Biz öyle bir milletin torunuyuz ki komşusu açken uyuyamayan bir ecdada sahibiz. Sahi ne oldu da komşuluk ilişkilerimiz apartmanın giriş kapısındaki bir selama sıkıştırıldı? İnsan sevgimiz ne alemde peki? Yüce Yunus Emre bize yol göstermemiş miydi: “Yaratılanı sevecektik yaratandan ötürü”. Yan dükkandaki esnaf siftah yapamadığı için kendisine gelen müşteriyi siftah yapamayan komşu esnafa gönderen bizim atalarımız değil miydi? Yemek kültürümüze bakıyorsunuz değişmiş. Hazır yiyecekler hayatımızın her yanına yayılmış. Birinden kaçsan diğerine yakalanıyorsun. Bütün bunlarla beraber ahlaki yozlaşma hepsinin ötesine geçmiş durumda. Şehirlerdeki suç oranları her geçen gün artıyor ve suç işleme yaşı her geçen gün aşağıya doğru iniyor. Eğitim sistemimiz mi bozuk? Aileler de yeterli eğitim verilemiyor mu? Ceza ve ödül sistemimizde mi bir sıkıntı var? ”¦ Önce bozulma aile yapısında başladı bence. Sonrasında eğitim kurumlarında; eğitim,öğretimin önüne geçti.Çocuğumuzun iyi bir iş sahibi olması her şeyden önemli hale geldi.Gençleri eğitmeden matematiği, Türkçeyi, fen bilgisini, sosyal bilgileri öğretir olduk.Eğitimsiz bir toplum olmak için yapılmaması gereken yanlışları yaptık.Yapmaya da devam ediyoruz. Elbette ki çocuğumuzun iyi bir geleceği, diploması, mesleği olmalı.Buna hiç kimsenin itirazı olamaz, olmamalıdır da ; fakat önce eğitim. Çocuklarımızı, geleceğimizi emanet edeceğimiz o nesli, Yunus'un, Mevlana'nın kültürüyle buluşturamazsak geleceğimiz daha da yok olacak. Sevgili anne babalar, değerli büyükler! İyi bir meslekten önce toplumsal değerlerini bilen, vatanına sahip çıkacak, Türkiye Cumhuriyeti devletini yüceltecek, büyüğüne saygılı, küçüğünü seven bir nesil yetiştirmek hepimizin görevidir. Yetiştirdiğimiz çocuklarımız hepimizin geleceği. Onlara sahip çıkalım”¦