Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Merkezi tarafından görevlendirilen Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, Edirne Milletvekili Erdin Bircan ve Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan Muş’a geldi.

CHP milletvekillerinden oluşan heyet, Varto ilçesine yaptığı ziyaret ve incelemelerden sonra Muş merkeze geldi. Burada partisinin İl Başkanlığı'na geçen CHP heyeti koalisyon sürecinde yaptıkları çalışmalar hakkında gazetecilere açıklamalarda bulundular.

CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı koalisyon sürecinde partisinin tutumu hakkında yaptığı açıklamada 7 Haziran Genel Seçimleri'nde bir bildirge yayınladıklarını hatırlattı. Atıcı, şunları kaydetti: “Yayınlanan bildirgede CHP dedi ki bu ülkeden tek başına hükümet kurulamayacağını, milletimiz bu ülke kolisyon istedi, milletimi her dört partiye dedi ki 'el ele verin omuz omuza bu ülkeyi selamete çıkarın. Ekonomimiz iyi değil, vatandaşların durumu iyi değil, ülkede kardeş kavgası bıçak sırtında gidiyor, dış politika çok kötü, gümrük kapıları kapalı malımızı satamıyoruz lütfen bir araya gelin ve birlikte bu ülkeyi yönetin' diye talimat verdi. Milli irade bu şekilde tecelli etmiştir diyerek nasıl olsa koalisyon görüşmelerinin de yapılacağı öngörerek ilk günlerde koalisyon için CHP'nin ne istediğini 14 madde halinde özetledi. Henüz hiç bir milletvekiline koalisyon kurma görevi verilmeden biz 14 maddelik koalisyon taleplerimizi dile getirdik. Biz CHP olarak 'kapımızı çalan herkese bu ilkeleri söyleyeceğiz, hükümeti kurma görevi alırsak hangi kapıyı çalarsak çalalım bu ilkelerle çalacağız' dedik ve bu ilkeleri bütün Türkiye'ye duyurduk. Bu ilkelerden bir kaç tane başlık söyleyeyim, 12 Eylül darbe Anayasa'sı yerine özgürlükçü anayasa yapılması bunları söylüyorum ki CHP'nin bir koltuk beklenti olmadığını anlayın diye sadece 12 Eylül Anayasa'sı değil 12 Eylül hukukundan aranması gerektiğini, siyasi ahlak yasasının çıkarılmasını, refahın tabana yayılması, taşeronun kaldırılması, barışçıl bir dış politika, vergi denetimlerinin bir siyasi araç olmaktan çıkarılması, kamu maliyesinin şeffaf olması, gençleri potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçme, özgürlük alanlarının genişletilmesi, medya üzerindeki baskılara son verilmesi, Cumhurbaşkanı'nın Anayasal sınırlara çekilmesi ve örtülü ödeneğin sadece Başbakan tarafından kullanılması bunlar bizim 14 ilkemiz hiç birinde şunu isteriz bunu iteriz şunu kaldırım bunu kaldırın yok.”

Ülkenin 5 temel sorunun olduğunu ve bildirgede belirttikleri 14 madde üzerinde çözmenin mümkün olduğunu vurgulayan Atıcı, şu ifadeleri kullandı: “Bu ülkenin beş temel sorununu bu 14 madde üzerinden çözmek mecburiyetindeyiz. Bir tanesi dış politika, ikisi ekonomi ve Anayasa değişiklikleri, eğitim ve özelikle bugünlerde en büyük acımız toplumsal barış. Bu beş sorun bizim ülkemizin en büyük sorunudur. Bu beş sorunu çözmek için dört şey istemişiz, bir; kuracağımız hükümet yüksek profilli olacak, iki; dört yıl süreli hükümet istiyoruz, üç; yep yeni bir hükümet ve dört; koalisyon ortakları arasında mutlaka güven olmalı geçmişte güvenimizi sarsan AKP'ye her şeyi güven altına alacak bir protokol yapalım demişiz. Bu halkın yüzde 60'ı AKP'yi istemiyor, o halde bize düşen görev AKP'nin dışında olan bir hükümet modelini uygulamak ve burada en büyük parti olan Ana muhalefet partisi CHP diğer muhalefet partilerine el uzatarak onları bir araya getirerek bir hükümet kurmaya çalıştı ama ilk günden MHP'nin 'alayına karşıyım' lafıyla karşılaştı ve büyük bir hayal kırıklığı oldu, HDP asla 'AKP ile hükümet kurmam' diyerek başka bir koalisyon ihtimalini ortadan kaldırdı.”

'ATICI, HÜKÜMET KURMA GÖREVİNE TEPKİ GÖSTERDİ'

Tam 32 gün sonra Cumhurbaşkanı'nın Başbakan'a hükümet kurma görevini verdiğini kaydeden Atıcı, şunları söyledi: “Başbakan'a biz geldiğinde 'bizim şartlarımız hazırdı, bunları kabul ediyorsan görüşelim, etmiyorsan milleti oyalama görevi iade et' dedik, Başbakan dedi ki 'evet görüşebiliriz biz bunları kabul ediyoruz. 14 maddenin 10'nu bizimkiyle aynıdır ve sizin belirlediğiniz toplumsal sorunlara biz de katılıyoruz ve bu yüksek profilli hükümet formülüne sıcak bakıyoruz hadi buyrun konuşalım'. 10 gün süreyle konuştuk ve 10 günün sonunda da hükümetin kurulamayacağını anlayınca 'çık hükümetin kurulamadığını açıkla' dedik, 'milletin zamanını çalma, görevi iade et biz CHP olarak hükümeti kuralım' dedik. Görev iade edildikten sonra Cumhurbaşkanı anayasal hakkımız olan hükümeti kurma hakkımızı gasp ederek bize hükümeti kurma görevi vermedi ve bugün maalesef ülkeyi bir erken seçime hatta bir tekrar seçime götürmek istiyor.

Tekrar seçime götürürken de ne hikmetse barış sürecinin birden bire yok edildiğini barış süreci barış güvercinleri yerine Türkiye'ye ağır silahlarla ağır bombaların atıldığını görüyoruz. Bu hükümet kandan beslenmek istemiştir, yani millete sen yanlış yaptın sen tercihlerini yanlış yönlendirdi bana oy vermedin bende tek başıma hükümet kuramadım işte al cezanı çek der gibi evlatlarımızın canıyla, kanıyla maalesef bir bedel ödetmeye kalkmıştır, şimdi de kalmış diyorlar ki 'bize 400 milletvekili verin bu kanı durduralım, bizi tek başına iktidar yapın ekonomiyi rahatlatalım, hata yaptınız hatanızı düzeltin' diyorlar, biz de diyoruz ki 'hayır milletimiz hata yapmaz', bugüne kadar milletimiz hata yapmamıştır yapmayacaktır, milyonlarca insanımızın kullandığı oylar bizim namusumuzdur, şerefimizdir ve başımızın üstünde yeri vardır, biz bu milli iradeye saygılı bir şekilde ateşten gömlek giyerek koalisyonu evet derken AKP maalesef oyalama taktiğiyle tekrar seçime götürmüştür.”

7 Haziran Genel Seçimleri'nde AK Parti’nin tek başına iktidara gelme noktasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hesap yaptığını savunan Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan, şöyle dedi: “7 Haziran seçimlerinden sonra AKP'nin tek başına iktidara gelmediğin gören Tayip Erdoğan, Türkiye'yi yeniden tek başına iktidar olarak nasıl yöneteceğinin hesabını yapmaya başlamıştır. Tayip Erdoğan diyor ki 'tek başına AKP iktidarı istiyorum bu koalisyonla olmaz, azınlık hükümeti de olmaz, azınlık hükümeti olursa azınlık hükümetini destekleyen diğer partiler beni istediğimi uygun görmediklerini geriye çevireceklerdir, ben böyle bir şey istemiyorum, sözümün anında yerine getirilmesini istiyorum' diyor. 'Koalisyon istemiyorum, koalisyonda benim partimin yanında ortak olan bir diğer parti vardır, bu diğer parti benim sözlerimin hepsini uygulamaz, benim işime gelenleri söylediğim zaman yapmaz bu da benim işime gelmez o yüzden benim partimin tek başına iktidar olması lazım ki ben her sözümü harfiyen yerine getirsin bunun açıkçası ben diktatörüm, diktatörlerin lafının üzerine laf konuşulmaz, eleştiriye asla tahammülüm yoktur, bunun için tek başına AKP iktidarı istiyorum' diyor. Bu ülkenin seçmenleri AKP iktidarını vermediği için Türkiye'yi yeniden seçime yönetmiştir.”

'SEÇİM SONRASI BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÖLDÜ'

“Bir barış sürecinden ülkeyi bu hale getirdiler.” diyen Edirne Milletvekili Erdin Bircan ise şunları kaydetti: “Ben 12 Eylül'ü yaşayan ve mağdur olan bir arkadaşınızım, 12 Eylül de bir gece silahlar susar mıydı hiç sustu, şimdi yine bir Dolmabahçe görüşmeleri oldu, Dolmabahçe görüşmesinde ne vardı, kim kime ne vaat etti, niye bozuldu seçim sonrası tekrar bizim çocuklarımız ölüyor, hani analar ağlamayacaktı. Kim kime ne vaatleri vardı bunu kamuoyuna açıklamak zorundalar. Cumhurbaşkanı çıkacak diyecek ki 'ben bunları söyledim, biz bu şekilde anlaşma yaptık' şimdi o anlaşmaya uyulmadı veya karşı muhatabı bunu kamuoyuna duyurmak zorundadır, çünkü ölen çocuklar bizim çocuklarımız.

Parlamento'yu yok sayan bir Cumhurbaşkanımız var, kendisi de dedi ki ülke değişti, siz farkında değilsiniz evet farkında olmadan bir diktatörlük gidiyor ama biz o diktatörü orada bırakmayacağız. Burası Türkiye Cumhuriyeti ve Parlamenter sistemle yönetilen bir sistemimiz var, Parlamento bittiği an bu ülkede başkanlık sistemi dediği padişahlık sistemine geçildiği zaman inanınki hiçbirimizin yaşam şansı kalmayacak. İleri demokrasi diye diye bize faşizmi dayattı. Biz psikolojik faşizm yaşıyoruz, 12 Eylül'ü yaşadım, 12 Eylül de fiziksel faşizmi yaşadık ama şimdi psikolojik ve sosyal faşizmi yaşıyoruz ve bunun adını da demokrasi hatta ileri demokrasi diyerek yutturuyorlar.

Şu anda belki korku imparatorluğundan yaratıldı ama şu anda tepkisiz bir toplum var, 'çiftçiye seninle ilgili bir mitingimiz var diyoruz gel bizimle beraber ol diyoruz' ama bakıyorsun yok. İşçiye diyorsun' seninle ilgili, senin haklarınla ilgili bir protesto yapacağız' yok maalesef tepkisiz bir topluma gidiyoruz. Gelin bu tepkisiz toplumu CHP ile CHP'nin yaptığı özgürlükleriyle yapacağı Anayasa ile bu ülke kurtulacaktır. CHP, bu ülkenin sigortasıdır, hangi parti birbirleriyle görüşüyor, görüşmüyorlar ama hepsi CHP ile görüşebiliyorlar yani CHP bu ülkenin mihenk taşı, sigortasıdır. CHP'yi her bölgede güçlü kılalım ayağa kaldıralım CHP bu ülkede geleceğimizdir, çocuklarımızın geleceğidir.”

Yapılan konuşmalardan sonra CHP heyeti esnaf ziyaretlerinde bulunarak Esnaf ve Sanatkarlar Odası'nda düzenlenen toplantıya geçti.