Yemek yerken değil de yedikten sonra hep hatırlamışımdır bu türküyü”¦ Yine bu türkü eşliğinde kendime hitaben söylediğim sözleri sizlerle de paylaşayım: Çoğu zaman ağızdaki kapıcıya rüşvet vererek doldurduğumuz mideyi bin bir güçlükle tekrar eritmeye çalışırız, ayarı kaçırır nedense yemek bittikten sonra hatırlar, rejim kararı alırız. Yürüyüş bandının üstüne sandelye geçirip ayakları hareket eden ama kendi sandalyede oturup elindeki dürümü iştahla ısıran bayanın fotoğrafı hala gözümün önünde”¦ Acıktığımızda oturur yemek yeriz ve sık sık sınırı kaçırır fazla yeriz, belki başkalarının hakkıdır ama kesin olan fazladan gereksiz yere yediğimizdir. Midemiz rahatsız olur gider ilaç alırız, bazen geri çıkartır, israfı tetikler, bazen de geçmez, soda içeriz, hazmettirici bir şeyler ararız. Bazıları sırf bu yüzden yürüyüş bantları, koşu bantları alır, hatta spor tesislerine üye olup formda kalma üyelikleri ararız. Bayanlar bu noktada daha da hassas oldukları için daha fazla para ve emek sarf ederler, hatta fazla yemeden doğan kilolar insanı tembelleştirir, hassaslaştırır, rutin ev işlerini dahi yerine getiremeyecek kadar tembellik hasıl olur israf israfla çarpılır tüm sermayeyi tüketir. Yürüyerek gidilebilecek bir yere araçla gidip hem sağlımızı hem yakıtımızı boş yere harcayıp israf ettiğimiz gibi iki merdiven çıkmamak için beş dakika asansör beklediğimiz gibi hep kolaya kaçmak bizi hayra götürmüyor, hareketsizlik insanın sağlığını yavaş yavaş harcamakta. Camları silmek için kendi evini temizlemek için başka çalışabilen insanlardan parayla bu hizmeti satın alırız. Yürüyüş bantlarına verilen paralar, temizlikçilere, eve yemek yapmak için alınanlara verilen paralar, sodalara mide haplarına verilen paralar fazladan yenilenlere verilen paralar, kiloların ağırlığıyla daha birçok işimize engel olan israfın somut örnekleridir. Sonra bir gün belimiz tutulur, dizlerimiz sızlar, karaciğer yağlanır, ayaklar çekmez olur, yaşlılık deriz bir kulp takarız, halbuki hareket etmemekten o bölge tembelleşmiştir, yerimize başkaları hareket etmiştir, hem sağlık hem para gitmiştir. Kendi elimizle doldurduğumuz midemizin zayıf bedenimize yüklettiği ağırlıklar zamanla ruhumuza yaptığı baskılarla kendi ayaklarımıza prangalar olarak bizlere dönmekte. Hem sünnet üzere az yenilebilse hem yeme içmeye paramız az gitse yemekler ona göre yapılsa, israf edilmese paramız cebimizde kalsa çöpe dökülmese, tekrar o kiloları vermek için para harcamasak, ev işleri zor gelmese, elinin emeğini her köşede hissederek duyarak yaşansa daha pozitif mutlu bir yaşam olsa, ayrıca onlar için de para harcamasak, kar içinde kar etsek çok daha iyi olacak. Hayatın her safhasındaki ayar ve denge yeme içme noktasında da geçer akçedir ama hakikat şudur ki bilmek ayrı mertebe uygulamak çok daha ayrı mertebe ister, benimki A şıkkı, sizler B şıkkını işaretleseniz doğru yaparsınız”¦