Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) tarafından düzenlen '2023 Yılında Türkiye Ekonomisi: Yol Nereye' başlıklı panelde konuşan Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerem Alkin, Türkiye'nin büyüme için en kritik konu olan ihracata dayalı büyümeyle ilgili sorunu, henüz çözemeyen bir ülke durumunda olduğunu söyledi. Alkin, bu durumun ciddi bir cari açık ve enflasyon olarak geri döndüğünü, önümüzdeki 10 yılda çok ciddi tasarrufa gidilmesi gerektiğini kaydetti. Türk ekonomisinin sürekli açık verdiğini ifade eden Alkin, yabancı ülkelerde tasarrufun milli gelirin en az yüzde 50'si durumunda iken Türkiye'de bu oranın yüzde 13'lerde kaldığını kaydetti. Alkin, bu durumda büyümek için en az yüzde 25 yatırım yapmak durumunda olan Türkiye'nin, ciddi bir açık verdiğini bunu kapatmak içinde yılda en az 90 milyar dolar para bulmak zorunda olduğunu anlattı.

Alkin, “Biz, büyümemiz için en kritik konu olan ihracata dayalı büyümeyle ilgili sorunu henüz çözememiş bir ülkeyiz. O nedenle ihracatımız daraldığı anda, dönüp yeterince tasarrufu olmayan Türk halkına para harcattırarak büyümeye çalışıyoruz. O da ciddi bir cari açık ve enflasyon olarak geri dönüyor.” dedi. 

"TASARRUFTA VAHİM BİR DURUMDAYIZ"

Alkin, bu durumun önümüzdeki 10 yılda, Türkiye'deki tasarrufların artırılması gereken bir dönemden geçmesi gerektiğine işaret etti. Alkin, yüzde 13 olan tasarrufun milli gelire oranının şu an için vahim bir durum arzettiğini anlattı. Çin'in tasarrufunun milli gelire oranının yüzde 50 olduğunu ifade eden Alkin, şunları söyledi: “Çin 8 trilyon doların her sene 4 trilyon dolarını tasarruf yapıyor. O rezerv havadan gelmiyor. Biz 850 milyar doların yüzde 13'ünü tasarruf ediyoruz. Öte yandan, yüzde 25 yatırım yapmamız lazım. Yüzde 25 yatırımdan yüzde 13 tasarrufu çıkarırsak yüzde eksi 12 açığımız olduğu anlamına gelir ki bu da dünyadan senede 80-90 milyar dolar para bulmamız gerektiği anlamına geliyor. Türkiye, senede 80-90 milyar dolar para bularak büyümek zorunda kalan bir ekonomiyse her zaman bir yumuşak karnı vardır.”

"ENFLASYON YÜZDE 3'TE TUTULMALIYDI"

Panelin bir diğer konuşmacısı Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel de 2023 yılına giderken tutturulması gereken en önemli kıstasın büyümenin ne olacağı konusu olduğunu kaydetti. Erçel, “Hatta potansiyel büyüme oranının ne olacağına bakılması gerekiyor. Bir gerçekleşen büyüme oranı olduğu gibi bir de o ülkenin büyüme oranının dışında potansiyel bir büyüme oranı vardır. Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) gelişmekte olan piyasalara yönelik olarak yaptığı araştırmalarda, 2013-2017 senelerinde bize benzer ülkelerin büyüme oranları 3,5'e düşecek denilmiş. Bu durum ülkeyi 90'lı yılların seviyesine götürüyor." diye ifade etti.

Türkiye'de her yıl iş gücü piyasasına giren net bir milyon kişi olduğunu belirten Erçel, bunlara iş bulunması gerektiğini, büyümenin bunun için gerekli olduğunu kaydetti. Erçel, büyümenin en önemli şartının enflasyonu düşük düzeyde tutmak olduğunu, bunun yüzde 3 olduğunu belirtti. 

AKÜ İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Selçuk Akçay ise “2023 yılında Türkiye ekonomisinin dünyada ilk 10 ekonomi arasına girmesidir. Milli gelirin 2 trilyon dolara ulaşması hedefleniyor. Kişi başına 20 bin dolar milli gelir hedefleniyor. İşsizliğin yüzde 5'e düşürülmesi ve Türkiye'nin bilgi ve teknoloji ihraç eden bir ülke haline getirilmesi, Ar-Ge harcamalarında Türkiye'nin birinci lige çıkması hedefleniyor.” dedi.