Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa’da sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle yemekte bir araya geldi. Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, Şanlıurfa'ya her gelişinde şehrin atmosferinden ve manevi ikliminden feyz alarak döndüklerini söyledi.

Son ziyaretinin çok hüzünlü bir vesileyle gerçekleştiğini belirten Davutoğlu, "20 Temmuz'da, Suruç'ta bir terör saldırısında arkasında güzel dinimizin merhametini, şefkatini kirletmek dışında hiçbir meziyeti olmayan DEAŞ diye bir terör örgütünün olduğu bir terör saldırısıyla sarsıldık. 32 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hemen sonrasında Şanlıurfa'daydım, yaralıları ziyaret ettim. Terör saldırısıyla ilgili teferruatlı bilgi aldım. Hemen aynı gün Adıyaman'a geçtim ve bu sefer 30 yıldır bu memleketin evlatlarına zulümden, terörden ve kandan başka hiçbir şey kazandırmamış olan ve hep bunlardan beslenen başka bir terör örgütünün, PKK'nın saldırısında şehit olmuş askerimizin cenaze törenine katıldım" dedi.

Ceylanpınar'da 2 polisin uyurken şehit edildiğini, DEAŞ'ın Kilis'te dağ karakolunda askere saldırdığını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi;

"Bakınız, 20 Temmuz'dan 23 Temmuz'a kadar sanki bir el düğmeye bastı ve birbiriyle bazen ihtilaflı gibi görünen ama perde gerisinde aslında aynı hedefe matuf olarak çaba sarfeden DEAŞ, PKK ve DHKP-C harekete geçti. Hedefleri neydi biliyor musunuz? Hedefleri tam da Şanlıurfa'nın temsil ettiği neyse onu yok etmekti. Bu masada, bu salonda Türk var, Kürt var, Arap var, her bölgeden kardeşimiz, vatandaşımız var. Şanlıurfa Hazreti İbrahim'den bu yana tevhidin diyarıdır. Tevhit, hem kelime-i tevhid anlamında imandır hem de Müslümanların o tevhid etrafında birleşmesi anlamında vahdet demektir. Bu saldırıların hepsi vahdetimize, birliğimize dönük saldırılardır."

DEAŞ'in, işlediği cani cinayetlerle İslam'a en büyük zararı veren örgütlerden olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "DEAŞ terör örgütünün herhangi bir yerde Müslümanları hedef edinen örgütlere, yapılara karşı harekete geçtiğini görmediniz, hep Müslüman katlettiler ve istediler ki şu veya bu görüşe, inanca, yoruma tabi olmayan diğer Müslümanların tümden neredeyse katli vaciptir noktasında, Suriye'de büyük katliamlara sebep verecek bir zihniyeti hayata geçirdiler. Tam da Şanlıurfa'nın savunduğu zihniyetin karşısındaki bir zihniyet bu. Aynı şekilde bölücü terör örgütü PKK da bu sefer ülkemizin vahdetini, milletimizin birliğini, beraberliğini, en çok da Şanlıurfa'da görünen o ulvi kardeşliği hedef edindi. İkisi de Şanlıurfa'yı seçtiler. Birisi Suruç'ta, birisi Ceylanpınar'da. Çünkü biliyorlardı ki eğer buradaki birlik ve beraberlik yok edilirse bu sembol şehrin Türkleri, Kürtleri, Arapları arasına nifak sokulabilirse Türkiye aynen Suriye gibi kardeş kavgası girdabının içine sokulabilir. Çünkü biliyorlardı ki eğer Şanlıurfa'nın bugün bu salonu dolduran sivil toplum kuruluşlarının omuz omuza verdiği her masada, her etnik kökenden kardeşimizin omuz omuza verdiği ruh yok edilirse Türkiye girdaba sokulur. Bu bilinçle hareket ettiler" diye konuştu.

Hazreti Peygamberin (sas) yetimlerden bahsederken, insanın kendi evladından daha yakın olduğunu hissettirdiğini anlatan Davutoğlu, "İşte DEAŞ ve PKK, DHKP-C ve dahi bütün terör örgütleri bu toprakların çocuklarını yetim bırakmak için harekete geçtiler" ifadesini kullandı.