Gediz Üniversitesi, Florida Üniversitesi ve Leeds Beckett Üniversitesi’nin düzenlediği 4. Uluslararası Politik Ekonomi Sempozyumu’na, küresel eşitsizlik damga vurdu. Mevcut ekonomik sistemin zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptığı belirtildi. Hükümetler ve uluslararası kurumlar, insan odaklı olmaya davet edildi. “Aksi halde terör, göç ve salgın hastalıklar artacak, dünyamız giderek daha yaşanmaz bir yer olacak.” denildi.

Gediz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, ABD’nin uluslararası Florida ve İngiltere’nin Leeds Beckett üniversiteleriyle bir kez daha el ele verdi. Üç yıl aradan sonra tekrar İzmir’in evsahipliği yaptığı sempozyuma ABD, İngiltere, İsviçre ve Türkiye’den uluslararası ilişkiler, politik ekonomi ve kalkınma alanlarında uzman bilimadamları katıldı. Küresel terör, göç, refah gibi konular ele alındı, insanlığı tehdit eden en büyük meselenin küresel eşitsizlik olduğuna dikkat çekildi. Terör, göç ve salgın hastalıkların eşitsizlikten kaynaklandığı, dünyayı felakete sürüklediği mesajı verildi. Hükümetlerle global ekonomik sisteme yön veren Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası kurumlar, insan odaklı olmaya davet edildi. Çoğunluğu ilgilendiren kararların, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber alınması da istendi.

MUTLU AZINLIK, MUTSUZ ÇOĞUNLUK

Gediz Üniversitesi Uluslararası Politik Ekonomi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Çiğdem Üstün, çeşitli ülkelerden bilimadamlarının dünyaya yaptığı çağrının duyulması gerektiğini söyledi. Eşitsizliğin sonuçlarına son OECD raporunda da işaret edildiğini dile getirerek, “Mevcut ekonomik sistem zengini zenginleştiriyor, fakiri de giderek daha fakirleştiriyor. Dünya kaynaklarının çoğuna, mutlu bir azınlık sahip. Diğer yanda ise mutsuz bir çoğunluk var ve ne yazık ki bu imkanlardan faydalanamıyor, refaha ulaşamıyor.” dedi. Doç. Dr. Üstün, insanlığı tehdit eden, dünyayı felakete sürükleyen eşitsizlikle hükümetlerin ve uluslararası kurumların mücadele etmesi gerektiğini belirterek, “Neoliberal olarak adlandırdığımız şu anki mevcut sistem, devletler ve çokuluslu şirketler odaklı. Servetin adil paylaşımı ve refah seviyesinin dünya genelinde artması yerine zenginler düşünülüyor, çoğunluğun menfaati ise görmezden geliniyor. Bu da dünyayı giderek daha mutsuz ve huzursuz yapıyor. Dünyamızı güvenlik tehditlerinin en aza indiği, daha yaşanır ve mutlu hale getirmek için eşitsizlikle mücadele etmekten başka çare yok. Uluslararası Politik Ekonomi Sempozyumu’ndaki tespitler ve yapılan çağrılar, başta çocuklarımız olmak üzere hepimizin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Daha yaşanır bir dünya istiyorsak, önce eşitliği sağlamalıyız.” şeklinde konuştu.