Tabi “kaydedici cihaz” sözü insanda ister istemez bir ürperti oluşturuyor. Hele “dinleme cihazı” denildiği zaman akan sular duruyor. Cep telefonu ve benzeri iletişim araçlarıyla günün her saatinde içli-dışlı olan insanoğlu, başkaları tarafından dinlenilmekten rahatsız oluyor. Bu rahatsızlık elbette tabidir ve normaldir. İnsan dinlenilmeye ve kaydedilmeye karşı tedbir alır, bu da çok normaldir. Buraya kadar her şey normal de, bundan sonra başlıyor, “normal olmayan.” Şimdi soracaksınız nedir o “normal olmayan?” Normal olmayan durum şu: Kendisini dışarıdan takip edilmeye ve kaydedilmeye karşı korumaya çalışan ve bunun için büyük tedbir alan insanoğlu, nedense aynı hassasiyeti, içeriden, yani “kendi vücudundan kaydedilmeye karşı göstermiyor.” Şimdi soruların zihinlerde oluştuğunu ve “nasıl yani vücudumuzda da mı bir kaydedici cihaz var, yaptığımızı kaydediyor mu bu cihaz diye” soruların peş peşe sıralandığını düşünüyorum. Sözü uzatmayayım, kısa yoldan cevap vereyim. Sizi merakta bırakmayayım. İşte cevap: “Vücudumuzda kaydedici cihaz var. Vücudumuzda mobese var.” Vücudumuzda kaydedici cihaz olduğu gibi, kainatta da kaydedici cihaz var. Kainattaki hiçbir görüntü ve ses kaybolmuyor. Hepsi uzay boşluğunda yüzüyor. Bunu fizik ilmi ve teknoloji geliştikçe anlıyoruz ve bu gelişim devam ettikçe ileride daha net olarak anlayacağız. Kısacası insanoğlu takiptedir. İnsanoğlu başıboş bırakılmamıştır. İnsanoğlunun başıboş bırakılmadığını, kainattaki düzen ve intizamdan anladığımız gibi, Kur'an-ı Hakim'in nice ayetlerindeki nice açık uyarılardan da anlıyoruz. İşte Kıyame Suresi 36. Ayet: “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.” Bu uyarılar Kur'an'da sık sık tekrarlanır ve insanoğlu hakka ve doğruya çağrılır. Tekrar konumuza, yani vücudumuzdaki kaydedici cihaz konusuna döndüğümüzde buna ilişkin işaretin İsrâ suresi 13. ayet'te mevcut olduğunu görmekteyiz. Bu ayet üzerinde düşündüğümüzde, vücudumuzdaki bir kaydedici cihazın varlığını İnşaallah idrak edeceğiz. Gelin bu ayetin mealini görelim: “Her insanın amelini boynuna doladık (astık). Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.” İsrâ Suresindeki bu ayette geçen “amelini boynuna doladık” deyimi için çeşitli meal kitaplarında, farklı açıklamalar bulunmaktadır. Mesela, bazı meallerde, “amel defterini” doladık, astık gibi deyimler mevcuttur. Bunun yanında, “insanın boynuna can kuşunu” astık diye anlamlar veren mealler de vardır. Burada önemli olan, “bir asma ya da dolama” fiilinin varlığıdır ki, hepsinde, yani tüm meallerde ortak olan taraf budur ve bizim için önemli olan da budur. İnsanın boynunda “ister defter, isterse bir can kuşu” olsun, bunun amellerin kaydına yaradığı çok açıktır. Demek ki, boynumuzda, bir cihaz var. Bu cihaz asılmış ya da dolanmış bir şekilde mevcuttur. Bu deftere her şey yazılmaktadır. Zaten, ayetin ikinci kısmında, insanın kıyamet günü açılmış olarak bu defteri (kitabı) göreceği de ayan-beyan belirtilmektedir. Bu ayette geçen “astık, doladık” deyimini günümüz teknolojisiyle birlikte daha kolay anlıyoruz. Mobeseler ne yapılıyor? Bir yere asılıyor. CD'ler ne yapıyor? Kaydederken bir daire etrafında dolanıyor. Yani bu astık, doladık deyiminden siz ister mobeseyi anlayın, ister bir CD'yi anlayın, neticede bir kaydedici cihazın varlığı akıllara gelmektedir. Yine belirtiyorum. Buraya kadar her şey normal de işte bundan sonra başlıyor anormallik. Nasıl mı?Hayatımızın içine giren mobeseler, gözetleyiciler ve kaydediciler bizi korkutuyor. Trafikte seyrederken, “aman mobese var” deyip, hızımızı azaltıyoruz. Neden bu özen, neden bu kadar dikkat? Dünyada para cezasına çarptırılmamak için. Buna bu kadar özeni gösteriyoruz da, neden vücudumuzdaki kaydedici cihaz için (vücudumuzdaki mobese için) bu kadar dikkatli ve özenli olmuyoruz? Dünyadaki en büyük para cezası bile ahiretteki bir ceza ile kıyas kabul etmezken, neden vücudumuzdaki kaydedici cihaz için bu kadar hassas değiliz? Çok ilginç değil mi? Şimdi, bu tefekkür doğrultusunda şuna karar verelim: “Dışarıdaki kaydedici cihazlardan değil, asıl içimizdeki kaydedici cihazlardan korkalım ve kendimize çeki düzen verelim. Dünya'da “Allah” diyelim, ahirette “eyvah” demeyelim, İnşaallah.”