırdır ne imzası topluyorsun?”[/B] Aynen iki sene önceki gibi burnundan solumaya başladı. Öfkeden gözleri kızarmıştı. Soluk soluğa aynen şöyle dedi: [B]“Kardeşim kendi evimize kira ödüyoruz, böyle şey olur mu? Biz kiranın tamamen kaldırılmasını istiyoruz.”[/B] Başımdan kaynar sular döküldü sanki bu sözleri duyunca. Teklif değil, teklifi getiren kişinin iki sene önce 60 dolar kirayı az bulan kişi olması çıldırttı beni. Adamın son çekilişte evi çıkmış ve evinde oturmaya başlamıştı. Yani artık sobalı eve 120 dolar para ödemiyordu. O halde sobalı eve 120 dolar ödeyen diğer üyelerin hakları hiç önemli değildi. [B]“Sen ne utanmaz bir adamsın”[/B]dedim. [B]“İki sene önce 60 dolar kirayı az bulan sen değil miydin?”[/B] Hiç sesini çıkarmadı. Sessizce uzaklaştı yanımdan. Arkasından baktım, imza toplamaya devam ediyordu.[/I] Şimdi, sık sık gördüğüm ama selam bile vermediğim bu şahıs gibi düşünen pek çok kişi olduğunu biliyorum. Kendi çevremden onlarca kişi, evi çıkmadan önce benimle aynı şeyleri söylerken, evi çıktıktan sonra farklı fikirler ileri sürmeye başladılar. Böyle düşünenlere karşı üç defadır yazı karalıyorum. Aslında: [B]“Haksızlığı hak iddia edenlere Hakkı anlatmak bir nevi haksızlıktır, Hakka hürmetsizliktir”[/B] düsturuna sonuna kadar inanıyorum. Bu yüzden bu yazıları çok anlamlı bulmuyorum. Bu üçüncü yazıyı yazmamın birkaç nedeni var. [B]Birincisi;[/B] bir önceki yazımın altına [B]“kardeşim, eğer beğenmiyorsan oturma evinde. Seni zorla tutan mı var”[/B] diye yazan bayana verilecek cevabı buraya sakladım”¦ Kıymetli kardeşim”¦ Kaç yaşındasın, kaç yıl daha yaşamayı düşünüyorsun bilmiyorum. Benim şimdilik çekip gitmek gibi bir düşüncem yok. Ama çekip gidenler de oldu bilesin. Kimi üyelikten çekildi, kimi bu dünyadan çekildi, ahrete göçtü. Ama çekip gidenlerle hesabın kapandığını sanıyorsan yanılıyorsun. İnandığımız Allah öyle bir Allah ki; sadece söylediklerimizi değil söylemediklerimizi de bilir. Ve zulme uğrayan hiçbir kulunun zerre miktar hakkını kimse de bırakmaz. Bir şekilde çekip gidenlerle de hesaplaşacağız orada, bilesin.” [B]İkincisi;[/B] [B]“yorumlarımı neden yayınlamıyorsun”[/B] diyen kardeşime”¦ [B]“Ben mazlumların sesi olmaya çalışıyorum. Siz nasıl ki, kooperatif genel kurulunda “Allah'tan korkun” diyen o kadıncağızın sesini küfürlerle ve yuhlarla kısmışsanız, ben de şimdi onlar namına sizin sesinizi kısıyorum. Bir defalık olsun mazlumlar sözleri kesilmeden, yuhalanmadan, linç edilme korkusu olmadan duygu ve düşüncelerini yazsınlar. Çok mu?”[/B] [B]Üçüncüsü;[/B] Bana telefonla ulaşan hanım kardeşime verdiğim sözü yerine getirmeliyim. Kardeşimizin evleri ilk yıllarında çıkmış. Eşi vefat ettikten sonra evlerini satmışlar ve annesinin yanına taşınmışlar. Hanım kardeşim telefonda bana aynen şunları söyledi: [B]“Yazdıkların yıllarca benim de içimde bir yara. Evimi satmış olsam da içim rahat değil. Ne yapılır, nasıl yapılır onu da bilmiyorum. Olur da, bir helalleşme yolu bulunursa beni de dahil edin ne olur. Bunu da yazmanı istiyorum. Yapacağınız her türlü şeye candan, kandan, yürekten destek vermeye hazırım. Hem vefat eden eşim namına, hem de eşimle birlikte Resulullaha kavuşmayı özleyen kendi namıma senden bunu rica ediyorum.”[/B] ”¦ Doğukent'le ilgili, tüm evler teslim edilinceye kadar yeni bir yazı yazmayacağım. Benim bu üç yazıya ve telefonla arayarak ya da yorum yazarak haklarını helal ettiklerini söyleyen onlarca üyeye rağmen içim hiç de rahat değil. Sıcacık evinde oturan bir olarak, sıcacık bir evde oturmayı beklerken ahrete göçenler”¦ Onlarla hesabım ne olacak? Yapmam gereken bu kadar mıydı bilmiyorum. [B]Ya değilse? Ya hepsi bu kadar değilse?[/B]