Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu haftaki cuma hutbesinde, 'gelen şehit haberlerinin milletçe ihtiyaç duyulan kardeşliğin husumet ve nefretle yer değiştirmesinde bir hayli etkili olduğu'na dikkat çekildi. Hutbede, masum canların katledilmesine sebep olanların kardeşlik ve huzura saldıranların bunun hesabını elbette bir gün Allah’a verecekleri hatırlatıldı.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı hutbede, asırlardır doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle milletin en önemli harcı olan kardeşliğin son zamanlarda bir kez daha hedef alındığını işaret edilerek, "Birçok mihrakın güdümünde olan gözü dönmüş terör, ülkemizin huzurlu havasını ortadan kaldırmak üzere yeniden harekete geçmiştir. Neredeyse her gün bir şehit cenazesi, memleketimizin birlik ve esenliği üzerine kara bir haber olarak düşmektedir. Bu haberler, milletçe ihtiyaç duyduğumuz kardeşliğin husumet ve nefretle yer değiştirmesinde ne yazık ki bir hayli etkili olmaktadır.” denildi.

Hutbenin devamında, şu ifadelere yer verildi: “Biz, geçmişten günümüze din için, vatan için, bayrak için, ezan için, hasılı kutsal değerlerimiz için yüzlerce, binlerce şehit verdik. Ancak her seferinde Rabbimizin, ‘Biz Allah’ın kullarıyız ve O’na döneceğiz’ hükmüne gönülden teslim olduk. ‘Eğer inanıyorsanız üstün gelecek olan sizlersiniz’ ayetinin mesajıyla yolumuza ümitle ve kararlılıkla devam ettik. Bir binanın yapı taşları gibi sevinçte kederde, varlıkta yoklukta her zorlu süreçte kardeşler olarak birbirimize sımsıkı kenetlendik. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi, gücümüzü fitne ve husumetle yok etmek isteyenlere karşı asla fırsat vermedik. Yüreklerimizi dağlayan elim hadiselerin yaşandığı şu zorlu günlerde hepimize düşen, bir kez daha birbirimize sımsıkı kenetlenmektir; dinimiz, güzel ülkemiz, milletimiz ve kardeşliğimiz üzerinde oynanan oyunlara izin vermemektir."

“Geliniz, ülkemizin etrafının ateş çemberine döndürüldüğü şu günlerde birliğimizin, dirliğimizin kıymetini bilelim.” çağrısıyla süren hutbede, “Her türlü saldırı, oyun, tuzak ve plan karşısında birbirimize ensâr ve muhacir olalım. Kur’an-ı Kerim ve Efendimiz (s.a.s)’in bizden istediği kardeşler olmakla mükellef olduğumuzu asla unutmayalım. Geliniz, cahiliye asabiyetinin ürünü olan ve kardeşi kardeşe kırdırmak için körüklenen fitne ateşini basiret, hikmet, bilgi ve irfanla söndürelim! Muhabbetin her türlü düşmanlığa galip geleceğini bilelim. Her daim olduğu gibi bugün de Hakkın, hukukun, adaletin, ahlak ve faziletin tarafında yer alalım.” düşüncesi aktarıldı.

Masum canların katledilmesine sebep olanların, kardeşlik ve huzura saldıranların bunun hesabını elbette bir gün Allah’a verecekleri vurgulanan hutbe, şu cümlelerle sona erdi:
“Ancak aziz milletimiz, bu zihnî ve kalbî parçalanmayı asla hak etmemektedir. Zira huzura ve ümit vadeden yarınlara sadece ülkemizin ve milletimizin değil, umutlarını bu ülkeye ve bu millete bağlayan tüm mağdur, masum ve mazlumların, hâsılı tüm müminlerin ihtiyacı var. Şunu bilelim ki bu ülkeye düşecek ateş, sadece bu topraklarda yaşayanların değil, dünyanın yedi iklim dört köşesinde yaşayan tüm mazlumların da bağrını yakacak, yarınlarını yok edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle hutbeme son verirken, vatan, bayrak, millet ve mukaddes değerler için hayatının baharında toprağa düşen kahraman şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, gazilerimize acil şifalar, ailelerine de sabr-ı cemil diliyorum. Unutmayalım ki; onlar, sadece anne ve babalarının, ailelerinin değil, aziz milletimizin şehit ve gazileridir.”