Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Meclis'te iki hafta ertelendikten sonra yarın görüşülmeye başlanması beklenen İç Güvenlik Paketi'ni 'faşizmin yasallaşması paketi' olarak değerlendirdi.

Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran ise paketin Meclis'ten geçmesi halinde olabileceklere dikkat çekerek, “Masumiyet karinesi bir kenara atılarak üzeriniz, aracınız ve eviniz yargıç kararı olmaksızın polis tarafından aranabilir. Cumhuriyet Savcı’sının talimatı olmaksızın 48 saat gözaltında tutulabilirsiniz.” dedi.

İç Güvenlik Yasa tasarının geri çekilmesi için İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde başlatılan ‘Adalet Nöbeti’ ve Diyarbakır’da gerçekleştirilen yürüyüş ile devam eden eylemler dizisinin son ayağı, Ankara Barosu öncülüğünde Başkent’te yapıldı. Ankara Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu başta olmak üzerine Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen avukatlar, Ankara Adliyesi önünde toplandı. Avukatlar buradan TBMM Çankaya Kapısına yürüdü. Burada barolar adına basın açıklaması yapan Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, “Başta evlatlarının katillerini cezalandırılmasını isteyen aileler olmak üzere HES’lere direnen köylüler, halkın haber alma özgürlüğünü savunan gazeteciler, madenlerde, inşaatlarda öldürülen işçiler için isyan edenler, laik eğitim için sokağa çıkan öğretmenler, halkın hakkını savunan avukatlar, karşısında orantısız şiddeti alışkanlık haline getiren polisi buldu." diye konuştu.

İktidarın, halkın maruz kaldığı saldırıları yasal kılıfa sokarak şiddetin dozunu artırma peşinde olduğunu söyleyen Canduran, şöyle konuştu: "İç güvenlik paketi bugüne kadar yaşanan hukuk tanımaz anlayışın bir adım daha ilerisine geçildiğini göstermektedir. Tasarı adeta hukuk devleti yerine kurulmak istenen polis devletinin belgesi niteliğindedir. Bu yasanın asıl amacı, hukuk devletini mülki amir ve polis eliyle bertaraf etmektir. Düzenlemenin yasalaşmasıyla birlikte herhangi bir toplantı veya yürüyüşe katılmakla terörist olarak yargılanabilirsiniz. Polis, gösteri ve yürüyüşlerde 3 gün çıkmayacak özellikte boyalı su sıkabilir, biber gazından korunmak için yüzünüzü kapatırsanız 5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabilirsiniz. Masumiyet karinesi bir kenara atılarak üzeriniz, aracınız ve eviniz yargıç kararı olmaksızın polis tarafından aranabilir. Cumhuriyet Savcı’sının talimatı olmaksızın 48 saat gözaltında tutulabilirsiniz. Yargı denetimi olmaksızın telefonlarınız 48 saat boyunca dinlenebilir. Hakkınızda yürüyüşe katıldığınız için polis sizi vurabilir İktidar bu düzenlemenin adına iç güvenlik paketi diyebilir. Ayrıca bu düzenleme geçmişe yönelik olarak uygulanacak, devam eden yargılamalarda suç işlemiş olan polisi aklamanın da yolu açılacaktır. Faşizmin yasallaşmasına karşı çıkmak için avukatlar tarafından İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı’nda başlayan adalet nöbeti, Diyarbakır’da yine avukatlar tarafından gerçekleştirilen yürüyüş ile devam etmiştir.”

“MECLİSTEKİ PAKET, FAŞİZMİN YASALLAŞMASI PAKETİDİR”

Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran'ın ardından konuşan Feyzioğlu, ise şunları söyledi: "Şu anda Meclis'teki paket faşizmin yasallaşması paketidir, olağanüstü bir yönetim olan sıkıyönetimin olağan bir Türkiye’de yasallaşması anlamına gelmektedir. Kaymakam ve valilerin her birini sıkıyönetim kaymakamı, sıkıyönetim valisi yapmaya yönelik bir pakettir. Devlet büyüğü denen zatı muhteremler ilçelerini ve illerini ziyaret etmeden önce onlara dikensiz gül bahçesi hazırlama paketidir. Bu paket yürütmenin yargı üzerinde yasal olarak söz sahibi olmasını amaçlayan bir diktatörlük paketidir. Bu sebeple 79 baro, 87 bin avukat ve milyonlarca yurttaşımız adına bugün buradayız. Eğer Türkiye’nin bütün baroları bu pakete karşıysa buradan siyasi partilerin ve iktidarın çıkarması gereken dersler vardır. ‘Ben yaptım oldu’ zihniyeti bu düdüklü tencereyi patlatacaktır."

“BOMBALI PAKETİN İMHA EDİLMESİ GEREKİR”

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ise 'İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nı şöyle değerlendirdi,"Bu paket bombalı bir paket. Bombalı paketlerin imha edilmesi gerekir. Çünkü bu sıradan bir yasa değişikliği değil. Bu anayasal düzeni, demokrasiyi askıya alan, yargı erkini yürütmeye devreden bir rejim değişikliği.”