İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından geçen haziran ayında HSYK Birinci Dairesi'nin 2014 yılı yaz kararnamesi ile Kahramanmaraş'a atanan Mehmet Yüzgeç, HSYK'nın hakkında verdiği açığa alınma kararına tepki gösterdi. Kendisine tebliği edilen görevden uzaklaştırma kararını yazılı bir açıklama yaparak değerlendiren savcı Yüzgeç, "HSYK 2. Dairesi tarafından hakkımda oy çokluğu ile soruşturmanın selameti açısından, tedbir olarak görevden uzaklaştırmama karar verilmiştir. Bugün itibariyle tebligatı almış bulunmaktayım. İstanbul’dan bin 200 kilometre uzağa, Kahramanmaraş’a talebim olmadan tayin edildim. Bu koşullarda soruşturmanın selametine ne şekilde tesir edebileceğimin takdirini kamuoyuna bırakıyorum." diye konuştu. 
'TÜRK MİLLETİNİN GÖZÜNÜN İÇİNE VİCDANIM RAHAT OLARAK BAKABİLİYORSAM, BU ŞEREF BANA YETER'

Verdiği kararlarla ilgili vicdanın rahat olduğunu belirten Yüzgeç, "Ben hak ve hukuklarını koruma görevimin bulunduğu yüce Türk milletinin gözünün içine vicdanım rahat olarak bakabiliyorsam, bu şeref bana yeter. Yaptığım işten de vicdanen ve hukuken hiçbir endişe duymamaktayım. Asıl endişe duyması gerekenler yolsuzluk yapanlar olmalıdır. Kendi yolsuzluk ve rüşvet iddialarını, benim ve diğer meslektaşlarımın mağduriyeti üzerinde aklamaya çalışanlar, bana göre bu milletin vicdanında çoktan mahkum olmuşlardır." ifadelerini kullandı. 

"YOLSUZLUK VE RÜŞVET SUÇLARINI İŞLEYENLER NÜFUZLU KİŞİLER OLSA BİLE, MİLLETİMİN TEK KURUŞUNUN YENMESİNE RAZI OLAMAM"

Yolsuzluk ve rüşvet suçlarını işleyenlerin nüfuzlu kişiler olsa bile, milletin tek kuruşunun yenmesine razı olamayacağını kaydeden Yüzgeç şöyle konuştu: "Değerli basın mensupları, ben bir cumhuriyet savcısıyım. Yolsuzluk ve rüşvet suçlarını işleyenler nüfuzlu kişiler olsa bile, milletimin tek kuruşunun yenmesine razı olamam. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tarafıma tevdi edilen ve Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarını içeren dosyanın tarafları bakan, bakan çocukları, tanınmış iş adamları ve yüksek bürokratlar diye dosyaya takipsizlik kararı mı vermem gerekirdi? Benim yürüttüğüm dosyada atılı suçların ispatını destekleyen deliller çok kuvvetli idi. Nitekim yargıya yapılan ilk müdahale ile yanıma refik olarak görevlendirilen iki savcı arkadaşımla beraber kuvvetli suç şüphesi ve somut delil olduğu kabul edilerek oy birliği ile tutuklamaya sevk yapıldı. Bu durum mahkemece de kabul edildi. Hakkımda işetilen soruşturma sonunda rapor hazırlayan HSKY başmüfettişi soruşturma dosyası itibarıyla görev yeri değişikli talep etmesine karşın, bu soruşturma dosyası HSYK 3. Dairesi'nden 2. Daire'ye ihraç istemli ve tedbiren açığa alınma talepli sevk edilmiş, bu şekilde disiplin soruşturması sürecinin de olağan akışına müdahale edilmiştir. Değerli arkadaşlar, açığa alınmama ilişkin bu kararla hukuk ve hukukçular korkutulmaya çalışılmakta, hakim ve Cumhuriyet savcılarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturma ve yargılama yapmalarına engel olunmak istenilmektedir. Şöyle geriye dönüp bir bakın; nüfuz sahipleri ve iktidar mensupları hakkında yaşanan bu süreçten sonra yolsuzlukla alakalı kaç tane soruşturma yapılmış ve kaç dava açılabilmiştir? Hiç diyorsunuz değil mi? Bunun nedeni yolsuzluğun bitmesi, yaşanmaması mıdır? Yoksa etkin soruşturma yapılamaması mıdır?"

Haklarını hukuk çerçevesinde ulusal ve uluslararası yargı mercilerinde arayacağını belirten Yüzgeç, sözlerini şöyle tamamladı: "Takdiri, süreci dikkatle izleyen siz basın mensupları ve yüce Türk milletine bırakıyorum. Bundan sonraki süreçte şahsım olarak gerek iç hukuk gerek uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm yasal haklarımı kullanacağımın bilinmesini isterim. Unutulmasın ki açığa alınan bizler değil Türk adaleti ve Türk hukukudur."

cihan