Azerbaycanlı yazar Orhan Fikretoğlu'nun 'Ölü Metin' isimli kitabı, Türkiye Türçesi'ne çevrilerek kitap meraklılarının beğenisine sunuldu. Azerbaycan'da yaşanan dil değişiklikleri yanında 'sevginin gücünü' işlediği hikayesini okuyucusuyla paylaşan Fikretoğlu, Azeri edebiyatının ve kültür ürünlerinin Türkiye'de yeteri kadar tanınmadığını söyledi.

Fikretoğlu'nun kitabı, Azerbaycan'da Türkiye'nin kültür ataşeliği görevini yürüten Prof. Dr. Fethi Gedikli tarafından Türkiye Türkçesi'ne çevrildi. Aksaray'da Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı'nda düzenlenen törende hem kitabın tanıtımı yapıldı hem de yazar ve edebiyat dünyası temsilcileri esere ilişkin görüşlerini dile getirdi.

'Ölü Metin' in yazarı Fikretoğlu, Türkiye'nin kendileri için yakın bir memleket olduğunu belirterek, bu coğrafyanın bakıp da övündükleri bir yer olduğu için savaşlar yerine barış olmasını dilediğini söyledi. Daha önce Türkiye'de küçük çaplı hikaye kitaplarının yayınlandığını ancak bu anlamda bir kitabının ilk defa yayınlandığını anlatan Fikretoğlu, "Azerbaycan gerçeklerini benim dilimle, benim kültürümle, benim bakışımla anlaşılmasını çok istiyorum. Bu zamana kadar hem Azerbaycan'dan Türkiye'ye, hem de Türkiye'den Azerbaycan'a gelen edebi ürünler yeterli değil." dedi.

Kitapta bir roman, bir piyes ve hikayecikler bulunduğunu anlatan Fikretoğlu, şöyle devam etti: "Romanın birinde DAİŞ örgütünün eline düşmüş Karabağlı bir çocuğun durumunu anlatıyor. Annesini öldürmeye mecbur kalmış 6-7 yaşlarında bir çocuğun tek başına kalması ve örgütün eline düşmesi anlatılıyor. Olaylar İstanbul'da geçiyor ve o ölüm makinesine dönmüş çocuğun bir Türk kızını sevmesi ve sevgi ile örgütten kurtuluyor. Ölüm meleğine değil, sevgi meleğine çevrilir. Sonunda da onu sevgisiz bırakanlardan kıssas alır."

Diğer romanda ise Azerbaycan'da yüz yıl içinde yaşanan gelişmelerin bir insan üzerinden anlatımının yapıldığını belirten Fikretoğlu, Rusya ile yapılan savaşlar ve devlet kurmayla ilgili zihinsel gelişmelerin de kitabın konularından olduğunu anlattı.

Edebi dilinin postmodern ve Avrupa tarzı olduğunun da altını çizen Fikretoğlu, eserlerinde bir sufi etkisi ve hüznün de yer aldığını belirtti. Fikretoğlu, "Kendini anlatmak iyi değil ama bu kitabın Türk okuyucusu tarafından bilinip okunması benim için çok önemli. Çünkü bu kitapla Azerbaycan halkının isteklerini anlamış olur. Bu zamana kadar Azerbaycan edebiyatının sadece bir kısmına ilişkin eserler Türkiye'de tanındı. Gerçek Azeri edebiyatının eserleri Türkiye'de yok. Azerbaycan edebiyatının özü olacak isimler yeteri kadar tanınmıyor. Benim arzum da kendi içinde bulunduğum edebiyat türünün Türkiye'ye gelmesini istedim. Umarım bu kitap bir yol olur ve Türk okuyucusu bizim o yolumuzu da anlar. " şeklinde konuştu.

Kitabın çevirisini yapan Prof.Dr. Fethi Gedikli de Fikretoğlu'nun Azerbaycan'da çok tanınan ve edebiyat dünyasıyla iç içe bir ailenin ferdi olduğunu belirtti. Kitapta, Azerbaycan'da 3 kez gerçekleşen alfabe değişikliğinin getirdiği kültürel yabancılaşmanın dile getirildiğini belirten Gedikli, bunun büyük bir hafızasızlık ve belleğin yitirilmesi anlamına geldiğini söyledi.

İslam ülkelerinde yaşanan çatışma ortamı ve bu çatışma ortamında yer alan kişilerin de kitabın konularından olduğunu belirten Gedikli, Fikretoğlu'nun babası Fikret Sadık'ın da Azerbaycan'ın tanınan yazarlarından biri olduğunu, aynı zamanda sinema konusunda da tecrübesinin bulunduğunu sözlerine ekledi.