Harika kusursuz en büyük sanatçının sanat sergisine davet edilen şanslı insanlardan olduğumuz kesin. Etrafı , çevremizi izlerken , diğer insanlara bakarken olayları seyrederken ziyaretçi olduğumuzu unutmadan, saygın bir davetli olduğumuzu unutmadan, burada emaneten gezdiğimizi misafir edildiğimizi, asıl mal sahibinin bizler olmadığını sürekli hatırlamak, ona göre tavırlar sergilemek, sahiplenmemek, bağlanmamak, masivaya sarılıp yapışmadan, ilişkilerimize, sevgimize ayar vermek gerek. Nasıl bu kadar kedersiz , mutlu yaşayabiliyorsun, dertsiz tasasız böyle bir yaşam var mı, sorusunun cevabı nedir? Sürekli şükretmek elindekinin kıymetini bilmek, elinde olmayana isyan edip ısrarla istemekten daha güzel bir üslup, hem eldeki tek kuş gökte gezen sürüden evladır, daha hakiki, daha mantıklıdır”¦ Bardağın dolu tarafına bakıp şükretmek, Polyannacılık gibi görünse de en azından insanın içini kötü duyguların istila etmesinden iyidir. Dünyanın, paranın, makamın, bencilliğin kol gezdiği, insanın ensesinde turladığı bu zamanda merkezi hafif zayıflatmak bile büyük yanlışlara yol açar. En büyük yanlış ise olaylara şükür tarzından ziyade elinden bir şey gelecekmiş gibi isyani tavırlarla yarayı daha da azdırmak, nefisleri daha da törpüleyip bilemek, sadece acıyı artırır, azabı hızlandırır. Zulümler, azaplar sıkıntılar daimi değillerdir; fakat insan hırsından, aceleciliğinden olgunlaşmayan meyveyi koparmaya çalıştığından nefsi arzularına, şeytanın hilelerine çabuk kanar, bu yüzden çoğu insandan inlemeler, şikayetler, vaveylalar yükselir”¦ Kainatın ayaklarımıza serildiği, her köşesinde bize hizmet etmek için koşuşturan bir alemin değerini bilmezsek, onların hizmetini savaşıyormuş gibi, birbirlerini öldürüyorlarmış gibi, hepsi nefsini düşünüyormuş gibi görmek de mümkün ama yanlış”¦Balıklar birbirinin ağzından yiyeceği kapışmaya çalışıyor, tavuklar birbirinden kaçırıp yemeye çalışıyor, hangisi yese ya yumurtaya dönüşüyor yine bizim soframıza hazırlık yapıyorlar”¦ Karıncalar gece gündüz taşıyorlar, arılar durmadan çiçek çiçek gezip bana bal üretmek için ha bire koşuşturuyorlar”¦ Çiçekler benim göz zevkim için birbirinden güzel elbiseleriyle sahnede yer almak için çabalıyorlar daha çok güneşi görüp güzelleşmek için, kökleriyle daha fazla su alabilmek gürbüzleşmek, mis gibi kokarak bizlerin güzel bakışlarına namzet olabilmek ve gülümseyip yaratanın sıfatlarının temsilinde iyi bir mertebe almak için yarışıp duruyorlar”¦ Hepsi benim için, sizin için, bizim için, tüm insanlar için”¦ Bu güneş gibi hakikatleri direk göremiyor olabiliriz ;ama bu hakikatler benim gibi sizin gibi hakikat. Etrafımızdaki insanlara, eşimize, çocuğumuza, öğrencilerimize nasıl bir yaşam üslubu öğretirsek, bardağın neresine bakmayı öğretirsek onlar da onu öğrenir, armut dibine düşer , elma ağacından armut çıkmaz”¦ Karanlıktan şikayet etmek kolay olanı, o karanlığa bir mum yakabilmek marifet”¦ Bizlere sunulan bu fani dünyada mesajları apaçık beklemek, çaba sarf etmeden anlamaya çalışmak basit kaçar, cüz-i iradeyi kullanıp bir iki adım atmak yeterli ”¦ Hakikate giden yollar çok çeşitli yaratıldığı için birçok yoldan ulaşılabilir ama perdeleri, kabukla özü iyi ayırt edecek ölçütler lazım, ayarı kaçmış metrelerle, dünyaya, nefse çeken teraziler bu kadar hassas dengeleri, değerleri tartacak vasfa haiz değildir. Yeryüzünde dikkat edilirse bazı nesnelerin direk görüldüğü bazılarının biraz daha gayret gerektirdiği bazılarının ise görünmesinin çok zor olduğu bilinir. Çiçeğin üstündeki, kelebeğin üstündeki renk ahengine bakıldığında, harika çizgilerle ayrıldığı, desenlerle süslendiği görülür, diğer kanada ve diğer çiçeklere bakılıp az daha yoğunlaşıldığında onu harika birinin yaptığı, bir basamak sonra bunda bir amaç olduğunu hissetmek, yerini, vazifesini düşünüp uygulamak, mertebeye göre anlaşılır. Hakikatlerin bir kısmı perdeli, bir kısmı şeffaf bir kısmının da bütüne bakıldığında anlaşılır bir vaziyette yaratıldığı apaçıktır. Acaba neden böyle bir üslup izlenmiş, böyle girift, perdeli, insanların kendi elleriyle düzgün ipleri, hırs yumakları haline getirip içinde boğulduğu bir dünyaya insan ne için gönderilmiş olabilir? Allah' ın kainata gizlediği hazineleri tek tek buldurup büyüklüğündeki gücü kuluna hissettirip görmeden iman etme ve sadakatin nisbeti oranında ödüllendirmek amacıyla kusursuz bir surette insanlığın hizmetine sunulan şu alemi tefekkürle temaşa edip şükrünü eda edebilmek amaç olsa gerek”¦ (İyi seyirler)