Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun'un Başbakan Erdoğan'a cevap niteliğindeki yazısı şöyle: Postal'dan Başbakan'a... "BENİM adım Postal... Bu evde, henüz süt emerken anneleri öldürülmüş Çıtır ve Suşi ile birlikte yaşıyorum. İki tane de kedi var; Sarışeker ile Karabiber... Onlar da yetim... Benim adım; Postal... Ayaklarım büyük olduğu için, bu ismi verdiler. Sokak köpeğiyim aslında, ama sanki av köpeğiymişim gibi gözüküyorum. Düne kadar bizim evde her şey yolundaydı. Kediler, köpekler, hatta kar yağdığında terasa dolan kuşlar, bir arada mutlu yaşıyorduk. Ta ki babam eve gelip "Şimdi de köpekleri diline doladı..." diyene kadar... * Siz Başbakan'sınız; hayvanları sevmek kötü bir şey değildir. Niye her evde mutlaka bir hayvanın olduğu AB'ye girmek istiyorsunuz, hiç düşündünüz mü?.. Çünkü; o ülkeler zengin, barış içinde yaşıyorlar, çocukları mutlu, yoksulları-açları yok... Ama sizin aklınızdaki ülkelerde kan ve gözyaşı dinmiyor... Sebebi; bir küçük köpeğin-kedinin, ya da kuşun sorumluluğunu yüklenen, onu seven, onu yaşatmaya çalışan çocuklar büyüdüklerinde, başka bir canlıya kıyamazlar... Ağzı-dili olmayan bir başka canlı ile iletişim kura kura büyüyen çocuk, öbür insanlarla hayda hayda iletişim kurabilir, anlaşır, uzlaşır... Çocukları öldürdükleri günü hatırlıyorum... Eşinizin ağladığı gündü, bizim evde de annem ağlamıştı. Ama o çocukları öldürenlerin çocukluklarında birer yavru köpeği olsaydı ve yüreklerinde tüm canlıları sevme-koruma duygusu bulunsaydı... * Sayın Başbakan; hayvanları sevenlere, onlara sahip çıkanlara niye kızıyorsunuz, ben bile anlayamadım. Hiç sevmekle öldürmek bir olur mu?.. Bir de arkasından "Yaradılanı yaradandan dolayı severiz" gibi bir laf ettiniz... Bu mudur bizi de yaratan "Yaradana" saygınız-sevginiz?.. Bizim dünyamızda siyaset-miyaset yoktur. Bizler sevince kuyruk sallar, sevmeyince havlarız. Saf ve temizdir dünyamız. Keşke çocukluğunuzda bir köpek yavrusunu sevseydiniz, herkesi sevecektiniz, beni de... Benim adım; Postal..." Hürriyet