Nerden geldik, nere gidiyoruz sorusunun Bizden önce cevaplandığı için, başka soru ve sorunlarla ilgileniyoruz. İnsanın en büyük probleminin Dünya olduğu, Dünyadan sonrasının kolay olduğu şeklindeki bir vehmin, Bize fısıldandığını ve bu fısıldama eşliğinde yaşar giderken, “ne oluyor, ne bitiyor, bu düzen neden böyle uyumlu, bu hayat neden Bize bahşedildi, Bize bu hayatı Bahşedenin Bizden bir isteği, bir talebi var mı?” diye niye sarsıl mıyoruz? Esasında her insan bu sorularla sarsılmalı ve tabir yerindeyse, “titreyip kendisine gelmeli ve Dünya Dediğin işte şu” demelidir. DÜNYA DEDİĞİN “Küllü nefsin zaikatül mevt”, “Her nefis ölümü tadıcıdır”. (Al-i İmran Suresi, 185. ayet) Dünya dediğin, özde nedir, bir düşün, Ne keyif, ne eğlence, ne de bir başkası, Gördüklerine takılıp kalma, özüne in, Zamanı değerlendir, yok bunun şakası. Dünya dediğin, bir imtihan, telafisi yok, Bu sınavı ya geçersin, ya da kalırsın, Herkesin sarılacağı bir bez ki, cebi yok, Malın mülkün ardından baka kalırsın. Dünya dediğin, sabun köpüğü gibidir, Uçar da gider ellerinden, tutamazsın, Her gelen, eceli dolduğunda gidicidir, Ölümü başından kaldırıp atamazsın. Dünya dediğin, deniz suyuna benzer, İçtikçe hiç doymaz, daha da susarsın, İyi düşünen hemen, şu gerçeği sezer, Elin, ayağın konuştuğunda sen susarsın. Dünya dediğin, bir fırsat, ahiretin tarlası, İyilik yap, gideceğin yer için azık biriktir, Nefsine gem vuranın olmaz hiçbir tasası, Allah'ın yolu, en büyük mutluluk ve dirliktir. Dünya dediğin, bir istasyon, inip binilen, Geldik gidiyoruz, asıl menzilimiz bu değil, Hiç umutsuzluğa kapılma, her an yenilen, Rabbin Rahman ve Rahimdir, bunu iyi bil. Dünya dediğin, fani, herkes gelip geçici, Her insan, zamanın girdabında bir çiçek. Ecel geldiğinde ölüm şerbetini herkes içici, “Küllü nefsin zaikatül mevt”, işte tek gerçek. Ahmet SANDAL