Almanya’daki Türk kökenli milletvekilleri ve Türk STK temsilcileri, medyaya baskı ve operasyonların Türkiye’ye uluslararası arenada sürekli güç kaybettirdiğine dikkat çekti. Başbakan Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) Yönetim Kurulu Üyesi ve Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Milletvekili Serap Güler ile Yeşiller Milletvekili Arif Ünal medyaya operasyonların kendilerini, başta parti içinde olmak üzere Türkiye karşıtlarına karşı Türkiye’yi savunamaz hale düşürdüğünün bildirdi.

Almanya’daki Türk kökenli milletvekilleri ve Türk Sivil Toplum Kuruluş (STK) temsilcileri Türkiye’de İpek Medya Grubu’na yapılan polis baskınları ve seçim öncesi tüm muhalif medyanın susturulacağı iddialarına tepki gösterdi. Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU’nun Federal Yönetim Kurulu Üyesi de olan milletvekili Serap Güler, medyaya operasyonlardan sonra parti içinde Türkiye’yi savunamaz hale düştüklerini bildirdi. Yeşiller Milletvekili Arif Ünal da medya susturulursa demokrasiden söz edilemeyeceğini hatırlatarak, Türkiye’de yaşananları Alman meslektaşlarına anlatamaz hale geldiklerini kaydetti.

TÜRKİYE’Yİ SAVUNABİLECEĞİMİZ BİR ŞEY BIRAKILMADI

CDU Federal Yönetim Kurulu Üyesi ve KRV Milletvekili Serap Güler, “Muhalif basın bu kadar susturulursa demokrasi diye bir şeyin anlamı kalmaz.” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasiyi sadece seçim sandığı üzerinden tanımlamasını değerlendiren Güler, Kuzey Kore, Suriye, Suudi Arabistan, Rusya, Çin gibi ülkelerde de seçim yapıldığını ancak demokrasi olmadığını söyledi.

Serap Güler, “Almanya’daki politikacılarla bunları konuşmak hiç de kolay değil. Hele Gezi olaylarından sonra Türkiye’de demokrasinin maalesef çok zayıf olduğu tüm dünyaya yansıdı. Bu, Alman siyasetçiler tarafından anlayışla karşılanmıyor. Çünkü bir ülkede basın özgürlüğünü, toplantı özgürlüğünü kısıtlamaya çalışırsanız bu ülkenin demokratik bir ülke olduğunu artık ne siz söyleyebiliyorsunuz, ne de Türkiye’ye yönelik böyle bir eleştiri yapıldığında ona karşı Türkiye’yi savunabiliyorsunuz. Şu anda Türkiye’yi savunacak elimizde hiç bir şey kalmadı.” açıklamasında bulundu.

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ KARŞITLARININ ELİ ÇOK GÜÇLENDİ

“Daha önce Türkiye eleştirildiğinde anlatmaya, savunmaya çalışıyordunuz...” diyen Güler, “Hele son gelişmelerden sonra Türkiye’nin maalesef hiç savunulabilecek bir tarafı kalmadı. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine partimizde olumsuz bakanlar önceden de vardı. Ama bu olaylardan sonra onların eli çok güçlendi. Daha önce dini gerekçeleri gösterenlere ‘AB Hıristiyan kulübü değil’ diye savunabiliyordunuz. Ama demokrasinin zayıflığı işin içine girince, gerçekler ortaya çıkınca bunlara karşı argüman da bulamıyorsunuz." ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin AB’ye girip girmemesi CDU’da konu bile değil artık, o kadar uzağa kaydı ki...” şeklinde konuştu. Güler, Türkiye’deki bu gidişat ve AB’den uzaklaşmasının yabancı sermayeyi de ürküteceğini ve ekonominin de önemli zarar göreceğini belirtti.

MEDYA SUSTURULURSA DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLEMEZ

Yeşiller Partisi KRV Milletvekili Arif Ünal ise “Basın özgürlüğü demokrasinin en temel ilkelerinden biridir. Basın özgürlüğünün olmadığı bir yerde demokrasiden bahsetmek gerçekten mümkün değildir.” dedi.

“Diktatörlüklerde öncelikle genellikle öyle, öncelikle basın özgürlüğünü ve demokrasinin diğer ilkelerini çiğnedikten sonra bir tek dünya görüşü tüm halka hakim olmaya başlıyor.” diye devam eden Ünal, “Çünkü basın yayın hem hükümetleri kontrol eden, demokrasinin işleyip işlemediği konusunda onları denetleyen ve halka bu konuda bilgi veren çok önemli bir organdır. Basın özgürlüğü demek yüzlerce gazetenin olması değil, farklı görüşlerde yayınların o ülkede var olmasıdır.” tespitinde bulundu.

SEÇİM TEK BAŞINA DEMOKRASİ OLSA SURİYE’DE DEMOKRASİ OLURDU

Demokrasinin işleyip işlemediğinin göstergesinin sadece seçimler olmadığını hatırlatan Ünal, “Dünyanın en büyük diktatörlüklerinde de seçimler oluyor. Ama muhalefet özgürce propagandasını yapamıyorsa, medya susturulursa istediğiniz kadar seçime gidin demokrasiden bahsetmek mümkün değildir.” ifadelerini kullandı..


Ünal, “Son yıllarda Türkiye’nin Avrupa’daki imajı ne yazık ki gittikçe kötüye gidiyor. Gazetecilerin tutuklanması, yayın kuruluşlarının aranması. Bir medya kuruluşu suç işliyorsa bu ülkede mahkemeye gidilir. Türkiye’yi anlatmakta gittikçe zorlanmaya başladık.” dedi.

Uluslararası finans kaynaklarının politik ve sosyal istikrar istediklerini bildiren Ünal, “Politik ve toplumsal alanda bir kargaşa olması, basın özgürlüğünün olmaması o ülkeye yapılan yatırımların gittikçe azalacağı anlamına geliyor. Hatta yatırım yapmış olanlar da yarın hepsi çekip gidebilir. Gerek ekonomi, gerekse turizm kötü etkilenir. Her ülkede, demokratik çerçevede yapılan muhalefete olanak sağlamazsanız herhangi bir dönemde patlak verecek demektir. Dünyanın hiç bir yerinde baskıyla sosyal ve politik problemler çözülmemiştir.” şeklinde konuştu.

DARBELERDE BİLE MEDYA KURUMLARI KAPATILMADI

CHP Köln Derneği Başkanı Günay Çapan ise medyanın görevinin zaten muhalefet etmek olduğunu kaydetti. Askeri darbelerde bile medyanın kapatılmadığını hatırlatan Çapan, “Eğer böyle bir şey olursa o ülkede demokrasiden söz edilemez.” dedi. Medyanın susturulması durumunda yabancı yatırımcının gelmeyeceğini bildiren Çapan, “Yerli şirketler bile ya ülkeyi terk eder veya yatırım yapmaz.” diyerek, dayanışma çağrısı yaptı.

MİLLET MEDYANIN SUSTURULMASINA MÜSADE ETMEZ

ATİB Genel Başkanı İhsan Öner ise Türkiye’de tam bir bilgi kirliliği yaşandığını hatırlattı. Farklı görüşte yayıncılığın garanti altında olması gerektiğini vurgulayan Öner, “Herkesin aynı şeyi söylemesi doğru olmaz ki. Eleştiri veya muhalefet susturulamaz. Eleştiri yapan medyanın susturulacağına inanmıyorum, demokratik bir ülkede böyle bir şey olmaz. Millet buna müsaade etmez.” dedi.

Köln Uyum Meclisi Başkan Yardımcısı Ahmet Edis ise “Basın özgürlüğü demokrasinin en temel ilkelerinden birisidir. Basın özgürlüğü olmazsa demokrasi tehlikededir. Türkiye’deki olaylara şaşırıyoruz. Muhalif medya susturulursa Türkiye’nin imajını, ekonomi ve turizmi etkiler.” açıklamasında bulundu.

Facebook partisi Temiz Toplum Partisi (TTP) Mütevelli Heyeti Başkanı Berat Bayraktar ise, “Türkiye’de artık demokrasi diye bir şey zaten yok da, Tayyip Erdoğan’ın böyle giderse bizi Kuzey Kore ile pişti yapmasına ramak kaldı. Milletin de umurunda değil, sadece maddi çıkarına bakıyor. Kirli toplumun içinden temiz siyasetçi çıkmaz.” diye konuştu.