Başbakan Erdoğan'ın seçim meydanlarında dilinden düşürmediği Gülen nasıl birisi? "Fitneci mi", "ihanet şebekesinin lideri mi?" Yoksa mütevazi bir hayat süren engin ilim sahibi bir İslam alimi mi? 

Zaman gazetesi yazarı M. Enes Ergene, Gülen'e yönelik ağır eleştirilere bugünkü köşesinde cevap verdi.

Ergene, "Bir âlim kişilik olarak Hocaefendi'nin profili" başlıklı yazısında peygamber varisi olarak gördüğü Fethullah Gülen'i anlattı.

Gülen'e yönelik suçlamalar icin yazar, "Düşmanların düşmanlığı unutulur gider ama dostların gadr ve vefasızlığı Rahman'ın arşını bile ihtizaza getirir. " diye yazdı.

Gülen'in klasik ulema geleneğinin son halkalarından biri olduğunu söyleyen yazar, onu eleştiren dindar-muhafazakar çevrelere böyle sert çıktı:

İKİNCİ SINIF ZAMANE ENTELLER

"Son olarak tekrar ifade etmek gerekir ki Hocaefendi, uzun asırlar boyunca İslam toplumlarının dünya görüşünü örgütleyerek, onlarda zihnî ve kültürel dönüşümü sağlayan, bu dönüşümü bütün toplumsal ve ahlakî sonuçlarıyla takip eden ve yöneten klasik bir âlim profilinin canlı örneğidir. Geniş ve karizmatik ilmî ve manevî şahsiyetiyle, sade, mütevazı ve zahid yaşamıyla uzun İslam ilim geleneğinin son halkalarından birisidir. Kadri bilinsin ya da bilinmesin, kendisine yönelik son günlerdeki yakışıksız ve talihsiz söz ve çıkışları, dünya ve makam zaafı ve sevdası adına gösterilen densizliği, ikinci sınıf zamane entellerin insafsız ve iz'ansız sataşmalarını hak etmemiştir. Dünyevî ve son derece modern kazanımlar adına koca bir geleneğin son mümessillerinden birine yapılan bu zulüm elbette karşılıksız kalmayacaktır. Düşmanların düşmanlığı unutulur gider ama dostların gadr ve vefasızlığı Rahman'ın arşını bile ihtizaza getirir. Burada olmazsa orada, ama mutlaka.

LAİK KESİM İÇİNDE BİLE TARUMAR EDİLMEMİŞTİ

Görüş ve yöntemlerini beğenmeyebilir, insafla ve ilmî kriterlerle eleştirebilir hatta umursamayabilirsiniz. Ancak dil ve söylemi bu kadar etik ve estetikten uzak, edep ve insaf sınırlarının aşağısına çekmek tek bir şeyle izah edilebilir; ahlakî çürümüşlük ve psikolojik çökmüşlük. Bu denî üslup, kırsal, kaba ve despotik tavır İslamcı siyasal söylemi de çürüttü ve ipini kopardı. Eleştiri ve tenkidin insaf ve ahlakî duvarlarını yerle bir etti. Bu dil mutlaka geriye dönerek siyasal İslamcıları vuracaktır. Türkiye'de dil ve üslubun bir ahlak bariyeri vardı. Bu bariyer, laik kesim içinde bile tarumar edilmemişti. İslamcı siyasetin elinde dip yaptı. Allah encamımızı hayreylesin."