Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe  girişimini önceden bildikleri iddiasıyla Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı  Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanığın yargılandığı dava,  sanıkların savcılık mütalaasına karşı savunmalarıyla devam etti.

Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki  salonda İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, tutuklu sanık  Mehmet Altan  esas hakkındaki savunmasını yaptı.

Anayasa'da tanımlanan "hukuk düzeni dışına çıkamayacağını"  vurguladığını ifade eden Altan, tahliye edilmemesini eleştirdi.

Duruşma savcısı ve iddianame savcısını da eleştiren Altan, "İddianame  savcısı, hem 'cebir ve şiddet' kullanarak hem de bizzat faillik yaparak 'din  devleti' kurmak için televizyon programı vasıtasıyla darbe yapıp Anayasa'yı,  parlamentoyu, hükümeti devirmeye kalktığım için üç kez ağırlaştırılmış müebbet,  ayrıca 'FETÖ'ye üye olmamakla birlikte yardım etmek'ten 15 sene ceza yememi talep  ediyordu. Yeni savcı tek bir ağırlaştırılmış müebbetle yetinmiş; ona göre  televizyon programındaki tek bir cümle ile 'cebir ve şiddet' kullanıp, bizzat  darbecilik yapıp, Anayasa'yı değiştirip 'din devleti' kurmaya kalkmışım. Üç  ağırlaştırılmış müebbetten, bir ağırlaştırılmış müebbete inmek bir gelişme,  herhalde teşekkür etmeliyim." diye konuştu.

FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen ile gazetecilerin ilişkilerini sağladığı  iddia edilen Zaman gazetesinin eski imtiyaz sahibi olan ve "FETÖ çatı davası"nda  da yargılanan Alaeddin Kaya ile sık sık görüştüğünün öne sürüldüğünü belirten  Altan, "Bu yalan, iddianamenin bizzat kendisi tarafından çürütülüyor. Savcı  iddianamenin 212. sayfasına da bakmadığı için savcının dikkatine yeniden  sunuyorum: Orada, benim Alaeddin Kaya ile 10 sene evvel iki kez görüştüğüm  yazılı." ifadelerini kullandı.

Darbe girişimi sonrası 1 dolar bulundurmanın tehlikeli hale geldiğini  belirten Altan, gizli saklı bir işi olduğu takdirde 1 doları kendi üstünde  tutmaması gerektiğini kaydetti.

HTS kayıtları sonucu da kendisine suç isnat edildiğini anlatan Altan,  "En son HTS kaydı 28 Ocak 2014 tarihini taşıyor. 15 Temmuz 2016'dan 2,5 yıl önce.  Buralardan nasıl 'darbecilik' suçu, 'ağırlaştırılmış müebbet'  çıkartabiliyorsunuz, anlaşılır gibi değil. Şapkadan tavşan bile daha kolay çıkar  eminim. Ayrıca, şunu da bir kez daha tekrarlayayım.  HTS kayıtlarındaki dokuz  kişinin hepsi de o dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin denetimindeki meşru  kuruluşlarda çalışan, medyada faaliyet gösteren, yöneticilik yapan kimseler."  dedi.

Altan'ın kitaplar yazdığını belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Kemal  Selçuk Yalçın, "Darbelerin Ekonomisi, diye kitap yazdığını söylediniz. Peki darbe  girişimini niye kestiremediniz 15 Temmuz'da?" sorusunu yöneltti.

Mehmet Altan, soruyu "Ben siyasetçi değilim, ekonomi profesörüyüm. O  kitap, darbeyi teorik olarak yazdığım bir kitap." şeklinde yanıtladı.

"ZEKERİYA ÖZ İLE RÖPORTAJIN DARBEYLE İLGİSİ YOK"

Esas hakkındaki savunmasını yapan Nazlı Ilıcak da 40 yılı aşkın meslek  hayatı boyunca FETÖ ile bağlantılı yayın organlarında çalışmayı tercih etmediğini  dile getirerek, şunları söyledi:

"Suç gibi gördüğüm için değil cemaat yapısı içinde gazetecilik  faaliyetini serbestçe yerine getiremeyeceğim endişesini taşıdığım için hep  oralardan gelen tekliflere kapalı kaldım. 2013 Aralık ayında Sabah'taki işime son  verilince hem Bugün hem Zaman'dan teklif aldım. Tereddüt etmeden Bugün'ü tercih  ettim. Bugün, bir iş adamına aitti. Akın İpek hakkında da o tarihte bir  soruşturma yoktu."

FETÖ iltisakı bulunduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen eski savcı  Zekeriya Öz ile röportajının suç sayıldığını anlatan Ilıcak, "Burada darbenin  somut delili, röportaj içeriği değil, bir fotoğraf. Aslında ne röportajın ne de o  fotoğrafın darbeyle bir ilgisi var. Röportaj içeriğinden söz edilmediği için  doğrudan fotoğrafa temas edeceğim. Her şeyden önce o röportajın yapıldığı tarihte  Zekeriya Öz, terör örgütü üyesi değil. Terör örgütü üyeliği ile suçlansa, elini  kolunu sallayarak serbestçe dolaşabilir miydi? Zekeriya Öz, o sırada, HSYK  tarafından Dubai seyahatini Ali Ağaoğlu'na finanse ettirdiği iddiasıyla açığa  alınmıştı. HSYK'nın suçlamasında da terör örgütü üyesi olma isnadı yoktu."  ifadelerini kullandı.

Esas hakkındaki mütalaada, "Fuat Avni", "Son Vesayet", "Kaç Saat  Oldu", "Simge Ekici" tweetlerini paylaşmış olmasının aleyhindeki deliller  arasında yer aldığını anlatan Ilıcak, bu paylaşımlarda suç unsuru olmadığını  iddia etti.

"AĞZIMDAN DARBE KELİMESİ ÇIKMADI"

Savcının mütalaada "Özgür Düşünce adlı programda, sanıkların hep  birlikte darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları, bu  söylemler kapsamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı'nı tehdit ettikleri, darbe  girişimini terör örgütüyle eylem ve fikir birliği içinde olmadan bilmelerinin ve  bunu bir gün önce kamuoyu algısını şekillendirecek şekilde beyan etmelerinin  mümkün olamayacağı…" ifadelerini kullandığını hatırlatan Ilıcak, bununla ilgili  şunları kaydetti:

"O programda benim ağzımdan darbe kelimesi çıkmadığı gibi Ahmet  Altan'ın hangi bağlamda darbe konusuna girdiğini izah ettim. Ayrıca ben, sayın  savcının iddia ettiği gibi ne Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ne Cumhurbaşkanını  tehdit ettim. Ne söz konusu programda ne de bir yazımda. Ettimse hangi cümle ile  tehdit ettim bana söyler misiniz? Cumhurbaşkanı'nın hakkımda açtığı tek bir  hakaret davası yok. Aksine, Gezi olaylarında Erdoğan ve ailesine yönelik  hakaretleri sütunumda eleştirdim."

Nazlı Ilıcak, 18 aydır mağdur olduğunu iddia ederek, beraat talebinde bulundu.

Mahkeme heyeti, ayrıca sanık Ilıcak'ın 14-15 Şubat'ta  Bakırköy Kadın  Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda kalarak Ses ve Görüntü Bilimiş Sistemi (SEGBİS) ile  duruşmaya katılma talebini kabul etti. Sanık Ilıcak'ın savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti,  duruşmayı yarına erteledi.