Evet, eğitim meselelerinin temelinde ne var? Öğretmenlerimizin yetersizliği mi, öğrencilerimizin isteksizliği mi, okullardaki teknolojik, donanım, fiziki ve benzeri imkansızlıklar mı, okul idarecilerimizin ya da genel olarak yöneticilerimizin ilgisizliği mi, bilgisizliği mi, eğitim sistemindeki katı yaklaşımlar mı, toplumdaki tembellik ve çözümü başkasından bekleme anlayışı mı? Hangisi var? Hangisi yok ki, diye söylenenleri duyar gibi oluyorum. Çoğu zaman, temel konulardaki meselelerin bir tek sebebi olmadığı ve çeşitli sebepleri olduğu gibi, burada da yani eğitim sorunlarında da çeşitli sebepler mevcuttur. Öğretmenlerimiz çağın gerekleriyle yüzde yüz donatılmamıştır. Yabancı dil hâkimiyeti yüzde yüz olup da dünyanın ileri ülkelerindeki gelişmeleri takip edecek donanımda kaç öğretmenimiz var? Çok açık bir gerçek ki, bu kalitede öğretmen maalesef azdır. Öğretmenlerimiz, hem okul içi hem de okul dışı davranışlar açısından “bir model” olmalıdır. Model öğretmen sayısı yüzde kaçtır? Öğretmenlerimiz öğrencilere “hak, hukuk, adalet, empati, sempati, hoşgörü” noktasında söz ve davranışlarıyla örnek olmalıdır. Sözü uzatmaya gerek yok. Öğrencilerimizin durumuna geldiğimizde, öğrencilerimizin okula karşı isteksizliklerinin temelinde, işte şu dört hakikat yatmaktadır. Birincisi, okul dedikleri zaman kafalarında çağrışan “kuralcılık” oluyor. Başlaması bitmesi, okuması yazması, defteri kitabı ile baştan sona kuralcılık kokan sistem değişmelidir. Tek merkezden yönetilen eğitim anlayışı kuralcıdır. Kuralcılık insanlara nerede olursa olsun itici gelir. Önemli olan kuralcılık değil, kurallarda zamana-şarta göre esneklik ve serbestliktir. Bunu sağlamak gerek. İkincisi, öğrencilerin “okula gitme ve gönderilme nedenleri” onları isteksiz yapıyor. Öğrenciler okula bir meslek sahibi olmak için, maddi kazanç sağlama kapısı olduğu için gönderiliyor. Böyle olunca da, kısa yoldan köşe dönme felsefesi zihinlere işliyor. “Doktor olsam da birkaç yıl içinde zengin olsam, mühendis olsam da müreffeh bir hayat yaşasam” hayalleri kuran öğrenci okulu ara bir kademe olarak görmeye başlıyor. Okul ara bir kademe değil, beşikten mezara kadar öğrenmek ve öğretmekle sorumlu olduğumuz bir kutsal mekân olarak gösterilmeli ve öyle görülmelidir. Üçüncüsü, Okuldaki öğretmen ve idarecilerin formel yaklaşımları öğrencileri isteksiz yapıyor. Maaşı için öğretmenlik ve idarecilik yapanlardan formel davranış dışında bir tavır beklememek gerek. Maalesef öğretmen ve okul idarecilerinin çoğu bu anlayışta. Dördüncüsü, öğrenciler kendilerinden önceki ağabeylerinin yaşadığı tecrübe ve okul sonrası üniversiteye girememe, bir işe yerleşememe gibi durumlara bakarak isteksiz oluyor ve “okusam da nasıl olsa bir işe yaramayacak” diye düşünüyor. Eğitim sorunları arasında öğretmen ve öğrenci temelindeki bu sorunlar yanında, fiziki, teknolojik imkânsızlıkları, dershanelerin okulun yerini alması ve benzeri sorunları sayabiliriz. Bunların çözümü çok açıktır. Devletin eğitim hizmetleri dışındaki alanlarda savurganlığını bilmeyen yok. İşte bu alanlarda ciddi bir tasarrufa gidilmeli ve eğitime daha fazla kaynak ayrılmalıdır. Toplumun da bu arada eğitimde en önemli noktada olduğunu belirtmeliyiz. Toplumdaki fertler, “okulu Devletin bir okulu değil, Milletin okulu” olarak görmelidir. Okula bakış açısı değiştirilmelidir. Toplumdaki fertler eğitim sorunlarına karşı bizzat aktif destek sağlamalı ve tabir yerindeyse “elini taşın altına sokmalıdır”. Yukarıda sıraladığım bütün sorunlar çözümü için, özetle, “katı merkezî yönetim anlayışının terk edilmesi ve okulların yerinden yöneyim anlayışı içerisinde yönetilmesi, kuralcılığın terk edilmesi, toplumun zihniyet olarak değişmesi, eğitime daha fazla kaynak ayrılması” gerekmektedir. İşte bu noktalarda herkes çaba göstermelidir. Çözümü, Devlet yetkililerinin çalışıp çabalayıp kanun ve kural getirmesinde aramayalım, çözümü A'dan Z'ye Millette arayalım. Herkes karşısındakinin değişmesini bekler, ama hiç kimse kendisini değiştirmeyi düşünmez. Eğitimde de bu geçerlidir. Öyleyse, “eğitim sorunlarının çözümü için lütfen karşımızdakine değil, kendimize bakalım ve yukarıda gösterdiğim çözüm yolları itibariyle hemen harekete geçelim.”