Dünyada mevcut tüm hayvanlar hepsi de birer emanettir ve korunmalıdır. Hayvanlar yalnızca bir günde değil her zaman hatırlanmalıdır. Her zaman korunmalıdır. Bunlara bir diyeceğim yok da, gel gör ki, içim hüzün ve tasa dolu. Gel gör ki, Hayvanları Koruma Gününde, yaşadığımız bu çağda insanlık adına kaygılı ve düşünceliyim. Hayvanları Koruma Gününde hayvanlardan çok insanları düşünmek durumunda kaldım. Çünkü, tarihin hiçbir devrinde insanlık bu kadar canavarlaştırılmamış ve hiç bu kadar yamyamlaştırılmamıştır. Bu düşünceden dolayı, Hayvan Hakları Gününde Ey İnsanlık Nerdesin diye sormak durumunda kaldım. Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki, Kapitalizm, Materyalizm ve Pozitivizm üçgeninde, çağdaşlık diye diye İnsanlık hızla canavarlaştırılıyor. Bu çağdaş canavarların arasında kendimi güvende hissetmiyorum. İnsanlar kendisini güvende hissetmezse, hayvanlar için güvenli bir Dünya sözkonusu olur mu? İnsana acımayan hayvana hiç acır mı? Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, Kapitalizm, Materyalizm ve Pozitivizm üçgeninde, çağdaşlık diye diye İnsanlık hızla yamyamlaştırılıyor. Bu çağdaş yamyamların arasında kendimi güvende hissetmiyorum. Teşbihte hata olmasın, nasıl Afrika Efsanelerinde, içinde insan dolu kaynayan bir kazanın etrafında yamyamlar resmedilmişse, insanı tüketim çılgınlığına sürükleyen Kapitalistler, insanı sömüren tefeciler-bankacılar, insanı dinden-imandan uzaklaştıran Pozitivistler, insanı yalnızca maddeye yönelten Materyalistler hepsi de birer yamyamdır. Onlar Afrika'daki Yamyam, bunlar Çağdaş Yamyam. Afrika'daki yamyamlar ”“efsaneye göre- insanı kaynayan kazanlara sokarmış, çağdaş yamyamlar ise, banka-faiz, enflasyon-devalüasyon, borsa-spekülasyon, düşük ücret-aşırı kâr, adaletsiz nizam-keyfi yönetim cenderesine sokuyor. Ne fark var?! Parayı, maddeyi, Dünya nimetlerini ilah edinen ve bunları kullanarak insanları köleleştiren herkes ve her sistem canavardır, yamyamdır. Çağdaş yamyamların ve çağdaş canavarların sisteminin geçerli olduğu bu Dünyada, Dünyanın her köşesinden her gün facia, her gün katliam haberleri geliyor ve korkarım gelmeye devam edecek. İnsanlar birbirlerini koyun keser gibi boğazlıyor, insanlar birbirini dağda hayvan avlar gibi avlıyor. Bu ortamda Hayvan Hakları Günü'nü kutluyoruz. Ne anlam ifade eder? Önemli olan insanı gerçek insan hâline getirmektir. Bunun için de Kapitalizm, Materyalizm ve Pozitivizm üçgeninden kurtarmak gerekir. Bu üçgenden kurtulan insan, gerçek insan olur ve insanları da korur, hayvanları da korur, bitkileri de korur. Öyleyse, insana şu bilinç ve anlayış verilmelidir. Dünya insanın malı-mülkü değildir. Tüm yeryüzü ve gökyüzü Allah'ındır. Tüm mülk, Allah'ındır. Kapitalistler, Materyalistler ve Pozitivistler hoplasa da patlasa da “Mülk Allah'ındır.” İnsan kendisinde bir sahiplenme hissetmeyecektir. Hissetmemelidir. Kendisinde bir sahiplenme ve büyüklenme hissetmeyen insan, Yunus gibidir, Mevlana gibidir. İşte tüm canlıları gereği gibi korumak için insana bu anlayışı kazandırmak gerekir. Yoksa, bir tarafta Kapitalizm, bir tarafta Materyalizm, bir tarafta Pozitivizm aşılayacaksın insana, daha doğduğu ilk günden beri, sonra da, “koru bakalım insanları, hayvanları, bitkileri” diyeceksin. Bu hiç mümkün müdür? Hayvan Hakları Gününde, yaşadığımız bu Dünyadaki sorunlar ve insanlık dışı binlerce gelişme ve hadise karşısında, “Ey İnsanlık Nerdesin” diye soruyor ve tüm insanlığı Yunus ve Mevlana gibi olmaya ve “yaratılmış her şeyi Allah için sevmeye ve korumaya” çağırıyorum.