Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde, 8 yıl önce öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in duruşması devam ediyor. Adliye önünde izin verilmediği için, polis bariyerlerinin arkasında açıklama yapan Hrant’ın arkadaşlarından Kemal Gökhan Gürses, “Katedilmiş yola dönüp baktığımızda, 8 yılın sonunda gerçekten de önümüze birkaç tetikçi dışında hiçbir şey bırakılmadığını gördük.” dedi.

Hrant Dink’in davası İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Dava öncesinde adliyeye gelen Hrant’ın arkadaşları basın açıklaması yaptı. Kendilerine izin verilmediği için polis barikatlarının arkasında kalan grup bu duruma tepki gösterdi. ‘Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz’ pankartı açıldı.
Kemal Gökhan Gürses, “Küçücük bir yere sıkışmış bir şekilde biz yine adalet aramaya devam edeceğiz. Bugüne dek süren bütün duruşmalarda kat edilmiş yola dönüp baktığımızda 8 yılın sonunda gerçekten de önümüze birkaç tetikçi dışında hiçbir şey bırakılmadığını gördük. Hep canımız yanarak hep acımızı büyüterek inatla direndik. Ve bu adalet arayışında tek kişi kalana kadar inadımızı sürdürmeye niyetliyiz.” diye konuştu.

Basın açıklamasını okuyan Figen Şakacı da “Bizler tıpkı Hrant Dink gibi bu topraklarda doğup büyüyen ve burada gömülmek isteyen vatandanş olarak niyetimiz, kan davası gütmek, yeni yaralar açmak değil. Ama yaşadığımız acıların içten bir şekilde kabul edilmesini, katillerin ortaya çıkarılmasını, cezalandırılmamsını istiyoruz. toplumsal uzlaşma iç,n sözde değil, sahiden bir arada barış içinde birlikte yaşamak için adaletin yerini bulması gerektiğine inanıyoruz. Ve bundan böyle hiçbir Ermeni’nin 1915’de yitirdiğimiz Alber’le, Hagop’la, Khaçatur’la, Nezaret’le ve daha yüzlerce Ermeni’yle 19 Ocak 2007’de katledilen Hrant’la 24 Nisan 2011’de öldürülen Sevag’la aynı kaderi paylaşmasını asla istemiyoruz. Yüzleşmeye, adalete bu yüzden ihtiyaç duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.

Adalet nöbetini tutmaya devam edeceklerini kaydeden Şakacı, şunları söyledi: “Az sonra burada bir kez daha Hrant Dink mahkemesi olacak. Adalet adına gerçekleşen müsamereler bu güne kadar yaralarımızı deşmekte, huzursuzluk ve mutsuzluktan başka bir işe yaramadı. Bu müsamerelerde katiller aslında gizlenmiş olmuyor. Onların kim olduklarını, bu cinayeti nasıl işlediklerini bir bir biliyoruz. Her fırsatta bunları söylüyoruz, söyleyeceğiz. Ama bu müsamerelerde katiller korunarak aslında bir ihtimal yok edilemeye çalışılıyor. O hepimizin bir arada, birbirimizi tanıyarak ve kabul ederek barış için de yaşama ihtimalidir.”