Tarihte adı bilinen ilk yazar olan ve 4300 yıl önce Sümer topraklarında yaşamış olan Enheduanna kimdir

Sümer Ay tanrısı Nanna'nın en büyük rahibesi Enheduanna, bir Akad/Sümer şairi, dünyanın ilk yazarı ve Akad Kralı 1. Sargon'un kızıydı (Büyük Sargon, M.Ö. 2334-2279).

Dünya Forum: Enheduanna / Akad’ın Büyük Rahibesi

Yaşadığı dönemde erkek tanrıların ve erkek egemenliğin tüm hayatı kontrol altına aldığı Ortadoğu'da, Enheduanna kadınların ilk bilinen sesi, kendi kendini imparator ilan eden babası Kral 1. Sargon’un hükümdarlığını takdis eden Büyük Rahibe ve halkın saygısını kazanmış bir bürokrattı.

31 Ara 2017 08:54

Tarkan Tufan  [email protected]

DUVAR – Sümer Ay tanrısı Nanna’nın en büyük rahibesi Enheduanna, bir Akad/Sümer şairi, dünyanın ilk yazarı ve Akad Kralı 1. Sargon’un kızıydı (Büyük Sargon, M.Ö. 2334-2279). Enheduanna’nın gerçekten de Sargon’un öz kızı olup olmadığı tam olarak bilinmiyor. Bununla birlikte, Sargon, Enheduanna’yı, Sümerlilerin en önemli tapınağının (Ur kentindeydi) yüksek rahibe pozisyonuna yükseltmek için büyük bir destek verdi ve Sümer tanrılarını Akad tanrılarıyla kaynaştırma sorumluluğunu kendisine yükledi. Amacı, imparatorluğunun gelişmesi için ihtiyaç duyduğu istikrarın sağlanmasıydı.

Akademisyen ve araştırmacı Paul Kriwaczek bu konuda şunları yazıyor, “Onun kompozisyonları, modern zamanlarda yeniden keşfedilmesine rağmen, yüzyıllar boyunca dilek duası modelleri biçiminde yaşamaya devam etti. Babilliler aracılığıyla, İbranice yazılan İncil’i ve Yunan Homeros’un ilahilerini ve dualarını etkilemiş ve ilham kaynağı olmuşlardı. Tarih boyunca ismi bilinen ilk edebi yazar olan Enheduanna’nın sürmekte olan yankıları, erken Hıristiyan kilisesinin ruhbanları tarafından da işitilmişti.”

Yaşamı boyunca süren etkisi, en az edebi mirası kadar önemliydi. Enheduanna babası tarafından büyük bir sorumluluk verilerek kendisine emanet edilen bu beklentileri aşmakla kalmayıp bütün kültürü de etkiledi. Yazılı eserleri aracılığıyla Mezopotamya tanrılarının doğasını ve insanların ‘ilahi’ olduğu algısını değiştirdi.

RAHİBENİN HAYATI

M.Ö. 23. Yüzyıl’da (M.Ö. 2285-2250) yaşayan Enheduanna, Sümer Tapınağı’nın en büyük rahibelerindendi. Akadlar, Mezopotamya’da Semitik (Sami kökenli) bir dil konuşan insanlardı. Büyük Sargon’un hükümdarlığı altında, Akad İmparatorluğu birkaç Sümer şehir devletini ele geçirmişti; kimi kaynaklar bu kentlerin sayısını 34 olarak verir. Sargon’un en büyük fetihlerinden biri Sümer şehri Ur’u ele geçirmesiydi. Fırat Nehri’nin ağzında bir kıyı kenti olan Ur, ticarete ve ulaşıma kolay erişim imkânının yanı sıra verimli ovalara sahipti.

Enheduanna, Akadların tanrılarını Sümerler tanrılarıyla uzlaştırması ve böylece büyük Ur kentinin Sargon’un egemenliğini kabul etmesi için görevlendirildi.

Kentin kalbi olan tapınak kompleksini organize etti ve tapınağı yönetmeye başladı. Ardından Lugal-Ane adındaki bir Sümer isyancının başlattığı ayaklanmaya karşı direndi ve onu yenerek sürgüne yolladı. Akad İmparatorluğu bölgeye getirdiği tüm zenginlik ve istikrara karşın, kontrolü altındaki çeşitli bölgelerde yaşanan ayaklanmalarla uğraşmak zorundaydı. Enheduanna’nın Sümer bölgesindeki sorumluluklarından biri de halkın dini yönelimlerini kontrol altında tutmak olabilirdi.

Enheduanna (ayrıntı)

Sargon, kızını Sümer Tapınağı’ndan sorumlu kılarak, politik anlamda hassas bir zaman diliminde, kendi iktidarı açısından muazzam bir güven hissetmiş olmalıydı. Enheduanna, büyük olasılıkla farklı bir Semitik isimle doğmuştu. Bununla birlikte, Sümer kültürünün kalbi olan Ur’a taşınırken, Sümer dilinde resmi bir unvan aldı. 4 bin 300 yıl önce yaşamış olmasına rağmen, Enheduanna’nın tarihi varlığı köklü bir yapıya sahipti. Sadece onunla ilgili tarihi kayıtlar değil, aynı zamanda Ur’da onun görüntüsünü taşıyan büyük bir taş disk bulundu.

Peki, Enheduanna’nın günlük yaşamı nasıldı? Ay tanrısı Nanna ve eşi Ningal’in rahibesi olarak kendisi ve çalışanları, bir ritüel olarak heykelleri temizlemek ve onlara kıyafetler hazırlamak, heykellere temas etmeden yanlarında yıkanmak, hayvan adaklar sunmak, çalışmak, mücevherat ve diğer materyaller temin etmek ve ayın farklı evrelerindeki astronomik kayıtların tutulması gibi işlerden sorumluydu. Bu astronomik gözlemleri kendi başlarına yapıp yapmadıkları bilinmiyor.

Dini ve bilimsel sorumluluklarına ek olarak, önemli bir tarımsal girişim üzerinde çalışıyordu. “Kâhin” unvanı, arazinin verimliliğini denetleme kapasitesini de içeriyordu ve çiftçi, balıkçı, çoban ve diğer hayvan üreticisinden oluşan bir grup insanı yönetiyordu. Bu kadar büyük bir üretim ordusu tarafından ortaya konan zenginlik, tapınakları da son derece zengin hale getirdi; bu sayede kişilere ve krallara önemli miktarda krediler vererek, eski çağın bankaları durumuna geldiler. Enheduanna’nın kâhin olarak bir diğer görevi de tanrıların rüyalarıyla ilgili yorumlar yapmak ve kehanetlerde bulunmaktı.

AİLESİ

Akadlar ve Sümerler hem Mezopotamya vadisinde yerleşikti hem de benzer tanrılara tapınmak dahil, çok yakın bir kültürel alışveriş yaşıyordu ancak iki topluluk dilbilimsel açıdan farklıydı. Sargon, imparatorluğu iki halkın gergin olmadığı bir düzende birleştirdi. Sargon’un ölümünden sonra Enheduanna’nın iki kardeşinin her biri sırayla tahtta hak talep etti ve bir ayaklanma başladı. Yeğeni Naram-Sin, sonunda onları yendi ve bölgeyi bir kez daha birleştirdi. Naram-Sin’in iktidarda olduğu dönemde Enheduanna hâlâ yüksek rahibeydi.

Çoğu bilim insanı, Enheduanna’nın muhtemelen Sargon’un soyundan geldiğini kabul ediyor; çünkü en hassas dini göreve kendi çocuklarından birisini tayin etmiş olmalıydı; daha önce Sümerlerce kontrol edilen güney Ur kentine atanan Rahibe, büyük bir siyasi kazanım sağlamıştı. O, oldukça zeki, akıllı ve okur-yazar bir kadındı.

ŞİİRLERİ, ESERLERİ

En çok, “Büyük-Kalpli Tanrıça”, “İnanna’nın Yücelişi” ve “Korkunç Güçlerin Tanrıçası” biçiminde tercüme edilen Inninsagurra, Ninmesarra ve Inninmehusa, tanrıça Inanna’ya ilişkin üç güçlü ilahiydi (daha sonradan bu isimler İşhtar ve sonrasında Afrodit ile özdeşleşecekti). Bu ilahiler, Sargon’un egemenliği altındaki Akad İmparatorluğu halkı açısından tanrıları yeniden tanımladı ve Kral’ın ihtiyaç duyduğu dini homojenliği sağlamaya yardım etti. Enheduanna 40 yılı aşkın bir süre, Lugal-Ane’nin otoritesine karşı yapılan darbe girişimi boyunca bile rahibelik görevini sürdürdü.

Enheduanna, ilahilerine ek olarak, kişisel hayal kırıklıklarını ve umutlarını, dini bağlılığı, savaşa verdiği yanıtı ve yaşadığı dünya hakkındaki duygularını yansıtan (bilindiği kadarıyla) kırk iki şiir yazmıştı. Tarzı oldukça kişisel ve doğrudandı.

Bu eserlerin estetiği ve güzelliği bir yana, Mezopotamya teolojisi üzerindeki etkisi oldukça derindi. Enheduanna, daha zengin bir sanat anlayışı oluşturmak üzere Sümer ve Akad inançlarını sentezleyerek, tanrıları ülkenin insanlarıyla daha yakın bir hale getirdi. Örneğin Ay Tanrısı Nanna hakkındaki düşünceleri, onu daha derin ve daha sempatik bir karakter haline getirdi ve İnanna’yı yerel bir tanrıçadan “Cennetin Kraliçesi” konumuna kadar yükseltti. Bu iki ismi eserleri aracılığıyla dönüştürdü ve eskisinden çok daha merhametli göründüler; bunlar, zaman içerisinde sadece Sümerler veya Akadlar için değil, bölgedeki tüm insanlar için birer tanrı veya tanrıça konumuna yükseldiler.

TAŞ DİSK

Başlangıçta “beyaz kalsit” olarak kaydedilmiş ve daha sonra “yarı saydam su mermeri” olarak kataloğa alınmış olan disk, şimdi “kireç taşı” olarak bilimsel bir şekilde etiketlenmiş durumda. Bu parça, 25.6 cm çap ve 7.1 cm kalınlıkta. Arka sıradaki yazıtı on bir sütundan oluşuyor ve Enheduanna’yı Nanna’nın karısı ve Kral Sargon’un kızı olarak tanımlıyor. Diskin işlevi bilinmemesine rağmen, muhtemelen tapınakta mimari ve adak unsuru olarak görev yapmıştı.

Disk üzerinde temsil edilen sahne “eski bir Sümer ayinine ait; ancak bazı yeni Akad notları içeriyor. Rahibe, eskiden bir omzunun üstünde atılan duran şal yerine, uzun bir rahibe giysisi giymektedir. Enheduanna bir saflaştırma ayinine katılıyor ve bunu kurtuluş töreni izliyor.

Diskin yuvarlak şekli, Ay Tanrısı İnanna’nın özelliklerinden biri olan Dolunay’ı temsil eder ve Enheduanna, Yüksek Rahibe olarak onu onurlandırırdı. Ay, yağmur ve besin getiren, nemli bir yıldız olmasının yanı sıra, kadın tanrıların en önemlisi olarak görülürdü.

O dönemde kullanılan bir Ay takvimi bulunuyordu; tarım, gün, ay ve yılın parçalarını belirleyerek gerçekleştirilirdi. Ay Tanrısı’nın başlıca rolü kaderimizi tayin etmekti. Ayrıca, dolunay, Enheduanna’nın bir din yapısıyla işlevini tanımlayan, yeryüzündeki tanrıçayı temsil eder. “Heduanna”, gökyüzü, en parlak veya aydınlık görünümüyle ay için kullanılan bir tanım olan “cennetin süslemesi” anlamına gelirdi.

İLAHİLER

Bilim insanları, öncelikle Nippur’daki arşivlerde bulunan Eski Babil metinlerinin, orijinal ilahilerin Neo-Sümer kopyaları olduğunu ortaya koymuştur. Bu ilahilerin dini miras üzerinde derin bir etkisi vardı. Yunanistan’ın Delfi Tapınağı’ndaki kâhinlerden Mısır’da dans eden rahibelere, hatta savaşçı rahibelere veya Amazonlara varana dek belirleyici ve önemli bir sosyal rol oynamıştı.

Enheduanna tanrıçaya övgü ya da adak sözleri içeren şarkılar söylüyor ve birçoğu Ur’da gömülü halde bulunmuş olan bir müzik aleti, muhtemelen lir benzeri bir enstrümanla birlikte seslendiriyordu. İlahiler, babası Kral Sargon’un birleşik imparatorluğunu Asya’dan Yakın Doğu’ya doğru yaymaya yönelik sömürgeci hırslarında yardımcı bir görev üstleniyordu.

İlâhilerde aktarılan “siyasi ve dini gerçekler”, Enheduanna’nın bir şair ve bir peygamber olarak övgü kazanmasına yol açmıştı. Dünya edebiyatında ismi bilinen ilk yazar olarak kabul edilen Enheduanna’nın ilk anlatısı şöyle başlıyordu: “Ben, Enheduanna …” Ve bu sözle tarihte çok büyük bir adım atılmış oluyordu. O güne dek yazarı bilinmeyen binlerce dua, şiir ya da şarkı, Enhedunna’nın ardından zamanla anonimlikten çıkarak, kim olduğu bilinen insanların eserleri haline gelecekti.

Tapınakta kadınların eğitimi ve yazarların yetiştirilmesi işleri de gerçekleşiyordu. Okuma-yazma gücü, güçlü bir elit kesimle sınırlı olduğundan, yazarlık ve sanat seçkinlerin sahip olduğu ayrıcalıklardı.

Şiirsel kompozisyonlar, tapınak ilahileri koleksiyonu ve tanrıçaya adanan ilahi dualarla İnanna, Enheduanna’nın edebi bir yaratımıydı. Antik Sümer’de bir kadın ancak prenses olduğunda edebiyatın en üst sıralarında yer alması mümkün olabilirdi. Enheduanna, kayıtlara geçen ilk kadın şairdi. Ayrıca, Sümer ve Akad’ın kült ibadetlerinde, dil kullanımında ve farklı geleneklerinde iki alanı birleştiren rolü sebebiyle bazı önemi manevi liderler arasında yer aldı.

Yaşadığı dönemde erkek tanrıların ve erkek egemenliğin tüm hayatı kontrol altına aldığı Ortadoğu coğrafyasında, Enheduanna kadınların ilk bilinen sesi, kendi kendini imparator ilan eden babası Kral 1. Sargon’un hükümdarlığını takdis eden Büyük Rahibe ve halkın saygısını kazanmış bir bürokrattı. Binlerce yıl önce hayatımıza kattığı öykülerin anısı, günümüzde bile popüler kültürün birçok alanını etkilemeye devam ediyor.

İNANNA VE EBİH

Sana tapınılmayan dağlarda
bitkiler lanetlidir.
Sensin her şeyin azametini küle çeviren.
Kanlı yaşlar döker nehirler senin için,
ve insanlar içmeye su bulamaz.
Dağların kolları sana bend olur
kendi ahenkleriyle.
Sağlıklı genç adamlar saf tutarlar önünde
kendi ahenkleriyle.
Dans eden şehir fırtınalarla dolar,
genç adamları sürüp önüne, tutsağın kılar.
(Şiir Çevirisi: Ayten Mutlu)