Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye'de sanayinin ihmal edildiğini savundu. Yılmaz, "Türkiye'nin büyümesini temin edeceği faktörlerin verimlilik bazında baktığımızda en önemlisi olan ve sürükleyicisi olan sanayiyi ihmal ediyoruz. Bizim bu şekilde devam etmemiz mümkün değil." dedi.

Capital ve Ekonomist dergileri tarafından dördüncüsü düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ilk günü, 'Yarına Hazırlık: Dijital Dönüşüm, Yatırım, Yeni Fırsatlar' oturumu ile sona erdi. Accenture Genel Müdürü Tolga Ulutaş moteratörlüğündeki oturumda, IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen, Doğa Koleji CEO'su Bünyamin Çelikten, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Konukoğlu, ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir konuşmacı olarak yer aldı.

Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye'nin büyümesinde imalat sanayinin biraz ihmal edildiğini ifade etti. Özdemir, şöyle konuştu: "GSMH içinde imalat sanayi yüzde 15'ler seviyesinde. Bunun 25 seviyesinde olması lazım. Gelişmiş ülkelerde yüzde 30'a kadar çıkıyor, hizmetlerin büyümesi ile geriliyor. Fakat biz 1998'lerde ulaştığımız yüzde 23 seviyesi var. Sanayimiz gerilememiş ama ondan sonra Türkiye'nin büyümesi başka sektörlerden olmaya başlamış. Sanayinin büyümesi pay kaybetmiş. Bugün 15 seviyesindeyiz. Bunun sonucu Türkiye'nin büyümesini temin edeceği faktörlerin verimlilik bazında baktığımızda en önemlisi olan ve sürükleyicisi olan sanayiyi ihmal ediyoruz. Bizim bu şekilde devam etmemiz mümkün değil. Hep birlikte bunun farkına varmak zorundayız. İş gücünün sayısal artışı, sermayenin artışı, paranız var, makinelerinizi yağlıyorsunuz, bunlarla sürdürülebilir bir büyüme temin edemiyorsunuz. Çünkü bu kaynaklar sınırlı, başka taleplerle sizin büyümenizden pay istemeye başlıyorlar. Biz bu faktörleri veri kabul edip, bunların verimliliğini artıracak alanlara yönelmemiz gerekiyor. İşte bu verimlilik artışının hangi sektörde en kolay yapılabilir diye baktığımız zaman sanayi sektörünü görürüz. Verimlilik artışı sanayi sektöründen gelen kısmı en yüksek payı alıyor. O zaman sanayinin üretmek dışında başka işlevleri de yerine getirdiğini görmemiz ve önemini bir kez daha kavramamız lazım. Sanayi faktör verimliliğini nasıl sağlıyor, kullandığı makinenin verimliliğini artırıyor, inovasyon. İş gücünü eğitiyor, sonuç, inovasyon, verimlilik."

Sanayinin de dijitalin farkında olduğunun altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: "Aslında sanayi de sürükleyici sektör olarak yarına hazırlanırken dijitalin imkanlarından yararlanıyor. Yani tarım sektöründen gelen bir insan olarak, sanayide dijitalleşmenin etkisini gördüğümüz gibi, tarımda da hizmet sektöründe de yüzlerce örnekle açıklayabiliriz. Biz bu faktör verimliliğini temin etmek için sanayiye rol biçtik. Kendi rollerimizi de unutmayalım. Eğitim meselesini hep birlikte halletmemiz lazım. Eğer eğitimi tamamlayamazsak, yani fen bilimleri, matematik, mühendislik gibi alanlardan birinden yada birkaçından eğitim almış insan kaynağı oluşturamazsak bu sayısallaşmayı anlayamayız. Aslında dijital devrim sayılardır değil mi? Bu sayısal dünyayı kavramamız mümkün olmaz. Önümüzde bekleyen en büyük problem de eğitimdir."

"BİZİM İNEKLERİMİZ, DÜĞÜNE GİDEN GELİNLER GİBİ HER ŞEYİ TAKIP TAKIŞTIRMIŞ VAZİYETTE GEZİYOR"

"Bilgiyi toplama kabiliyetimizin, işleme kabiliyetimizin, iletme kabiliyetimizin en üst seviyede olması lazım" diyen Yılmaz, "Yani 4G'ye geçtik geçiyoruz yok, millet 5G konuşuyor, bizim 5G konuşmamız lazım. Bu aşamayı tamamlamamız lazım." ifadelerinin kullandı. Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu yarış bu rekabet sadece birbirimizin arasında değil, bu bilgiyi bizden daha iyi proses edip, yeteneklerimizi bizden çalıp, onları daha iyi uygulayabileceklerle de rekabetimiz var. Eskiden çiftliğin sahibi hayvanlarının ne zaman tohuma geldiğini tecrübeleriyle bilirdi. Bunu iyi yaparsa da rekabet gücü kazanırdı. Yani zamanında bunu yapıp her yıl yavru almayı becereceksiniz. Şimdi onun bu gözlemleri ile yaptığı işi nasıl yapıyoruz. Bizim inekler yeni düğüne giden gelinler gibi her şeyi takıp takıştırmış vaziyette geziyorlar. Ayağında halhalı, boynunda kolyesi, kulağında küpesi ile geziyorlar. Bunlarla, hani o çiftlik sahibinin gözlemleri ile biriktirdiği bilgi var ya, o bilgiyi topluyoruz. Kaç adım attı, yattı mı kalktı mı, bu bilgileri topluyoruz sonra bunları işliyoruz. Bakıyoruz ki en optimum yeri bunun, adım sayısının 'x', vücut ısısının 'y' olduğu nokta. Bunu yakalayınca bana haber ver diyoruz makineye. Makine bunu haber veriyor. Şimdi tohumlamayı elle yapıyoruz. Ama yakında bunu da robota teslim edebiliriz. Çünkü sağım kısmını robot hallediyor şuanda."

ÖZDEMİR: DEVLETİN ELİNDE HALA SANTRALLER VAR, ONLARI HIZLA ELİNDEN ÇIKARMALI

Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ise enerji sektörünün önünün açık olduğunu söyledi. Arz fazlalığı devam etse dahi 2017'de Türkiye'nin enerji açığının olacağını vurgulayan Özdemir, "Enerji yatırımlarına devam etmeliyiz. Türkiye'de enerji santralleri özelleşiyor. Doğalgazı özelleştiriyorlar, çok doğru yapıyorlar. Verimlilik artıyor. Daha az gaz yakarak verimliliği artırıyorlar." ifadelerini kullandı.

Devletin elindeki kömür santrallerinin de hızla özelleştiğini belirten Özdemir, "Türkiye'de kimse moralini bozmasın, yatırımlara devam edelim. Enerjide daha alınacak çok yolun olduğuna inanıyorum. Türkiye büyüyecekse, Türkiye bir AB ülkesi olacaksa kimsenin bundan şüphesi olmasın. Daha devletin elinde santraller var. Bunları hızla elinden çıkarması lazım. Bugünkü fiyat sisteminin de devletin elinde bulunan sıfır maliyetli, bence sistem topaldır. Devletin santrallerini bir an önce özelleştirmesi lazım. Devlet 21 bölgeye böldü ülkeyi ve dağıtımın tamamını özelleştirdi." diye konuştu.

ÇEÇEN: HAVAALANLARI DA HALKA ARZ YÖNTEMİYLE ÖZELLEŞTİRİLMELİ

IC Holding Yönetim Kurulu başkanı İbrahim Çeçen, özelleştirmenin hala tamamlanamadığını söyledi. Enerji üretiminin daha henüz yüzde 22'sinin devletin elinde olduğunu, bu miktarın artık devlette kalmaması gerektiğini ifade etti. Otoyol ve köprülerin de özelleştirilmesini isteyen Çeçen, Türkiye'deki bütün havaalanlarının tamamlandığını kaydetti. Bunların büyük bölümünün kiralanmak suretiyle 15-20 yıllık özel sektöre devredildiğini hatırlatan Çeçen, devletin 1,5 milyar dolar gelir elde edeceğini vurguladı.

Çeçen, 1,5 milyarın devlet hava limanları işletmesine gittiğini belirterek, "Madem bu havaalanlarının 1,5 milyar dolar geliri var niye elde tutuyorsunuz. Bunu özel sektörü çok daha iyi yapabilir. Özelleştirme olmayabilir ama halka arz yöntemiyle özelleştirilebilir. Bunun devlete çok büyük gelirler getireceğine inanıyorum." şeklinde konuştu.