Başbakan Ahmet Davutoğlu, mal ve soy ile şerefin olamayacağını ifade ederek “Bilgisi olmayıp da mala ve soya dayanarak kendisinin üstünlüğünü iddia edenlerin malları da soyları da geçicidir.” dedi. Alevi kanaat önderleri ile ‘bir kardeşlik çağrısı’ için bir araya geldiğini ifade eden Davutoğlu, “Hakkari’nin eteğinde büyümüş bir Kürt yiğidi için Cudi ne kadar Kürtlerinse, Ilgaz da onundur.” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü’nde Alevi kanaat önderleriyle kahvaltılı toplantıda bir araya geldi. Davutoğlu, Tunceli ziyaretini anlatırken “Dersim ziyaretim” diye söz etti. Davutoğlu, hayır konuşmak ve şerleri defetmek amacıyla bir araya gelerek istişareler yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, “Sizlerle bir araya gelirken önceden planlanmış olmakla birlikte hiçbir şekilde siyasi bir gündemin bir parçası olarak bir araya gelmiyorum. Daha önce taahhüt etmiş olduğumuz adımları inşallah tek tek atma iradesine sahip olmamızın yanında bugünlerde bir araya gelmemizin çok da özel bir anlamı var ki, o da teröre, şiddete, baskıya, zulme karşı Anadolu irfanını hayata geçirmenin, ayağa kaldırmanın ihtiyacını hissettiğimiz bugünlerde bir kardeşlik çağrısı için bir aradayız.” dedi.

‘EDEBİ OLMAYAN BİRİNİN SOY ÜZERİNDEN İNSANLARA TAHAKKÜM ÇABASININ GELECEĞİ OLAMAZ’

Alevi kanaat önderleriyle tek boyutlu bir araya gelmediklerini söyleyen Davutoğlu, insana saygı göstermeyen hiçbir kurumun ya da makamın yaşama şansının olmadığını anlattı. Bu yöndeki Alevi Bektaşi geleneğin öneminden söz eden Davutoğlu, bu pınarın asırlar geçse de suyunun kurumadığını söyledi. Ruhunun daraldığı dönemde kütüphanesinde bulunan irfan kitaplarından sayfalar okuduğunu kaydeden Davutoğlu, Hacı Bektaşi’den “Mal ile soy ile şeref olmaz. Şeref ancak bilgi ve edepledir” sözünü paylaşarak, “Şeref ancak bilgi ve edepledir. Bilgisi olmayıp da malı olanların, bilgisi olmayıp da soya dayanarak kendisinin üstünlüğünü iddia edenlerin üstün malları da soyları da geçicidir. Edebi olmayan, kendini tanımayan birinin mal ve soy üzerinden insanlara tahakküm çabasının geleceği olamaz.” diye konuştu.

‘DİKTATÖRLERE KARŞI EL ELE VERMEK DURUMUNDAYIZ’

İslam’a en büyük darbeyi vuranın IŞİD terör örgütü olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Muhabbet dinini, bir aşk dinini zulüm tasvirinin içerisine yerleştirmeye çalışanların piyonudur bugün DEAŞ. Hepimiz, nerede olursa olsun, hangi formda çıkarsa çıksın insan onuruna saygı göstermeyen bütün örgütlere, yapılara, devletlere, barbarlara, diktatörlere karşı el ele vermek durumundayız.” dedi.

‘ALLAH BİR DAHA BU TÜR ACILARI BİZE YAŞATMASIN’

Uyuyan iki polisin Ceylanpınar’da şehit edilmesinin, def edilmesi gereken bir şer olduğunu söyleyen Davutoğlu, gerçekleştirilen operasyonlardan söz ederek “Allah bir daha bu tür acıları bize yaşatmasın. Ama bu tür acıları yaşatmak isteyen şerler geldiğinde de sizler üzerinden bütün Sünni-Alevi, Türk-Kürt bütün kardeşlerimize, dostlarımıza, canlarımıza diyorum ki eğer bir şer bize doğru yaklaştığında gelin ele ele verelim, el-Hakka yürüyelim ve sonra da hep beraber o şeri defetmek için ne yapmamız gerekiyorsa yapalım.” ifadelerini kullandı.

‘GELENEĞİNİZİN KORUNMASI İÇİN NE LAZIMSA YAPALIM’

“Cemevi’nin ve semah’ın yeniden yorumlanması ve kadim geleneğimizin bize barış getiren bir unsuru olarak görülmesi gerekiyor” diyen Davutoğlu, “Tek parti döneminde bütün uygulamalar kökünden koparıldı. O gelenekleri tekrar keşfetmek mümkün olmadı. Şu topraklarda o kadim kültürü yaşatmak için ne yapmamız gerekiyorsa yapalım. Geleneğin korunmasının zor olduğu dönemler yaşadık. Geleneğinizin korunması için ne lazımsa yapalım.” diye konuştu.

‘CUDİ NE KADAR KÜRTLERİNSE ILGAZ DA ONUNDUR’

Devletin vatandaşlarına kimlik soramayacağını, onlara hak ve özgürlük konusunda eşit davranmak zorunda olduğunu anlatan Davutoğlu, “Biz bu ülkedeki her şehir bizimdir diyebilmeliyiz. Toros dağları ne kadar benimse Cudi, Tendürek, Ağrı, Hakkari dağları da o kadar benimdir. Hakkari’nin eteğinde büyümüş bir Kürt yiğidi için Cudi ne kadar Kürtlerinse, onunsa; Ilgaz da onundur, Istırancalar da onundur.” şeklinde konuştu.