Dicle öğretmen okulundan mezun olduktan sonra ilk görev yeri olan Muğla'nın Marmaris ilçesinde kısa bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra 1974 yılında ilimize öğretmen olarak atanmış ve ilimizdeki değişik okullarda görev yaptıktan sonra da Çırçırcılar (yeni adıyla Ali Sezai Efendi) ilköğretim okulunda 2008 yılında emekli oluncaya kadar görev yapmıştır. Tıp doktoru olan bir oğlu ve öğretmen olan bir kızı vardır. Rahmetli öğretmenliğinin yanı sıra sosyal muhtevalı dernek ve vakıflarda toplum yararına hizmetler sunan tam bir gönül insanıydı. Emekli olduğu senenin öğretmenler gününde emekli öğretmenler adına konuşma yapıp yapamayacağını sorduğumda çok memnun olmuştu. Çok istekli olarak ve heyecanla konuşma metnini hazırlayacağını söylemişti. Daha sonra yine görüştük ve Necip Fazıl Kültür Merkezinde düzenlenen o yılın Öğretmenler Günü töreninde emekli öğretmenler adına duygulu bir konuşma yapmıştı. Bazı günler, Yatılı Bölge Binevler güzergâhındaki sabah yürüyüşlerinde bazı dost ve arkadaşlarla karşılaştığımız gibi rahmetli ile de karşılaşıyorduk. Zaten hastalığını öğrenince çok tuhafıma gitmişti. Sağlığına dikkat eden bir insanda böyle bir hastalık”¦ Tabii her şey nasip kısmet meselesiydi. Günün birinde bazı gönül ve hizmet erbabı dostlarımızın bir araya gelerek yayımlamış oldukları Bir Tebessüm Dergisi'nin 2009 yılında yayımlanan35. sayısında yer verilen ve bir kısmını aşağıya alacağım Toprağa dokunmak istiyorum adlı şiirini okuyunca duygulandım ve hemen kendisini telefonla aradım ama ulaşamadım. Sonradan öğrendim ki rahatsızmış o yüzden ulaşamamışım. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun Üşüyorum şiiri gibi içime işlemişti. Okuyan her okuyucuyu ve bilhassa kendisini tanıyanlar gibi beni de çok etkileyen rahmetli Mehmet bey'in şiirinden bir bölüm sunuyorum. TOPRAĞA DOKUNMAK İSTİYORUM Geceleri uykusuzum Fireze dönmüş buğday tarlasında Toy gölgeli buğday başaklarına Sığınmak isteyen bıldırcın kuşu gibiyim Kalbim titrek titrek bir gölge arıyor Her ağrım bir kurşun yarası olsa da O yüce Rabbimin Hamdına sığınıyorum Yorgunum Bir Yusufçuk kuşunun Sesini duysam diyorum Çocukluğumda hep ürktüğüm Zambaklara sürünerek Tıslayan yılanın sesini işitiyorum Olsun. Ben ümitlerimi yeşertmek istiyorum Kuru bir akasya dalında tutunu Güneşin beni ısıtmasını istiyorum Toprağa dokunmak istiyorum. Evet, şiir bir şeyleri hatırlatıyordu. Herkes kadar vefalı olamadığım için hasta olduğunu geç öğrenmiştim. Tabii tedavi sürecinden dolayı bazen il dışında da olabiliyordu. 2009 yılındaki öğretmenler gününde ise o günün öğretmenevi müdürü ve sevgili dostum Hacı Datlı Bey ve temsili birkaç öğrenci ile ziyaretine gittik. Çok memnun oldu. Ziyaretimizde duvarda asılı olan rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte ihramlar içinde Kâbe'de çektirmiş oldukları çerçeveli fotoğraf da çok şeyler anlatıyordu. Yanımızda öğrencilerin de bulunması bir öğretmen olduğu için rahmetlinin memnuniyetini daha da çoğaltmıştı. Kendisini yormayacak şekilde sohbet edip resim de çektirip vedalaşmıştık. Şifası için kendisi tedavi denilen tedbirini almıştı ve takdirin sahibinin yüce Allah olduğunu biliyordu ve O'na tevekkül etmişti. Şifa için de bizlerden sadece dua etmemizi istiyordu. Zaten birkaç ay sonra 21 Ocak 2010 tarihinde de vefat etmişti. Yirmi yılı aşkın Kahramanmaraş ilinde görev yapıyorum. Kahramanmaraş'ın güzel insanlarının sadece şiir-edebiyat-kültür yönlerinin yanı sıra ağır basan ahde vefa yönünü de tanıma fırsatım oldu. İlimize hizmet etmiş insanlarımız ile eser ve hizmetleriyle ülke çapında kabul görmüş Kahramanmaraşlı veya başka illerden olsun insanlarımızın adlarını cadde, meydan, park, okul, kütüphane gibi eserlere vererek bir ahde vefa örneği göstermişlerdir. Örnek olarak, rahmetli Necip Fazıl üstadın adı Bir ilköğretim okulu, kültür sitesi ve bir mahalleye; Saçaklızade adı kütüphane ve bir mahalleye, Sütçü imam'ın adı Üniversitemiz, bir lisemiz, bir cami ve bir mahallemize verilmiştir. Şehit Mıllış Nuri, Sandaloğlu Hoca, Çakmakçı Sait, Cahit Zarifoğlu, Muallim Hayrullah Efendi gibi rahmeti Rahman'a kavuşmuş saygı değer insanlarımızın adları birer eser ile yaşamaktadır. Bu kadirşinaslık örneklerini daha da çoğaltabiliriz. Mehmet Tosun Hoca, her ne kadar Diyarbakır'lı olsa da gençliğini ve ömrünün yarıdan fazlasını Kahramanmaraş'ta eğitimci olarak memleketi, ailesi, din ve devletine faydalı bir neslin yetişmesinde harcamıştır. Tosun Hoca aynı zamanda şair ruhlu bir öğretmen olduğu gibi vatan-millet-din sevgisi gibi mefhumlarından hangisi olursa olsun duyduğu an çok heyecanlanan bir gönül insanı idi. Arkadaşları olan Cevdet Alperen ve Hasan Ejderha ile 1 Ağustos 1990'da şiir ve resim sergisi açmışlardı. Alkış, Edebiyat Yaprağı, Gündönümü, Sızıntı, Madalyalı Tek Şehir, Yeni Ufuk, Töre gibi dergilerde değişik zamanlarda şiir ve resimleri yayımlanmıştır. Gönül kârda geziyor derler ya, Fatih mahallesinde Serintepe polis karakolunun arka kısmındaki batısında yer alan ve Serintepe polis karakolunun yanından kuzeye mahalle içine doğru giden 26006 nolu, güneyinde26015 nolu ve doğusunda 26002 nolu sokaklar, kuzeyinde ise Osman Bey caddesi ile çevrili olan adada bir semt parkı var. Rahmetli Hocamın, sağlıklı iken bu parktaki ağaç ve çiçeklerin gönüllü olarak sulanması, yine çiçek ve ağaç dallarının çocuk ve gençlerin parkta dinlenme ve oyun sırasında kırmalarına karşı korunmasında emeğini esirgemediğini sonradan öğrendim. Ayrıca bu parkta dinlenirken toplumca hoş karşılanmayan tutum ve davranış içine girmeye meyleden çocuk ve gençlere nasihat etme gibi görevleri de Allah rızası için yapmış olduğunu da aynı şekilde sonradan öğrendim. Kendi evinin yanındaki bu parkın yanından gelip geçtikçe rahmetli Mehmet Tosun Hoca'yı hatırlıyorum. İşte diyorum ki; örneklerini ve gerekçelerini yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi, Belediye Başkanlığı tarafından Mehmet TOSUN Hoca'nın adı bu parka verilemez mi? Adı geçen mahalledeki isimsiz olan ve muhtarlıkça isim verilmesi hususunda Belediye Başkanlığına müracaat da bulunulmuş olan dört parktan biri olan bu parka rahmetli MEHMET TOSUN HOCA'nın adı verilerek bir ahde vefa örneği daha yapılamaz mı diye düşünüyorum. Bu konuya ilgisi, gücü ve yetkisi olan büyüklerimize saygı ile arz olunur. Bütün geçmişlerimizle birlikte Mehmet Tosun Hocamın da ruhu şad olsun”¦