Güney Kore’nin önemli akademisyenlerinden Prof. Lee Joon-woong, Türk basının bugünkü durumunu, 40 yıl önceki Kore medyasına benzetti. Askeri rejimler döneminde büyük şirketlere devletin baskı yaparak muhalif basına reklam verilmesinin engellendiğini aktaran Prof. Lee, o dönemde eleştirel görüşlere sahip medya mensuplarından birçoğunun işten atıldığını, bazılarının ise hapse girdiğini aktardı.

Güney Kore'de faaliyet gösteren İstanbul Kültür Merkezi ile Seul Üniversitesi Asya Araştırma Merkezi’nin (SNUAC) düzenlediği panel programlarında IŞİD sorunu, Türkiye'nin Suriye politikası ve Türk medyası ele alındı. Koreli milletvekili Choi Jae-cheon'un katkılarıyla düzenlenen programlara Güney Kore’nin önde gelen Ortadoğu ve medya uzmanları ile seçkin akademisyenler katıldı. Kore Parlamentosu’nun ev sahipliği yaptığı programlara, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü ve Zaman yazarı Abdülhamit Bilici de davet edildi.

BİLİCİ: TÜRKİYE'NİN İTİBARI BÜYÜK DARBE ALDI

Seul Üniversitesi Asya Araştırma Merkezi’nde düzenlenen “Türkiye’de Demokrasi ve Medyanın Rolü” konulu panel, İstanbul Kültür Merkezi Müdürü Hüseyin Yiğit ve SNUAC’nın Başkanı Prof. Kang Myung-koo’nun açılış konuşması ile başladı. Abdülhamit Bilici, “Türkiye’nin Demokratikleşmesi Sürecinde Medyanın Rolü” başlıklı konuşmasına, AVEA organizasyonunda Cihan muhabirinin maruz kaldığı “ağlatan akreditasyon” uygulamasını anlatarak başladı. Bilici daha sonra, bir tv dizisi veya 2 köşe yazısına dayanılarak Hidayet Karaca ve Ekrem Dumanlı’nın silah terör örgütü kurucusu olmakla suçlandığını, AK Parti hükümetine karşı darbe girişimlerini haber yapan Mehmet Baransu’nun tutuklandığını, yolsuzluk dosyalarının kapatılmasını eleştiren bir tweet attığı için Sedef Kabaş’ın 10 yıl hapis talebiyle yargılandığını dile getirdi.

Koreli gazetecilerin,“Daha önce ilaç sektöründe aktif olan Ethem Sancak’ın nasıl birden medya patronu haline geldiği” gibi ilginç sorularına muhatap olan Bilici, Türkiye'deki medyanın hangi yöntemlerle kontrol altına alınmaya çalışıldığını ve “Alo Fatih” hatlarının fonksiyonunu açıkladı. Türk medyasının geçmişte de otoriter rejimler altında baskılara maruz kaldığını söyleyen Bilici, şöyle konuştu: “Şimdiki farklılık, bu kez seçilmiş sivil bir iktidar eliyle medyaya baskı yapılıyor olması. 2-3 yıl öncesine kadar demokrasi alanında önemli reformlara imza atan bir iktidarın otoriter çizgiye savrulması, ülke içinde ve dışında dün kendisine destek veren herkesi büyük hayal kırıklığına uğrattığı gibi, Türkiye’nin uluslararası itibarına da büyük zarar verdi.”

DARBE DÖNEMİNDE DE REKLAM BASKISI, İŞTEN ATILMA VE HAPİS UYGULAMASI VARDI

Panelin moderatörlüğünü üstlenen Seul Üniversitesi Basın Yayın Bölümü öğretim üyesi Prof. Lee Joon-woong, Bilici’nin konuşmasını değerlendirdi. Prof. Lee, Türkiye'deki medyayı 40 yıl önceki Güney Kore basınına benzetti.

Askeri rejimler döneminde Türkiye’dekine benzer yöntemler kullanılarak ülkede basının kontrol altına alınmaya çalışıldığını aktaran ünlü akademisyen, Güney Kore'den örnekler verdi.

Prof. Lee, Türkiye’de şu an olduğu gibi, Güney Kore'deki askeri rejim döneminde de büyük şirketlere devletin baskı yaparak muhalif basına reklam verilmesini engellediğini anlattı. Lee, o dönemde birçok basın mensubunun işten atıldığını, bazı gazetecilerin ise yazdıklarından dolayı hapse girdiğini belirtti.

KORE PARLAMENTOSU'NDA, “SIFIR SORUNDAN SIFIR ARKADAŞA” VURGUSU

Güney Kore Parlamentosu'nda da “IŞİD’e Nasıl Bakmalıyız?” konulu ayrı bir panel düzenlendi. Dışişleri Bakanı Yun Byung-se ve Meclis Dışilişkiler Komisyonu Başkanı Na Kyung-won'un açılış konuşmalarıyla katıldığı panelde Bilici, "Türkiye'nin Suriye Politikası ve IŞİD Sorunu" başlıklı bir tebliğ sundu. Beşşar Esed rejiminin 2 ay içerisinde çökeceği hesabı üzerine kurulan Suriye politikasının tamamıyla iflas ettiğinin altını çizen Bilici, 4 yıldır devam eden iç savaşın Türkiye’yi olumsuz şekilde etkilediğini ifade etti. Müslümanların 2 asırdır geri kalmışlıktan çıkış yolu aradığına dikkat çeken Bilici, başkalarına düşmanlık üzerine kurulu bütün siyasi hareketlerin gençlerin bu ezilmişlik duygusundan yararlanmaya çalıştığını vurgulayarak, buna karşılık Bediüzzaman Said Nursi ve Fethullah Gülen gibi Müslüman önderlerin, medeni ve müspet harekete dayalı çözüm önerilerine dikkat çekti. Ayrıca Bilici, IŞİD sorununun ortaya çıkmasında, Irak işgalinin oluşturduğu ortam, Suriye’deki otorite boşluğu, Sünnilerin yönetimlerden dışlanması, BM’nin yetersizliği, uluslararası ve bölgesel güçler arasındaki yoğun rekabet, meşru muhalefetin başarısızlığı gibi faktörlerin rolüne dikkat çekti.

Panelde konuşan Ortadoğu uzmanı Dr. Park Hyun-do, Türkiye’nin bölge politikası hakkında değerlendirmeler yaptı. Dr. Park, Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirerek, Erdoğan yönetiminin “başlangıçta bölgeye örnek olmaya çalışırken, daha sonra bölgeye hakim olmaya çalışıyor gibi bir görüntü verdiğini” söyledi. Park, AK Parti'nin komşularla 'sıfır sorun' politikasının 'sıfır arkadaş'a dönüştüğünü söyledi. Ortadoğu uzmanı Park’ın “sıfır arkadaş” benzetmesi salonda gülüşmelere yol açtı.

JUNG: ‘HALİFELİK’ İSTİSMAR EDİLİYOR

Güney Kore'nin önde gelen Türkologlarından Prof. Lee Hee-soo'nun moderatörlüğünü yaptığı panelde, Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Afrika Daire Başkanı Yeo Sung-joon, Seul Üniverstesi'den Lee Geun ve KBS Televizyonu yayın konseyi üyesi Jung Pil-mo, konuyla ilgili konuşmalar yaptı. Jung Pil-mo, konuşmasında Müslümanların hâlâ 'Halifelik' makamına büyük bir saygı beslediğine dikkat çekerek, birçok siyasetçi ve terörist liderin, Müslümanların bu duygularını istismar ettiğini belirtti.