Pak Tekstil İşçileri Sendikası (Pak Tekstil İş) Genel Başkanı Selim Demiralp, mevcut sendikaların işçileri ideolojiye, sermayeye ve devlete sattığını, kendilerinin adil ücret, hakkaniyetli çalışma ve iş barışını hedeflediklerini söyledi. Pak Tekstil İş Sendikası’nın 1. kuruluş yıldönümü, Denizli’de sendika binasında düzenlenen etkinlikle kutlandı.

‘İŞÇİ VE İŞVERENİ BULUŞTURAN BİR ANLAYIŞI TEMSİL EDİYORUZ’

Demiralp, 2014 Ocak ayında kuruluş dosyasını teslim eden ve 1 Haziran 2014 tarihinde genel kurulunu yapan sendikalarının, Denizli’nin Türkiye’ye ve tekstil çalışanlarına kazandırdığı en güzel markalardan birisi olduğunu belirtti. “Hak ve Adalet” parolasıyla yola çıktıklarını ifade eden Demiralp, “İçi boşaltılan hak ve adalet kavramlarının içinin doldurulmasını, adil ücret, hakkaniyetli çalışma ve iş barışını hedefliyoruz. Emeği ve sermayeyi putlaştırmadan, bu iki değeri beden ve ruh gibi görerek, dengeli ve insaflı bir sendikacılığı yürütüyoruz. İşçi ve işvereni buluşturan ama vuruşturmayan bir anlayışı temsil ediyoruz.” dedi. Türkiye’de 1 milyon 250 bin tekstil işçisinin sadece 115 bininin sendikalı olmasının, sendika kavramının içler acısı halini ortaya koymaya yeterli olduğunu belirten Demiralp, “Hedefimiz, sendikalı olmayan 1 milyon tekstil işçisine ulaşmak ve sendikamıza üye yapmaktır. Vizyonumuz, dünya ölçeğinde bir tekstil sendikası ve örnek bir sendikacılığı ortaya koymaktır. Her geçen gün büyüyor ve ülke genelinde teşkilatlanmamızı devam ettiriyoruz. Türkiye genelinde an itibariyle 21 il, 9 ilçe ve 115 işyerindeki üyelerimizle portföyümüzde yaklaşık 10 bin tekstil çalışanı bulunmaktadır.” diye konuştu.

‘TAŞERONLUK MODERN ZAMANLARIN KÖLELİK SİSTEMİDİR’

Mevcut sendikaların işçileri ideolojiye, sermayeye ve devlete sattığını ileri süren Demiralp, “Asgari ücret komisyonu açlık sınırını bin 450 TL açıklamışken idarenin asgari ücreti 946 lira ilan etmesi, vicdanları yaralamış ve çalışanlarımızı üzmüştür. Bu rakamı çalışana reva gören hükümeti ve imza koyan sendikaları, kuruluşları şiddetle protesto ediyoruz. Adil bir asgari ücret tespiti için bağımsız ve demokratik örgütlerle istişare edilmesini teklif ediyoruz. Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin gereğinin bu olduğunu ve yetkililerin bu yasalara uyması gerektiğini hatırlatıyoruz. Taşeron işçi sistemi, modern zamanların kölelik sistemidir. Yüzde 50 oranıyla tekstil sektöründe taşeron işçilik sistemi aldı başını gidiyor. Yeni çıkan iş yasalarıyla da adeta kölelik sistemi teşvik edilmektedir.” şeklinde konuştu.

3 bin 560 SGK prim günü dolduranların çalışmaya devam ettiği ve prim yatırmaya devam ettiği takdirde her gün 3 lirasının emekli maaşından düşüldüğünü anlatan Demiralp, şunları kaydetti: “Sonuçta yaş günü dolduğunda işçi emekli maaşı yarı yarıya düşmüş olmaktadır. Acilen bu haksızlığın giderilmesini ve ilgili düzenlemenin yapılmasını istiyoruz. Devletimiz, zengin fakir ayırt etmeden eşit vergi alarak büyük haksızlık yapmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almalıdır. Vergi oranları düşürülmeli, cezaları arttırılmalıdır. Asgari ücretliden alınan zengin vergilerin, kesintilerin kaldırılmasını veya sembolik hale düşürülmesini istiyoruz. Tekstil fabrikalarının çoğunluğunda iş güvenliği denetimi, işyeri personeli olan uzman tarafından yapılmaktadır. Bu etik değildir ve suistimaller doğurmaktadır. İş güvenliği uzmanları bağımsız olmalı veya devlet tarafından finanse edilerek bağımsız denetleme yapmaları sağlanmalıdır. Ek mesai ücretleri çoğu zaman yazılmamaktadır. Mobbing son hızla devam ederken hijyen kuralları, iş güvenliği ihmal edilmektedir. Kimyasallara bağlı hastalıklara önlem alınmamakta, yıpranma hakkı verilmemektedir. İhbar tazminatları, kıdem tazminatları, maaşlar verilmemekte veya zamanında ödenmeyerek çalışanımız mağdur edilmektedir.”

Konuşmaların ardından Demiralp, sendikanın kuruluş yıldönümü dolayısıyla hazırlanan pastayı, Aktif Eğitim-Sen Denizli Şube Başkanı Aydın Karaca ve sendika yöneticileriyle birlikte kesti.