Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, geçen hafta içerisinde yaşanan savcının şehit edilmesi olayında istihbarat zaafiyeti ve güvenlik sorunu olduğunu söyledi. Bütün Türk milletini derinden üzen bazı olaylarla karşı karşıya kalındığını söyleyen Başbuğ, “İki ay sonra ülke ve millet olarak bir seçime gidiyoruz. Ama bu süreçte böyle üst üste olayların yaşandığını görüyoruz.” dedi.

Edirne’de bir alışveriş merkezindeki kitap evinde imza törenine katılan Başbuğ, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Geçen hafta içerisinde bir savcının şehit edilmesi ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne düzenlenen terör saldırısı ile ilgili soruyu cevaplandıran Başbuğ, olayların önce elektrik kesintisiyle başladığını anlattı. Başbuğ, onun daha ne olduğu anlaşılmadan İstanbul Çağlayan’daki adalet sarayında menfur bir cinayetin işlendiğini, bir değerli savcının orada şehit edildiğini vurgulayan Başbuğ, şunları söyledi: “Bu olay gerçekten hepimizi derinden yaraladı. Tabii bu olaylar çarşamba günü oldu. Onu takip eden günlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik bir saldırı oldu. Ertesi gün başka yerde bir saldırı oldu.”

"FENERBAHÇE OTOBÜSÜNE YAPILAN SALDIRI PLANLANMIŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR"

Dün akşam Rize’de, Fenerbahçe oyuncularının olduğu otobüse yapılan saldırıya da değinen Başbuğ, “Dün akşam da Rize’de Fenerbahçe’nin maçı vardı. Maç dönüşü gerçekten kimsenin hayal edemeyeceği, beklemeyeceği bir vahşetle karşılaştık.” şeklinde konuştu.
Saldırının sanki planlanmış gibi gözüktüğünü ifade eden Başbuğ, “Fenerbahçeli oyuncuları Trabzon havaalanına taşıyan otobüse valinin açıkladığına göre silahlı saldırı oldu. O saldırı da sanki planlanmış gibi gözüküyor. Özellikle saldırının meydana geldiği yer çok kritik yer, bir viyadük yanılmıyorsam. Allah’tan otobüste şoförün yanında bulunan birisi müdahale etmiş. Yoksa o aracın oradan aşağıya uçması sonucunda da belki gerçekten Türkiye çok üzecek bir facianın eşiğinden kurtuldu.” açıklamasını yaptı.

Tüm bu olaylara bakıldığında aslında şu yorumun yapılabileceğini açıklayan İlker Başbuğ, “İki ay sonra ülke ve millet olarak bir seçime gidiyoruz. Tabii demokrasilerde seçim bir şölen, bir bayramdır. Çok önemli. İki ay kaldı. Ama bu süreçte böyle üst üste olayların yaşandığını görüyoruz. Tabii bu olaylara bakarsanız aslında iki şey karşımıza çıkıyor. Bir, istihbarat zaafiyeti olduğu ortaya çıkıyor. İkinci güvenlik sorunu var. her yerde bir güvenlik sistemindeki zafiyetler ortaya çıkıyor.” diye ifade etti.

"BİRİLERİ BU SÜREÇTE KAOS ORTAMI MI YARATMAK İSTİYOR"

Dün yaşanan olayın çok üzdüğünü dile getiren eski Genelkurmay Başkanı, “İstemeden insanın aklına şu soru geliyor. Türkiye bir seçim sürecine girmiş ve bu seçimi demokrasinin bütün kuralları içinde ki ben seçimi de ülke için demokrasi şöleni. Böyle karşılamamız lazım. Sanki birileri bu süreçte bir kaos ortamı mı yaratmak istiyorlar. İnsanın aklına bu geliyor.” diye konuştu.

Bu sürecin barış içinde, çatışmasız, tam demokrasiye yakışır tarzda cereyan etmesini canı gönülden arzu ettiklerini dile getiren Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama sanki birileri acaba bir kaos mu yaratmak istiyor? Bu konunun üzerinde cidden kurmak lazım.” Daha önce de defalarca ifade ettiği gibi maalesef her konuda bir bölünmüşlük içerisinde olunduğunu vurgulayan Başbuğ, bu durumun ülke için iyi bir şey olmadığını kaydetti.

"BU SÜREÇTE ESAS GÖREV HÜKÜMET VE İKTİDAR PARTİSİNE DÜŞÜYOR"

Seçim süreciyle ilgili temennisini dile getiren Başbuğ, “Bu süreçte bütün arzumuz, temennimiz şu; seçime girilen bu süreç, gerçekten birbirimizi daha iyi anladığımız, birbirimizin düşüncelerine farklı bile olsak saygı gösterdiğimiz ve Türkiye’ye yakışır bir süreçle sandıklara gidilip, elbette 7 Haziran’da sandıktan da halkın iradesi ne çıkarsa ona da herkesin saygı göstermesini gerektirecek bir süreçtir. Bu süreç barış içinde geçsin. Temennimiz bu.” şeklinde konuştu.

Burada esas görevin hükümete ve iktidar partisine düştüğünün altını çizen Başbuğ, “Hükümet ve iktidar partisi bu konuda duyarlı olmalı. Bunun yanında elbette muhalefet partilerimiz de duyarlı olmalı. Sağduyulu davranmalı. Sivil toplum örgütlerimiz de aynı şekilde, halkımız aynı şekilde. Tekrar ifade ediyorum. Geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan olaylarda ben de şahsen endişe duydum. Ama dediğim gibi bu süreçte herkes üzerine düşen sorumluluğu, akıl yoluyla birbirini anlayarak, sorumluluk taşıyarak ve soğukkanlılıkla bu süreci götürmek zorundayız ki 7 Haziran’da bu genel seçimler barış ve çatışmasız kardeşlik içinde cereyan etsin ve halkımızın verdiği karara da elbette hepimiz saygı göstereceğiz.” diye belirtti.

"ALLAH BÜYÜKTÜR VE DOĞRULARIN YANINDADIR"

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, geçen çarşamba günü Balyoz davasına bakan mahkemenin kararını verdiğini hatırlatarak, Balyoz davası kapsamında ortaya atılan iddiaların, yalanların olmadığını mahkeme kararıyla tescil edildiğini belirtti. Bu durumun kendileri açısından fevkalede sevindirici olduğunu ve bundan büyük bir mutluluk duyduklarını açıklayan Başbuğ, “Ama biraz daha öncelere gidin. Bu Balyoz iddialarıyla ilgili olarak yazılanları, çizilenleri, konuşulanları bir hatırlayın. Neler yazıldı? Neler söylendi? Ama bugün gelinen nokta zamanında bizlerin söylediği şeylerin doğru olduğunu ortaya çıkarttı.” ifadesini kullandı.

Millet olarak herkese düşen görevin, bu süreçlerde özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülen komplolara, iftiralara, asılsız şeyleri ortaya çıkaranların da peşinden gidilmesi gerektiğini vurgulayan Başbuğ, bunların mutlaka ortaya çıkartılması, yargı karşısına çıkartılması ve adil şekilde yargılanarak cezalarını görmeleri gerektiğinin altını çizdi.

Ancak o zaman gönül huzuruna kavuşacaklarını söyleyen Başbuğ, açıklamasını şöyle tamamladı: “Ben inanıyorum, adalet geç de olsa yerine geliyor. Şu da inanıyorum. Her zaman da bunu söyledim. Adalet bu dünyada da gerçekleşiyor. Biz bunun şahidi olduk. Yaşadık, gördük. Bir de daha önce de söylediğim gibi biz ve arkadaşlarım cezaevindeyken de bugünlerin olacağını biliyorduk ve bekliyorduk. Ve bugün geldiğimiz noktada aynı şeyi ifade ediyorum. O gün de aynı şeyi söylemiştik. Bugün de aynı şeyi söylüyorum. Allah büyüktür. Biz buna inanıyoruz. Allah büyüktür. Allah doğruların yanındadır. Yalancılar, iftiracılar, kumpasçılar mutlaka ortaya çıkacak. Yaşadığımız olaylar zaten bunu bize gösteriyor.”