Nizami'nin büyük oğlu olan ve AA muhabirine Bangladeş'in başkenti  Dakka'dan telefonla bilgi veren Nakibur Rahman, Dakka’daki Merkez Cezaevi  yetkililerinin kendisini arayarak babasının idam edildiği haberini ilettiklerini  bildirdi.
Rahman, Cemaat-i İslami mensuplarını itidalli olmaya davet ederek,  şöyle konuştu:

“Bütün aile mensupları olarak metanetli ve güçlü olmaya çalışıyoruz.  Sabretmekten başka çaremiz yok. Babamızın şehit olduğuna inanıyoruz. Onun  göstermiş olduğu yolu takip edeceğiz. Bütün Müslümanları babam için dua etmeye  davet ediyorum.”

Rahman, ülke genelinde binlerce yerleşim merkezinde Cemaat-i İslami  mensupları sokağa çıkarak kararı protesto ettiğini ancak güvenlik güçleri  tarafından engellendiklerini söylemişti.

Bangladeş'te aralarında Cemaat-i İslami'nin de bulunduğu 18 muhalefet  partisi, hükümetin baskıları nedeniyle ülkede özgür bir ortam olmamasını gerekçe  göstererek 2014 yılı başında yapılan genel seçimi boykot etmişti. Seçimlere  yalnızca iktidardaki Avami Birliği ile onu destekleyen 7 parti katılarak  parlamentodaki sandalyeleri elde etmişti.

- Hükümetin kurduğu mahkemede yargılandı

Geçen Perşembe Yüksek Mahkeme, 1971'deki bağımsızlık savaşı  sırasındaki bazı olaylardan sorumlu tutulan Nizami hakkındaki idam kararını bir  kez daha onamıştı. Dört yargıçtan oluşan mahkeme heyetine başkanlık eden Surendra  Kumar Sinha, mevcut hükümet tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları  Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan Nizami'nin kararın yeniden gözden  geçirilmesi için yaptığı başvurunun reddedildiğini açıklamıştı.

Kararla, eski İçişleri Bakanı Nizami hakkındaki iç hukuk yolları  tükendi. Nizami, devlet başkanından af talep etme hakkına sahip ancak bu yolu  kullanıp kullanmayacağı bilinmiyor. Daha önce Uluslararası Savaş Suçları  Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen Cemaat-i İslam liderlerinden Abdülkadir  Molla, Muhammed Kamaruzzaman ve Ali İhsan Mücahid, af talebinde bulunmamış ve  asılarak idam edilmişlerdi.

Cemaat-i İslami'nin gençlik kolunun lideri olduğu ve bağımsızlık  savaşı sırasında da Pakistan ordusuna destek verdiği ileri sürülen El-Bedr  güçlerinin komutanlığını yapan Nizami, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi  tarafından Pakistan ordusuyla iş birliği yapmak ve sivillere yönelik eylemlerin  aralarında bulunduğu 16 suçlamayla yargılanmıştı. Mahkeme, 2014'te Nizami'yi  ölüme mahkum etmişti. Nizami kararı temyiz etmiş, ancak Yüksek Mahkeme, 6 Ocak'ta  kararı onamıştı.

Yüksek Mahkemenin kararını açıklamasının ardından Cemaat-i İslami'nin  Başkan Vekili Makbul Ahmed ve Genel Sekreter Vekili Şafikur Rahman, halkı  cumartesi günü barışçıl gösteri yapmaya, pazar günü de 24 saatlik genel greve  çağırmıştı.

- Lider kadroyu hedef alan yargılamalar ve idamlar

Başbakan Şeyh Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği  iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009'da kurulan Uluslararası Savaş  Suçları Mahkemesi, şimdiye kadar 19 kişi hakkında karar aldı. Bunların büyük bir  kısmı, ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami  liderlerinden oluşuyor.

Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk  kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı  için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.

Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te  ömür boyu hapse mahkum edilmiş, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından  idama çevrilmişti. Molla, 12 Aralık 2013'te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i  İslami lideri olmuştu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin  92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede ölmüştü.

Hasina hükümetinin kurduğu mahkeme, 29 Ekim 2014'te Azzam'ın ardından  partinin liderliğini üstlenen Nizami'yi, 2 Kasım 2014'te de partinin Merkezi  Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı  olaylardan idama mahkum etmişti. Cezası, Yüksek Mahkeme tarafından 3 Kasım  2014'te onanan partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan  2015'te idam edilmişti.

Mahkeme, 18 Şubat 2015'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdus  Sobhan'ı dokuz suçlamanın altısından suçlu bularak idama mahkum etmiş, 16  Temmuz'da da bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ordusu tarafından kurulan  Rızakar milis kuvvetlerine üye olduğu kaydedilen Furkan Malik'e ölüm cezası  vermişti. Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Ali İhsan Mücahid'e 1971'deki  bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle verilen  idam cezası, 16 Haziran'da Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı.

Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti  tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama  standartlarına uymadığını ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor.

Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme  kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek, halkı Hasina hükümetinin "devlet  terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri  bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence  gibi suçlar işlediğini belirtiyor.

Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te  çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı  gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten  yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye  olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.

Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden  Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız  Bangladeş devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki  halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker  göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin  evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık  1971'de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan'ı işgal etmişti. Pakistan  askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16  Aralık 1971'de Doğu Pakistan yeni adıyla Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan  etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi  yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.- Cumhurbaşkanı Erdoğan da  kararı kınamıştıCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da cuma günü Eyüp  Belediyesi hizmet binası ve toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada,  "Bangladeş'te 75 yaşında bir mücahide, hiçbir dünyevi günahı olduğuna  inanmadığımız insana idam kararı veren zihniyeti lanetliyorum. Her türlü  girişimde bulunmuş olmamıza rağmen burada kinin, nefretin bu denli  yaygınlaşmasını ve şu ana kadar bu tür idamları yapan bir anlayışı ben ne  demokratik bir anlayış, ne de adil bir yönetim olarak görüyorum." ifadelerini  kullanmıştı.