Çözüm süreci kapsamında HDP heyetinin sık sık ziyaret ettiği Abdullah Öcalan'ı, ailesinin görmesine izin verilmiyor. Öcalan'ın yanına, 6 Ekim 2014'ten bu yana birinci derece yakınlarından hiç kimse gidemedi. Kardeşi Mehmet Öcalan, "16 yıldır bir ada cezaevinde zaten tecrit koşulları söz konusu iken 15 günde bir var olan görüşme hakkımızın da engellenmesi tecridi daha da ağırlaştırmaktadır. Bari buna engel olmasınlar." dedi.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 28 Aralık 2012'de bir televizyon röportajında, İmralı ile görüşmelerin devam ettiğini açıklaması ve 3 Ocak 2013'te BDP Milletvekili Ayla Akat Ata ile bağımsız milletvekili ve DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ziyaret etmesiyle resmen başlayan çözüm sürecinde, HDP'li milletvekilleri zaman zaman adaya gidiyor. Buna karşın, Öcalan'ın ailesi 6 aydır, avukatları ise 4 yıldır adaya gidemiyor. Öcalan'ın savunuculuğunu üstlenen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana Öcalan ve diğer müvekkilleriyle görüşemediklerini söyledi.

"HER HAFTA SAVCILIĞA MÜRACAAT EDİYORUZ, YA GEMİ BOZULUYOR YA DA HAVA KÖTÜ OLUYOR"

İmralı'ya gidebilmek için her hafta Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na müracaatta bulunduklarını hatırlatan Avukat Sarıca, şunları kaydetti: "Başvurular kabul edilmiyor. Cezaevi idaresi, genelde 'gemi arızası' zaman zaman da 'hava muhalefeti' gerekçeleriyle kabul edilen başvurularımızı reddetmekte ve görüşmeye izin vermemektedir. Öncelikle bir avukatın hükümlü müvekkili ile görüşebilmesi bir izin prosedürüne bağlı değilken İmralı'da yasaya, hukuka aykırı bir uygulama söz konusudur. Diğer taraftan, iddiaların gerçeklikle ilgisi bulunmamaktadır. Kaldı ki gemi bozuk olsa dahi Türkiye ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklı yükümlülüklerini ihlal etmiş olmaktadır. Zira geminin bozuk olduğu ihtimalinde bir hükümlünün avukat ile görüşme hakkını sağlayamamış olmaktadır. Ama bizce bu zaten ihmali bir durum değil kasti ve siyasi bir engellemedir. İmralı ada cezaevi bu anlamda hukuk devleti ilkesi hâkimiyetinde değil devlet hukuku anlayışının hâkim olduğu bir cezaevidir. Hükümet bilerek ve isteyerek suç işlemektedir. Hukuku çiğnemekte tereddüt etmemektedir. Yaklaşık 4 yıldır, devletin egemenliği altında bir cezaevinde avukatları olarak bizleri müvekkillerimizle görüştürmemektedir. Bu duruma ses çıkarmamak, karşı çıkmamak veya kabul etmek meşru olmayan hukukları kabul etmek demektir."

AİLELER EKİM'DEN BU YANA ADAYA GÖTÜRÜLMÜYOR

Öcalan'ın, adada kalan ve geçtiğimiz günlerde başka cezaevlerine nakledilen hükümlülerin ailelerinin 2011 yılından bu yana 2013 yılı ve 2014 yılının ilk yarısı haricinde adaya gidemediğini belirten avukat Sarıca, "Cezaevi idaresi tarafından reddedilmektedir. Ailelerin gittikleri dönemlerde dahi ayda bir kapalı bir de açık görüş haklarının tamamı sağlanmamaktaydı. İzin verildiği zamanlarda engellemeler oluyor, düzenli aile görüşlerine sağlanmıyordu. Şimdi de Öcalan ve diğer müvekkillerin aileleri, Ekim 2014 tarihinden bu yana adaya gidememekte ve görüşememektedirler. Söz konusu başvurulara da maddi gerçekliği olmayan gerekçeler ileri sürülmekte İmralı Ada Cezaevi'nde süren insanlık dışı tecride hukuki kılıf giydirilmeye çalışılmaktadır."

Abdullah Öcalan'ın kardeşi Mehmet Öcalan da ziyaret yasağını, "Herkes biliyor ki İmralı'da bir tecrit var. Aile görüşüne izin verilmemesi de tecridin bir yöntemi, bir yansımasıdır. 16 yıldır bir ada cezaevinde zaten tecrit koşulları söz konusu iken 15 günde bir var olan görüşme hakkımız da engellenmesi tecridi daha da ağırlaştırmaktadır. Bari buna engel olmasınlar." şeklinde eleştirdi.