Bu üç Y'nin ne olduğunu merak mı ediyorsunuz. Bu üç Y, “yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşmadır.” Hangi Devlet, tarih sahnesinden silinip gitmişse, mutlaka önce yozlaşmanın pençesine düşmüştür. Yozlaşma nedir? Yozlaşma, bir toplumda, fertleri bir arada tutan değerlerin zayıflaması, “adam sendecilik” anlayışının yaygınlaşması, “gemisini kurtaran kaptan” mantığının öne çıkması, bencilliğin prim yapması, “adalet, izan, vicdan, merhamet” gibi kavramların unutulması ve küçümsenmesi, bu kavramların yerine, “çal, çırp, rahat yaşa, altta kalanın canı çıksın, koptuğu yerden kopsun, benden sonra tufan” ve benzeri kavram ve deyimlerin geçerli olmasıdır. Yolsuzluk nedir? Açıklamaya bile gerek yoktur. Yolsuzluk bir illettir. İllet, yani hastalıktır. Öyle bir illettir ki, “bulaşıcıdır”. Bu illet, “gözünü para hırsı bürümüş bir yetkili ya da görevlinin, yetkisini ya da görevini yerine getirirken, kamu yararını ya da emrinde çalıştığı kişi ve kurumun çıkarını değil de kendi çıkarını düşünmesi ve bu yanlış düşünceyle, kamu malına, kamu kaynağına ya da başkasına ait bir mala, paraya el uzatmasıdır.” Yolsuzluk hem Devlette, hem de Özel Sektörde meydana gelebilen bir illettir. İşte bunun için “kamu malı, kaynağı ya da başkasına ait mal, para” şeklinde ayrım yaptım. Yabancılaşma nedir? Bir Devleti yönetenlerin, toplumun ve toplumdaki fertlerin değerleri, önem ve öncelikleri dışında öncelik ve değerlere sahip olması, bundan dolayı da, toplumun fertlerinin, tebaası olduğu Devlet ile bütünleşememesi, Devletlerine sahip çıkmamaları ve onu kendisinden farklı görmeleridir. Yabancılaşma, Devleti Yönetenlerin heva ve hatasından kaynaklanır. Heva ve ekabirlik içerisindeki Devlet Yöneticileri, vatandaşın temel hak ve özgürlüklerine müdahale ettikçe, Devletten uzaklaşma ve kopma başlar. Neticede, Devlete “küsme” sözkonusudur. Osmanlı Devletinin son zamanları bu üç Y'nin tesiri altında geçmiştir. Osmanlı'nın son yıllarında Devleti ele geçiren İttihat ve Terakki zihniyeti, yolsuzluğu, yozlaşmayı ve yabancılaşmayı temsil eder. Burjuvazi sınıfı oluşturmayı esas alan İttihat ve Terakki zihniyeti için, “nasıl olursa olsun, zengin ol” mantığı temel bir mantıktı. Yozlaşma konusuna geldiğimizde, İttihat ve Terakki zihniyetinin mantık ve anlayışı, esasta, Milletin öz kültürüne ve Milletin öz değerlerine aykırıydı. Osmanlı'nı son döneminde, Millete tefrikayı ve ırkçılığı sokan bu İttihat ve Terakkiciler, toplumdaki en büyük yozlaşmaya neden olmuşlardır. Yabancılaşma dediğimizde, zaten, bu zihniyete sahip Yöneticiler halktan, halkta da bu adamlardan kopuk idi. Halka tepeden bakan ve “halk için, fakat halka rağmen” anlayışına sahip kişiler, toplumda ancak “yabancılaşma” meydana getirebilir. Osmanlı Devletinin son zamanlarında bu üç Y'nin tesirini gördüğümüz gibi, tarihteki diğer Devletlerin ve İmparatorlukların yıkılmasında da bu üç Y'nin etkisini görürüz. Roma İmparatorluğu, Bizans, Sovyet Rusya ve diğerleri neden yıkıldı? Onlar da bu sebeblerden yıkılmışlardır. Bir Devletin içine “yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşma” illeti düştü mü, aynı bir ağacın gövdesine bir kurdun girmesi gibi, o gövdeyi yavaş yavaş yer ve o ağacı çürütür. Bu üç illete karşı çözüm tektir ve Dünyanın her yerinde aynıdır. Bu çözüm, “Yöneticilerin ehil insanlardan seçilmesidir.” Başka bir çözüm yoktur. Yüce Rabbimiz (cc) “emaneti ehline veriniz” diye buyurmaktadır. İşte Nisa Suresi 58. Ayet: “Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah her şeyi işitici, her şeyi görücüdür. Sevgili Peygamberimiz (sav) de, bu husustaki bir Hadis-i Şeriflerinde; “İş ehli olmayana verildiği zaman, kıyameti bekleyin” diye buyurmuştur. İşte her dönemde, Devlet'e müptela olan yozlaşma, yolsuzluk ve yabancılaşma sorunu. Ve işte çözümü. Sorun büyük, fakat çözümü basit.