Bakara suresinin 183. Ayetinde “ Ey iman edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı, ta ki günahtan sakınıp takvaya eresiniz. Buyurularak islamın rükünlerinden sayılmıştır. Ramazan orucu nasıl tutulur, ne zaman başlar, neler bozar, neler bozmaz gibi ilmihal bilgilerinden ziyade, hikmet cihetine yani sebep, gaye, fayda, maslahat yönlerine dikkatleri çekmek istedim. Elbette ki bir hareketin ibadet olabilmesi için hiçbir fayda gözetilmeden, sırf Allah rızası için yapılması gerekir. Bir menfaat için yapılan ibadet mesela perhiz için oruç tutmak, spor olsun diye namaz kılmak, sırf bu niyetle bunları yapmak ibadet sayılmaz, boşuna aç ve yatıp kalkmaktan başka bir faydası olmaz. Ramazan Oruç'u, Ülfeti, alışkanlığı kaldırır. Şu yeryüzünü bizler için bir nimet sofrası yapmış o sofrada çeşit çeşit nimetleri yiyecek ve içecekleri ikram edip bizlerin istifadesine sunmuş, onlardan devamlı istifade ettiğimizden alışkanlık haline gelmiş ve o nimetin kıymetini, şükrünü tam namıyla yerine getiremiyor düşünemiyoruz. işte oruç'ta bu istifade ettiğimiz nimetlerden bizleri geçici bir süre alıkoyduğundan bu nimetlerin kıymetini anlatıyor ve hatırlattırıyor. Aç kalıyor, fakat bir lokma ekmeği olduğu halde elini uzatamıyor. Susuyor fakat suya elini uzatamıyor böylece oruç sayesinde açlığın ve susuzluğun önemini ve kıymetini anlıyor. İftar vaktine kadar o nimetlere dokunamayışı da bu imkânların asıl sahibini hatırlatıyor ve ona karşı kulluğunun bir kat daha artmasına sebep oluyor. Oruç'un Toplum Hayatımıza baktığı cihetle bir hikmeti ise şöyledir. Cenab-ı Hak insanları geçim cihetiyle çeşit, çeşit yaratması, zenginleri fakirlerin yardımına davet etmesi, zenginlerin ise zamanla bu hissi tam yerine getiremeyişi oruç sayesinde bu daveti hatırlatıyor. Oruç'lu bir zengin, fakirlerin acınacak hallerini ve açlıklarını oruç tutmaktaki açlıkla ancak tam hisseder ve anlayabilir, ve o fakirlerin ne kadar şefkate muhtaç olduklarını anlar hangi insan olursa olsun kendisinden bir cihette daha fakiri bulabilir, ona karşı acımaya, yardıma koşabilir, bu ise oruçtaki açlıkla tam hissedilebilir, yoksa o ihsan ve yardımı yapamaz. Fakirle zengin arasındaki o köprü kurulamaz. Ramazan oruç'unun Kur'an-ı Hâkimin bu ayda indirilmesi cihetindeki hikmetlerinden biriside, madem Kur'an-ı Kerim bu ayda nazil olmuş, o ilk nazil oluşundaki zamandaymış gibi o semavi hitabı güzel bir şekilde okumak, oruç sayesinde nefsin yemek ve içmek gibi şeylerinden terkle melekiyet kazanmakla, O İlahi kelam Kur'an-ı Kerim yeni nazil oluyormuş gibi okumak ve dinlemek ve ondaki Allah'ın hitabına mazhar oluyormuş gibi dinlemek ve o hitabı Resul-i Ekrem den işitiyor gibi dinlemek veyahut Hazret-i Cebrail den dinliyor gibi kutsi halete mazhar olmak, bu halette Kur'an-ı okumak ve dinlemek.Evet Ramazanda İslâm Âlemi bir mescid hükmüne geçiyor, milyonlarla hafızlar o Kur'an-ı bütün insanlara işittiriyorlar ve her ramazan Kur'an-ın “ O Ramazan ayı ki, Kur'an o ayda indirilmiştir.” Ayetini parlak bir tarzda gösteriyor. Ramazanın Kur'an ayı olduğunu ispat ediyor. Oruç Ahiret için karlı bir ticarettir. Ramazanda amellerin sevabı bire bin katına kadar çıkar gayet karlı bir Pazaryerine dönüşür. Kur'an-ın bu ayda her harfine on sevap verilmesi bazı ayetlerin her bir harfine binler sevap verilmesi, Ramazan ayının cumalarının daha faziletli olması ve Leyle-i Kadirde otuz bin sevap verilmesi ve seksen küsur sene bir baki ebedi ömür kazandırması gösteriyor ki onsekiz bin aleme hitap eden Kur'an-ın bu ayda indirilmesi ve bu ayın Bayramı İlahi olması ahiret için karlı bir ticaretin yapılmasına vesile olması ne kadar şükretsek azdır. Oruç Bedenin Zekâtıdır. Her Mal ve Mülkün kendisine has zekâtı olduğu gibi beden dediğimiz bizlere emanet edilen bu vücudumuzun da zekâtı oruç'tur. Peygamberimizin “ Her şeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruç tutmaktır.” Buyurmasıyla, Zekât sadece malla verilmez, Allah'ın bizlere ihsan ettiği her nimetin kendisine göre bir zekâtı olduğu gibi, malın zekâtını fakirlere verdiğimiz gibi bedeninde zekâtı oruç tutmaktır. Gözün zekâtı iyi şeylere bakması, kulağın güzel şeyleri işitmesi, dilin güzel sözler söylemesi de o uzuvların zekâtı olduğu gibi, Oruç tutan bir insan da vücudunun zekât borcunu verdiği gibi oruçla günahlardan da kurtulur. Maldan verilen zekât nasıl o malın temizlenmesine, bereketlenmesine sebep oluyorsa, oruç'ta bedenin manevi kirlerden temizlenmesine vesile oluyor. Oruç Şahsi Hayatımıza Baktığı Cihetle Bir Hikmeti de Şudur Ki; Bediüzzaman Oruç'u “ İnsana en mühim bir ilaç nevinden maddi ve manevi bir perhizdir.” Diye ifade ediyor. İnsanın nefsi yemek ve içmek hususunda kafasının estiği gibi hareket ettikçe insan kendi maddi vücuduna tıbben zarar verdiği gibi, aşırı yiyip içme neticesinde şiddetli hazımsızlık kilo, tansiyon, vb. gibi hastalıklara yol açması, manevi olarakta haram, helal ayırt etmeden rast gele şeylere saldırması da manevi hayatına zarar verir. “Nerden gelirse gelsin ver Allah ım asi kulun yer Allah ım, Üzümünü yede bağını sorma .” gibi safsatalarla kendisini aldatır. Devamlı çalışan bir makine düşünelim belirli bir zaman sonra o makinenin durdurulması, dinlendirilmesi ve bakıma alınması gerektiği gibi vücudumuz da aynen bu makine gibi yılın bir ayında bakıma ihtiyacı olacaktır, O da ramazan oruç'unun sayesinde yılda bir ay istirahate, revizyona alınması gerekmektedir. Hem ramazandaki oruç onbeş saat gibi bir açlığa sahurla beraber maruz kalan insanın, hem açlığa, sabırsızlığa ve tahammülsüzlüğe bir idman ve alıştırmadır. Böylece insanların hastalıklarını ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilacıda yine oruç'tur. Peygamberimiz bir hadislerinde “ Oruç sabrın yarısıdır.” Buyurmasıda buna işarettir. Bunlar gibi daha yüzlerce sayacağımız oruç'un maddi ve manevi hikmetleri de gösteriyor ki bu hikmetler oruç tutmaya ve teşvik etmeye birer sebep olmakla beraber, Bizler oruç'u Sırf Allah Rızası için, emredildiği için, ibadet olduğu için, islamın esaslarından birininde bu olduğu için tutarız. Zaten bir ibadetin ibadet olabilmesi için sırf Allah'ın rızasının esas alınmasına bağlıdır. Ramazanı ve oruç'unu, ifade etmeye çalıştığımız bu duygu ve düşüncelerle süsleyip dahada verimli, feyizli, bereketli hale getirip daha nice ramazanlara”¦