Dünya Yerli Halklar Günü vesilesiyle Sao Paulo’da bir araya gelen Brezilya yerlileri hükümet aleyhine gösteri düzenledi. Mecliste tartışılan yasalar ile topraklarının ellerinden alınmak istendiğini öne süren yerliler, bu yıl ilk kez düzenlenecek yerli halklar olimpiyat oyunlarında seslerini duyurmaya hazırlanıyor.

Ülkenin farklı bölgelerinden 150 kabileyi temsil eden liderler, ekonomik krizden çıkış için yerli bölgelerini feda etmeye hazırlanan hükümete geri adım atması için çağrıda bulundu. Şehrin en işlek caddelerinden birini trafiğe kapatan yerliler, toplanan kalabalığa ve basın mensuplarına problemlerini anlattı. Halk, geleneksel kıyafetleri ile renkli görüntüler oluşturan yerlileri şaşkın bakışlarla izlerken gösteri boyunca polis müdahalesi olmadı.

Yerel ve uluslararası basının büyük ilgi gösterdiği protestoda kabile reisleri anayasa ile güvence altına alınan topraklarının işgal altında olduğunu öne sürdü. Maden arama, petrol çıkarma, baraj yapma ve endüstriyel tarımı destekleme gibi bahanelerle yaşadıkları toprakların ellerinden alınarak hükümet yanlısı işadamlarına verildiğini iddia eden yerliler, kültürlerinin tehdit altında olduğunu ifade etti.

Amazon havzası içinde yer alan Jaragua bölgesini temsil eden David Guarani, doğayı ve yerli halkın yaşam kültürünü tehdit eden kalkınma projelerine karşı olduklarını; konuya dikkat çekmek içinse ülke ekonomisinin can damarı olarak bilinen Paulista caddesinde bir gösteri düzenlemeye karar verdiklerini belirtti.

Sayılarının 1 milyon civarında olduğu söylenen Brezilya yerlilerinin büyük bölümü ülkenin kuzeyinde ve Amazon coğrafyasında yaşıyor. Krizden çıkma bahanesiyle devletin kendilerine kastettiğini varsayan yerliler, mülkiyet ve eşit vatandaşlık haklarının ihlal edildiğini düşünüyor. Konuyu uluslararası mecraya taşımak isteyen yerliler, Birleşmiş Milletler'in (BM) desteğiyle ilk kez bu yıl düzenlenecek Dünya Yerli Halklar Olimpiyatlarını seslerini duyurmak için bir fırsat olarak görüyor.

Brezilya’nın yaşadığı askeri vesayet döneminde toprakları ellerinden alınan yerli kabileler ile o arazilere devlet tarafından yerleştirilen çiftlik sahipleri arasında sürekli çatışma yaşanıyor. İki tarafın da hak talep ettiği topraklar, yıllardır çözülemeyen bir konu olarak Brezilya gündeminde yer ediyor. Sivil anayasada yerlilere ait olduğu tescil edilen ve koruma altına alınan 300 kadar bölge ‘yerli yerleşim merkezi’ olarak özel bir statüde tutuluyor. Ancak maden, petrol, baraj veya tarım açısından gelecek vaat eden ekonomik değeri yüksek arazilere iş dünyası ve rant odaklarının iştahı kabarıyor. Son olarak iş dünyasının lobi girişimleriyle mecliste hazırlanan bir kanun taslağı yerlileri harekete geçirdi. Taslağa göre, ekonomik açıdan değerlendirilebilecek bölgelerin özel statüsünün kaldırılması ve arazilerin ekonomiye kazandırılması hedefleniyor.

Yerlilerin toprak mücadelesine birçok sivil toplum kuruluşu ile birlikte halkın büyük bir bölümü de destek veriyor. Belgesel yapımcısı olarak yerli kültürünü yakından tanıyan Nayara Fernandes de bunlardan biri. Fernandes, yerlilere destek olmak için gösteriye katıldığını ve seslerini daha yüksek duyurmak için dayanışma içinde olduğunu söylüyor.

Liderler, konuşmalarında Brezilya’nın gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını ve yüzyıllar süren sömürge anlayışının ardından ellerinde kalan azıcık toprakların da yeniden işgal edilmek istendiğine vurgu yaptı. Kendisine ’savaşçı’ diye hitap edilen ‘Tucano’ kabilesinin bayan lideri Daiara Tucano, yaşadıkları psikolojiyi şöyle özetledi:

"Avrupa’dan bu topraklara gelen sömürge anlayışı hiçbir zaman bitmedi. Dünyanın en büyük katliamı yerlilere karşı ve Amerika kıtasında yapıldı. Biz yerliler halen ölmeye devam ediyoruz. Sularımızı zehirliyorlar, köylerimizi yakıyorlar, çocuklarımızı öldürüyorlar, kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, dilimizi, dinimizi ve kutsal enstrümanlarımızı yasaklıyorlar. Burada suça itiliyor, marjinalleştiriliyor, hedef gösteriliyor ve susturuluyoruz. Brezilya hükümeti, birkaç ay sonra yerlileri bir araya getirecek uluslararası büyük bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Böylelikle dünyaya sanki farklıklara açık olduğu gibi bir izlenim veriyor. Halbuki bizim açımızdan durum hiçte öyle değil."